8 mart dünya emekçi kadinlar günü onlar emeğin mimarlari!


8 mart dünya emekçi kadinlar günü onlar emeğin mimarlari!     

8 Mart'ın Dünya  Emekçi Kadınlar Günü olarak adlandırılmasının temel nedeni, emekçi kadınların sömürü düzenine  karşı verdiği mücadeledir. 1857 yılında New York'ta dokuma işçisi 40 bin kadının  ağır çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla başlattıkları grev, ABD saldırısı ile 111 işçi kadının katledilmesiyle sonlanmıştır. Fakat  onların haklılığı ve emperyalizme baş kaldırısı tüm dünya kadınlarını etkilemiş ve mücadelelerine ışık tutmuştur.     

1910 yılında Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmiş ve o günden bu yana kadınların mücadelesinin sembolü haline gelmistir.

ONLAR EŞİTLİĞİN MİMARLARI!


Evlere  temizliğe giden, fabrikalarda, tarlalarda, ofis ve bürolarda calişan kadınlar evlerine döndüklerinde de çalışmaya devam ederler. Evdeki işler de kadının görevi olarak gösterilip, öğretilir. Çünkü açlığın, yoksulluğun  her gün artarak yaşandığı ülkemizde halkın sömürüye ve zulme baş kaldırışı  kadının köleleştirilmesiyle  engellenmiştir. Fakat bu çifte sömürüye rağmen kadınlarımız her zaman büyük direnişlerin içinde yer almıştır.


 

Kurtulus Savaşı sırasında cepheye mermi taşıyan kadınlarımızdır, 12 Eylül döneminde anti-faşist mücadelede yer alan ve gözaltına  alınıp, işkence görenlerin arasındadır kadınlarımız. Bugün başta Irak, Filistin ve Lübnan olmak üzere dünyanın her yanında ülkelerinin bağımsızlığı için  eşleri ve çocuklarıyla birlikte mücadele edenlerdir  kadınlarımız.

ONLAR HALKLARIN KARDEŞLİGİNİN MİMARLARI!

Bugün ülkemiz gündemine baktığımızda geçen yıllarda Mersin'de bayrak provakasyonuyla başlayan  Trabzon'da linç olaylarıyla  devam eden ve Hrant Dink'in katledilmesine kadar  gelinen süreçte yaşananlar, yüz yıllardır Anadolu toprakları üzerinde bir arada yaşayan halkların kardeşliğinin çiğnenmesidir..Halkımızın bu kardesliğin çiğnenmesine verdiği tepkiler bile daha ailesinin yasadığı       acı dinmeden bir takım  eleştirilere maruz kalmıştır. Halbuki insanı sevmenin ne dili ne  ırkı  ne mezhebi vardır. Bir ölümün  arkasından yapılan demogojiler, beyaz bereliler ya da tribünlere yansıyanlar tetiklenen bir milliyetçilik akımının sonuçlarıdır.


ONLAR İNSANCA YASAMIN MİMARLARI!

 

Hepinizin bildiği  gibi ülkemiz hapisanelerinde 7 yıldır  uygulanan tecrit koşullarında atılan son adıma kadar, insanca yaşamın tüm sınırları keskin hatlarla çizilmis ve insanlar 8 m2'lik alanlarda tek başına yaşamaya zorlanmıstır.Tecrit zincirinin kırılması için verilen mücadelede 45'i kadın 122 insan hayatını kaybetmiştir. Insanlığı savunmanın bir diğer koşulu da insanca yaşamı savunmaktır. Her ne koşulda olursa olsun insan, insanca yaşam haklarından mahrum edilmemelidir.


ONLAR UMUDUN MİMARLARI!

 

Halkına ve vatanına onurlu bir yaşam bırakmak için her geçen gün umudumuzu büyütenleriz. Yaşamın her alanını emeğiyle nakış gibi işleyenleriz. Emperyalizme, ırkçılığa ve sömürüye karşı bağımsızlığı, kardeşliği ve eşitliği savunanlarız. Kundaktaki bebekten bir katil yaratanların karşısında insanlığımızı herşeyin üstünde tutanlarız. Ve bizler kadınlarız, insanız, doktoruz, evkadınıyız, mimarlarız, avukatlarız, öğretmenleriz ve bütün meslek birimlerindeyiz. . Ülkesinin, halkının ve kentinin sorunlarına duyarsız kalmayan çözümleri noktasında mesleki kimliğiyle sorunlara yaklaşarak yarınları  kuranlarız,

 

Gazeteci olarak, insan olarak tüm kadınların, Dünya Emekçi Kadınlar Gününüzü kutlar, yaşamın her alanındaki mücadelenizde  birlikte olmaya her zaman varım.