Atalarımız, yanlış kişilerle doğru yürüşüş olamayacağını söylemişler, bunu tecrübelerle öğrendiklerini ifade etmişlerdir. Hayat; birlikte yürünecek insanların kimler olduğuna dair bir seçme ve eleme sürecidir aynı zamanda. Zira herkesle yol alınmaz, her omuz verilen destek değildir. Yanlış kişi yük ve engel, doğru kişi güç ve kuvvettir.
İki tehlikeli insan tipi vardır ki; biri bilmeden yıkar, diğeri ise bilerek ve isteyerek… Biri ahmaktır, diğeri kahpedir. Biri cehaletin kurbanıdır, diğeri ihanetin temsilcisidir. Zora düşmemek için bu ikisini de tanımak şarttır, çünkü bilinmeyen düşman dost gibi görünür.
Ahmak; aklını kullanamayan, niyetini yönlendiremeyen kişidir. Kimi zaman iyi niyetlidir ama her defasında zararı dokunur. Atalar, “Ahmak dost, akıllı düşmandan beterdir” derken, tehlikenin şekline değil, etkisine dikkat çekmiştir.
İslâm’da akıl, sorumluluğun temelidir. Zira aklı olmayanın; dini, ahlâkı, ahireti de olmaz. Kur’an’da birçok ayet, “Akletmez misiniz?”, “Düşünmez misiniz?”, “İbret almaz mısınız?” diye seslenmektedir. Bu çağrı, sadece öğrenmek için değil, kendimizi ve çevremizi tanımak içindir.
Yüce Allah;“Biz cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları
vardır ama işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapkındırlar.” (A’râf, 179) buyurmuştur.
Ahmak, doğru sözü yanlış yerde söyler. Dostuna düşman, düşmana sırdaş olur. Samimidir ama akılsızdır. Kalpten sever ama ölçüsüzce davranır. En tehlikelisi ise, uyarıdan anlamaz; çünkü hata yaptığını fark edecek donanıma sahip değildir.
Kahpe; ahlâksızlığı meslek edinmiş, ihaneti strateji haline getirmiş insandır. O, iyilik maskesiyle kötülük yapar. Dost gibi görünür, en derin sırları öğrenir, sonra düşmanlara mühimmat sağlar. Kur’an’da bu profili “münafık” olarak tanıtılır. Münafıklar, en sinsi düşmanlardır.
Hz. Peygamber’in (s.a.v) Medine'deki en büyük mücadelesi sadece müşriklerle değil, içerideki kahpelerle, münafıklarla olmuştur. Abdullah b. Übey bin Selûl örneği, bunun en çarpıcı misalidir.
Kahpe, çıkarı uğruna her değeri satar. Bugün dost görünür, yarın seni inkâr eder. Dün birlikte yürüdüğü insanlara, şartlar değişince sırt döner. Kahpenin; vicdanı, imanı, sadakati, emaneti yoktur.
Tarihte nice zaferler kahramanlar sayesinde kazanılmıştır ama nice yenilgiler de ahmaklar ve kahpeler yüzünden yaşanmıştır. Bugün sosyal hayatta, siyasette, ailede, iş dünyasında benzer karakterler her yerdedir. Bazısı akılsızlıkla, bazısı sinsilikle yıkım üretir.
Ahmak yönetici, yanlış kararlarla toplumu batırır. Kahpe bürokrat, içeriden bilgi sızdırır. Ahmak dost, en mahrem sırlarını uluorta yayar. Kahpe dost, kıskanır ve ihanetten beslenir. Ahmak da kahpe de tanınıp, tanıtılmalıdır.
Ahmaklık mazur görülmemeli, kahpelik örtülmemelidir. Ahmaklara karşı mesafe konmalı, kahpeye karşı da korunma oluşturulmalıdır. Kahpeye sır verilmemeli asla güven duyulmamalıdır
Ahmakları küçümsemek değil, tanımak gerekir. Kahpeleri de affetmek değil, uzak tutmak gerekir. Zira bazen düşman, açık değil gizlidir. Tehlike, dışarıdan değil içeriden gelir. Akıl, ahlâk ve iman üçlüsü olmayan birine; sır, yol ve gönül verilmez.
Çünkü ya cehaletle yakar, ya ihanetle satar, ya da kullanıp atar.
Hayat, doğru kişilerle anlam kazanır. Yanlış kişilerin yanında ne doğru kalır ne huzur. Ahmaklık; düşünmeden konuşmak, anlamadan yargılamak, ölçmeden hareket etmektir. Ahmak, ferasetten mahrum kişidir.
Hz. Ali (r.a); “Ahmakla oturup kalkan, belaya razı gelmiştir” buyurmaktadır. Bu yüzden ahmaklarla yan yana olmamak bir kibir değil, kendini ve değerlerini koruma refleksidir. Çünkü ahmakla yan yana olan, onun yaptığı her hatanın ortağı sayılır.
Peygamberimiz (s.a.v); “Allah’ım! Beni cehaletten, sefihlikten ve kötü dosttan
koru.” diye dua etmiştir. Bu dua; ahmak ve kahpelere karşı kalkandır.