AK PARTİ ŞAHIS PARTİSİ OLDU

Adnan Bahadır

 AK PARTİ ŞAHIS PARTİSİ OLDU               
 Her fâninin doğup, büyüyüp, yaşlanma sürecinden sonra ölüm sürecine girmesinin hak  olduğu gibi siyasi partilerin de doğup büyüdükten sonra yaşlanma ve bitme süreci kaçınılmaz  bir süreçtir. Bu süreç, liderin politikalarına ve stratejilerine göre uzar, kısalır. Cumhuriyet  tarihinde Demokrat Parti ile başlayan sivil inisiyatifli iktidarlar Adalet Partisi, Anavatan Partisi  ve AK Parti ile devam edegelmiştir. Diğer marijinal partiler ise dönem dönem iktidar ortağı  olsalar da hiç bir zaman tek başına iktidar olacak çoğunluğu yakalayamamışlardır. Merhum  Menderes darbe ile görevinden alınmasaydı, belki de çok daha uzun bir süre görevinde  kalacaktı ama maalesef ihtilâl sürecinde hem iktidarından, hem de canından oldu ve bu rezalet   ülkeyi yıllarca geriye getirmişti.Süleyman Demirel iktidarları her ne kadar halka dayalı  iktidarlar olsalar da Demirel biraz sıkıştığında rahatlıkla şapkasını alıp gittiğinden bu konuda  en ufak bir direnç gösterememiş, son zamanlarında da tamamen Derin Devlet’in kontrolünde  politikalar üreterek sandalyesini koruyabilmiş bir liderdi. Merhum Özel ise hiç kimsenin  beklemediği bir zamanda, beklenmedik bir cesaret örneği göstererek ülkesine, inancına,  davasına hizmet etmiş, gerektiğinde canını ortaya koyacak kadar cesur davranmış ve bunun  bedelini yine canı ile ödemiş bir liderdi. Allah mekânını Cennet eylesin…      Recep Tayyip Erdoğan'a gelince diğer liderlerden çok farklı bir siyasi çizgisi olan, siyasetin  en dip noktasından başlayarak zirveye çıkmış bir liderdir. Erdoğan çile çektikten sonra  makama gelmiş bir lider olması hasebiyle, diğer liderlerden bu yönü ile de farklılık arz eden  bir liderdir. Merhum Erbakan Hoca’nın rahle-i tedrisinden geçtikten sonra O’nun  yaşadıklarından ders çıkararak siyaset yapmış, O’nun hatalarını yapmamaya özen göstermiş,  Derin Devlet’in olmazsa olmazlarını bilerek siyasete başlamış bir liderdi. 2002 yılında AK Parti’yi kurarken çok büyük bir heyecanla kurmuş, Parti’yi,  lider partisi değil ekip partisi  yapacağını ilan etmiş, ortak aklı ön plana çıkararak Milli Görüş’ün en kıdemli kurmaylarını  yanına alarak siyasete atılmış, hatta ve hatta merhum Erbakan’ı vazgeçilmez tek lider olduğu  için sürekli eleştirmiş, bu eleştiriler neticesinde de AK Parti’yi arkadaşları ile birlikte ekip  partisi zihniyetiyle kurmuştur.       Aradan  geçen onüç yıllık sürecin ardından Erdoğan'ın geldiği noktaya bakacak olur isek, son  AK Parti Kongresi’nde, AK Parti’yi nasıl kendi partisi yaptığını görme imkânımız olur ve geçmişte  çok eleştirdiği Erbakan Hoca’dan çok daha ciddi hatalara imza attığını rahatlıkla görme  imkânımız olur.  Diyeceksiniz ki nereden çıkardın bunu?İzin verin izah edeyim; aldığım  bilgilere göre Davutoğlu önceki gün MKYK listesini yaparak Köşk’e çıkıyor ve “Efendim varsa  ekleyeceğiniz ilâve edin” diyor, listeye göz atınca  kendisine yakın isimlerin listede olmadığını  görünce Davutoğlu'nu yolcu ettikten sonra Binali Yıldırım’ı yanına çağırarak delegasyon ile   irtibata geçerek liste çıkarmasını ve Genel Başkan adayı olmasını söylüyor. Bunun üzerine  Binali Yıldırım, 970 delegenin imzasından oluşan bir önerge hazırlayarak Genel Başkan adayı  olmak üzere yola çıkıyor. Olayı öğrenen Davutoğlu mecburen bu durum karşısında tüm  isteklere boyun eğerek önüne konulan listeyi kabul ettiğini söylüyor ve mevcut MKYK listesi  ile seçime girmek zorunda kalıyor.       Bir lider ülkesini mi daha çok düşünmeli, yoksa kendisini mi? Ülkesini  düşünen bir lider  damadını MKYK listesine koymamalı. Ayrıca AK Parti’ye en büyük zararı verdiği iddia edilen,  hatta akçeli işlere bulaşan ve 7 Haziran seçimlerinde yüksek meblağlar karşılığında listelere  vekil adayları koydukları iddia edilen bazı  isimler MKYK’dan çok uzak tutulmalıydı. Allah  aşkına sorarım size, Berat Albayrak’ın ne işi vardı MKYK'da? Bu kardeşimiz ne kadar becerikli bir  adam ki gazetecilik yapıyor, yetmedi milletvekili seçildi, yetmedi MKYK'ya konuldu, yetmedi  bazı kamunun işleri el altından O’na bağlandığı iddia edilmekte... Bu partinin kurucuları  arasında yer alan Beşir Atalay, Ali Babacan, Abdullah Gül, Bülent Arınç dışlanırken, yerlerine bu tür insanlar gelmiş ise AK Parti erime sürecine girmiş ve istikbalde yeni bir siyasi oluşumun  ipuçları gözükmüş demektir. Lider herkesi etrafında toplamasını bilen, herkesi kucaklayan,  her görüşe  açık olan bir konumda olmak  zorundadır. Biz bu davaya gönül verdik, mücadele ettik, hiç bir karşılık  beklemedik, beklemiyoruz ama sen şuna yakınsın çık dışarı, sen buna yakınsın yaklaşma bana,  aman şu şunun adamı atın onu oradan dediğiniz zaman, sonunda bir de bakmışsınız  etrafınızda yağdanlıklardan başka kimse  kalmamış. AK Parti ilk kurulduğunda,” ufak olsun benim olsun” mantığının yerden yere vurulduğu bir parti olduğunu göz önüne aldığımızda,  gelinen noktada AK Parti’nin “kişi partisi” olma yolunda ilerlediğini rahatlıkla söyleyerek sözlerime  son veriyorum. Kalın sağlıcakla 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.