Aman! Ortada buluşalım!

Samsun"da gerilimi tırmandırıyorlar…

Aslında hedef  Karadeniz"de böyle bir ruh hali yaratmaktı…

Ahmet Türk"e bir yumruk attırarak bunu başlattılar…

Artık yavaş yavaş bölünmeye doğru gidebiliriz…

***

Yıllar önce bir yazımda ifade etmeye çalışmıştım…

Daha sonra aynı ucubelikleri yaşadıkça ısıtıp ısıtıp o yazıyı sürerim öne…

Bugün de aklıma o geldi…

“Bir ülke nasıl bölünür”

Yazıda bunu anlatmıştım…

***

Birleşmiş Milletlerin kısaltılmış hali UN"dur…

Araçların üzerlerinde ve kafalarındaki miğferde UN diye yazar…

Oradan yola çıkarak “UN kafalılar” demiştim yazının başlığına…

***

Yazıyı üçüncü kez yayınladığımda aynen şöyle bir giriş yapmışım:

“Dönüp dönüp aynı yere geliyoruz...
Dün Mesanede karşılaştım
Ferhat Soy'la...
(Ben "MESANE" diyorum, siz doğrusunu anlayın!)
Ferhat Soy, yurdum insanıdır...
Gazetecidir üstelik...
Öyle bir şey yazmış ki internette mesanesine...
Tüylerim ürperdi...
"EN KÖTÜ KÜRT YAŞAYAN KÜRT" demiş...
Demek ki iyi Kürt, ölü Kürt...
Sağ olsun, biraz konuştuktan sonra
"Haklısın abi" dedi...

Ve kaldırdı bu çirkin yazıyı...
"Emperyalistler nasıl da it gibi oynatıyor bizi. Halkları nasıl da birbirine düşürüp, düşman ediyorlar" diye düşündüm...
***

Nitekim bir süredir, bir grup vatansever Samsunspor taraftarları, vatanı ikiye bölmeye karar vermiş…

Ya da yaptıklarının nereye varacağını bilmiyorlar…

Özellikle de Şirinler denilen taraftar grubu işin başını çekiyor…

***

Yaptıklarının nereye varacağını, nasıl sonuçlar doğuracağını bilseler…

Mümkün mü böyle bir şey… Ama cahillik işte…

***

PKK bile böylesine ülkeyi ortadan ikiye bölecek bir hamle yapmazdı…

Ki, zaten ayrı bir devlet istemediklerini kendileri de söylüyor…

Bunlar kadar değiller yani!..

***

Mafya"nın bile en temel kurallarından biridir…

Aileden biri öldürüldüğünde, cenazede ağlanmaz…

Ağlayıp düşmanı sevindirmemek için yaparlar bunu…

Hiç mi film izlemediniz a be Şirinler!..

***

Ülkücüler de Nizami Alemciler de olaylara karşı daha bilinçliler…

Ve bu tür taşkınlıkların içinde yer almıyorlar…

Toplumun her kesimi azami ölçüde duyarlı davranırken, en kolay gaza gelen grup tribünlerden çıkıyor… İlginç…

Potansiyel katil adayları da genellikle tribünlerde yetişiyor zaten…

Öyle ya.. Bu ülkenin üniversiteleri tribünler…

Tribünleri ele geçirenler hayata da egemen oluyorlar…

***

Kimin aklına gelir bunları örgütlemek…

Aslında onu araştırmak lazım…

Emniyet yetkilileri de mutlaka sokaktaki güruhu kimlerin yönlendirdiğini, arkalarında kimlerin olduğunu biliyordur…

Özellikle bunu yapan ve yaptıran kendi içlerinden biri değilse fail bulunur…

Eninde sonunda ortaya çıkarılacaktır da zaten…

***

Dün akşam gece yarılarına kadar sokaklarda tur atıp araçlarla taşkınlık yapan grup sonunda bir işyerine saldırdı…

Herhalde işyerinin adı hoşlarına gitmemişti…

Tabelada Diyarbakır yazıyordu…

***

Ben boşuna cehalet demiyorum…

Diyarbakır"a “Diyarbakır” adını koyan Türkler…

Kürtler ise Diyarbakır"a AMED der…

Tarihte de adı Amed diye geçer…

Kendi işyerinize, kendi kardeşinize saldırdınız, bunu anlayın diye söylüyorum...

***

Doğuda birileri, taşlamak için 55 plakalı araç aramaya başlarsa…

Samsun"da da tribün uzantılarının Kürtlere ait işyeri araması, doğal cehaletin karşılıklı iletişimi sayılabilir…

***

Ee! Ne diyelim…

Bizim tribün artıkları, burada Kürt aramaya devam etsin…

Onlar da oradan 55 plakalı araçları taşlasınlar…

İnşallah daha sonra orta yerde buluşulur...

Orta yerde buluşamazlarsa ne mi olur?

Anlatayım:

***

Boğaza tünel yapılacak, yapım işini de müteahhit Temel"le, Dursun"a vermişler…

Temel de başlamış projeyi nasıl yapacaklarını komisyona anlatmaya:

-         “Ben Avrupa yakasından, Dursun da Anadolu yakasindan kazmaya başlayacağuz. Tam denizun Orta yerinde de buluşacağuz..”

-         “Ya buluşamazsanız” demiş komisyon başkanı…

-         “Daha iyi ya” demiş Temel, “Buluşamazsak iki ayrı tünelumuz olacak…”

***

Nasıl? İyi mi?

Eğer orta yerde buluşulmazsa olacağı bu:

Kürt Yurdu… Türk Yurdu