Aç kalarak sağlığınızdan olmayın

Rabia Bahadır

Pazartesi sabahlarının vazgeçilmez ritüelidir "diyete başlamak". Ancak bazılarımız için sabır, en zor bulunan erdemdir. "Aylar sürecek bir maraton bana göre değil, ben sonucu hemen görmek istiyorum" diyenlerin sığındığı o meşhur liman ise bellidir: İsveç Diyeti.

Şehir efsanesi gibi dilden dile dolaşan, "Komşum yaptı 10 kilo verdi", "Arkadaşım denedi, üçüncü gün bayıldı" gibi uç noktalarda yorumlanan bu diyeti bugün masaya yatıralım istedim. Gerçekten bir mucize mi, yoksa vücudumuza yaptığımız bir ihanet mi?

Adı İsveç ama aslında bir tür "askeri disiplin" diyeti desek yeridir. Kuralları o kadar katı ki, uygularken kendinizi bir irade sınavında hissediyorsunuz. Toplamda 13 gün sürüyor. Ne bir gün eksik, ne bir gün fazla. "Araya bir kare çikolata kaçırdım" deme lüksünüz yok; kuralı bozduğunuz an her şey bitiyor. Vadedilen ise kulağa büyüleyici geliyor: 13 günde 7 ila 20 kilo kaybı! Üstelik iddialara göre metabolizmayı öyle bir değiştiriyor ki, iki yıl boyunca kilo almıyorsunuz. (Keşke hayat bu kadar basit olsaydı, değil mi?)

Diyetin içeriğine baktığınızda, sabahları tek bir küp şekerli kahveyle güne başladığınızı görüyorsunuz. Evet, şeker yasak değil ama sadece o sabah kahvesinde. Öğlen ve akşam ise genellikle haşlanmış ıspanak, yağsız biftek, yumurta ve salata döngüsünde gidip geliyorsunuz. Karbonhidrat mı? O da ne? Ekmek, pilav, makarna bu 13 gün boyunca adeta birer "yasak elma".

İlk birkaç gün, tartıdaki ibrenin hızla aşağı indiğini görmek büyük bir motivasyon kaynağı. "İşte oluyor!" diyorsunuz. Ancak vücudunuzdaki suyun hızla çekildiğini, gidenin yağdan çok kas ve su olduğunu fark etmeyebilirsiniz. 1000 kalorinin altına düşen günlük enerji alımı, bir süre sonra "hangry" (açlıktan sinirli olma) modunu açıyor. Baş ağrısı, halsizlik, konsantrasyon kaybı... Vücut "Kıtlık var!" alarmı vererek metabolizmayı yavaşlatmaya başlıyor. İşte o meşhur "metabolizma değişikliği" aslında vücudun kendini korumaya alıp her lokmayı depolamaya hazır hale gelmesi olabilir mi?

Bu diyetin en büyük riski, bittiği gün başlıyor. 13 gün boyunca mahrum kaldığınız her şeye saldırma isteği... Eğer bu süreci bir irade eğitimi olarak görüp sonrasında sağlıklı beslenmeye geçerseniz ne âlâ. Ancak çoğu kişi, verdiği kiloları "yo-yo etkisi" ile fazlasıyla geri alıyor. Çünkü sürdürülebilir olmayan hiçbir yöntem, kalıcı başarı getirmez.

Bir düğün, bir mezuniyet veya acil bir durum için "şok" etkisi yaratmak isteyebilirsiniz. Ancak unutmayın ki, sağlığınız o giyeceğiniz elbiseden daha değerli. İsveç Diyeti gibi radikal yöntemler, kısa vadede yüz güldürse de uzun vadede safra kesesi taşlarından kalp ritim bozukluklarına kadar ciddi sorunlara kapı aralayabilir. Benim tavsiyem; mucizeyi 13 günde değil, ömür boyu sürecek dengeli bir yaşam tarzında aramanız. Yine de "İlle de deneyeceğim" diyorsanız, lütfen önce bir doktora danışın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.