AMERİKA’NIN SEÇİM SONUÇLARI

Sami Kesmen

Dünya ticaretinin %60-70’ni elinde bulunduran bir ülkenin seçimleri elbette önem arz eder. Dünyayı yönettiği ifade ve kabul edilen böyle bir ülkenin seçim sonuçlarının, bütün ülkeleri ilgilendirdiği düşünülür ve kabul edilir. Amerika Birleşik Devletleri günümüz dünyasının süper gücüdür. Bunu herkes kabul eder. Kendi ülkesinin geleceği ve vatandaşlarının refahı için bu ülkenin yapamayacağı şey yoktur. Bugüne kadarki siciline bakıldığında bu gerçek çok rahatlıkla görülmektedir. Dünyanın çeşitli yerlerindeki ve ama özellikle İslam coğrafyasındaki karışıklıkların merkezinde bu devletin eli olduğu kabul edilir.

ABD’de, aylar süren yoğun bir seçim maratonundan sonra nihayet seçimler sonuçlandı. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında yapılan ciddi mücadelenin sonucunda, son saatlere kadar demokratçıların  temsilcisi Clinton’un kazanacağı bekleniyordu ama beklenmedik bir şekilde ve ciddi bir farkla cumhuriyetçilerin adayı Trunp başkanlık koltuğunun sahibi oldu. Trunp'un ABD'nin Başkanı olması, Amerika'nın temel politikalarını değiştirmeyecektir. İsrail merkezli Yahudi lobisi ve İngiliz derin devletinin Amerika'nın politikaları üzerinde çok büyük etkinliğinin olduğu bilinmektedir. Her ne kadar dünyanın süper gücü Amerika olarak biliniyorsa da, aslında bu süper gücün arkasında Yahudi Lobilerinin ve İngiliz derinlerinin olduğu kabul edilmektedir.

Amerika’nın oturmuş temel politikalarının, başkanların değişmesiyle neredeyse hiç değişmediği, geçmiş dönemlerden bilinmektedir. Seçimler, başkanlık koltuğuna kimin oturacağını belirlemek içindir. Başkanlığın iç ve dış dünyaya dönük yaklaşımları hep aynı olmaktadır. Seçim süreçlerinde, başkanların politik ifadeler kullanarak, geleceğe dönük bir takım popülist söylemler geliştirmeleri seçmenlerini etkilemek ve mobilize etmek içindir. Böyle kapitalist ülkelerde seçimin sonuçlarını, toplumun ekonomik kaygıları belirlemektedir. Bugün de Amerikan seçimlerinin belirleyeni, ne Clinton’un ne de Trunp’un ortaya koyduğu söylemleri olmamıştır. Sekiz yıldır Amerika’yı idare eden demokratların ekonomik başarısızlıkları, ya da Amerikan toplumunun son yıllarda ekonominin kötü yönetildiği noktasındaki kanaatleri olmuştur.

Seçim süreçlerinde, Clinton’un PKK’ya yardımcı olacağını ima eder söylemleri, Trunp’un Müslümanları ülkesine sokmayacağını  ifade etmesi, sadece seçmenlerine dönük yönlendirmeler gayretlerinin bir sonucudur. Zaten ABD, PKK’ya bir şekilde yardımcı olmaktadır. Zaten Amerika, Müslümanlara dönük dünya zulmünün içinde, hatta başındadır. Öyleyse bu söylemlerin dış dünyayı etkileyecek ve yönünü değiştirecek bir anlamı yoktur.

Amerika’nın yeni yönetim döneminde; özelde ülkemiz, genelde İslâm âlemi açısından kayda değer farklılıklar olmayacaktır. Küfür tek millettir. Başkanın, Cumhuriyetçi veya demokrat olması, Müslümanlara karşı tavrı değiştirmeyecektir. Millet ve Ümmet olarak kendi işimize bakıp, küffardan dost olamayacağı bilinmelidir. Ülkemiz emin adımlarla, doğru politika takip ederek, hem kendi çıkarlarını, hem de İslâm dünyasının çıkarlarını hesaba katarak yürüyüşünü sürdürmelidir. Başkanlık sistemiyle de bu süreci "Taç"landırmalıdır. Amerikan başkanının kim olduğu önemli değildir. Önemli olan milletimizin birliği, ülkemizin geleceğidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.