3 maymun

      Merhaba sevgili okurlar;
      Geçtiğimiz hafta sonu, çok güzel bir haberle çalkalandı ülkemiz. Dünyanın en önemli film festivallerinden sayılan Kan Film Festivali'nde "En iyi yönetmen" ödülünü "3 Maymun" filmiyle bir Türk yönetmen, yani Nuri Bilge Ceylan adlı yönetmenimiz aldı. Tüm dünyanın gözü önünde de ödülünü alırken şu cümleleri kullandı. "Ben bu sanat ödülünü, tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum. Daha önceki yıllarda da sinemanın değişik dallarında çeşitli ödüller alan sanatçımız, yüz akımız, gururumuzdur. Tüm dünya basını, özellikle Fransız basını bu başarıdan ve filmden günlerdir bahsetmektedir. Filmin konusu; KAZ DAĞLARI'nda bir yerleşim yerinde yaşayan ailenin hayatıdır. Aile hayatının devamlılığını sorgulayan, fedakarlık ve yardımlaşma duygularının en dorum noktasıda yaşandığı ve yaşattığı bir film olduğu vurgulanmıştır.
İşte burada sanatın nasıl evrensel olduğunu, bir kez draha kabul ediyor ve görüyoruz değil mi? Hele sanatçının bu önemli ödülü alırken 'sarfettiği o güzel sözler!!! "Ben bu ödümü, tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum"
Bu sözlerin içinde öyle çok anlam var ki bence. Sanki şöyle der gibi geldi bana. Sizin, fırsat buldukça, gücünüz yettikçe ezmeye çalıştığınız, üstünde hem kültür hem sosyal baskılarla küçük gördüğünüz halkıma ithaf ediyorum bu ödülü" demek istemiştir. Dünyaya sanat camiasına onurlu ve gururlu bir millet olduğumuzu, bizim ülkemizde de insanlığın onuruna yakışır şekilde çalışmalar yapan, sanat va sanatçıların olduğunu vurgulamıştır.
Bu filmiyle dünyaya siyasi bir mesaj vermiştr. Çok kibar bir şekilde nüktesini vurgulamıştır. Dünyanın globalleştiği bu zamanda spor yarışmalarının böyle festivaller dahi başarıların müzik ve dans gösterilerinin, tiyatro oyunlarının önemi öylesine büyük ki...
Bir ülkede sanat ilerlediyse, kendini dünyaya kabul ettiriyorsa, ekonomik, siyasi ve sosyal alanda da kabul ettirecektir. Sanatın böyle bir gücü vardır.
Filmden söz etmişken biraz da sinema kültüründen bahsetmek istiyorum.
Etrafımda yaptığım küçük araştırmada görüyorum ki, sinema kültürü olan çok az insan var. Bunun sebebi sadece ekonomi gibi görünse de aslında olmadığını hepimiz biliyoruz. Hayatta günlük yaşantımızda bazan öyle şeylere para harcıyoruz ki sormayın. Bir sinema parasını ayda veya onbeş günde bir vereceğimiz sinema parasını, gayret edersek kültürümüzü geliştirmek istersek, mutlaka buluruz. Özellikle çocuklarımıza bu sinema, tiyatro kültürünü vermemiz gerekir. Çocuklar ülke gerçeklerini, halkımın kültürünü ve değer yargılarını en güzel şekilde burada öğrencektir. Yine bu dünyada, ufkunu geliştirecek, hayattaki olaylara, yaşadıklarına değişik boyuttan bakacak, hayal dünyasını enginleştirecektir. Çocuklarımızı internet denilen zaman tüketen makinanın etkisinden alıp, sinemanın ve tiyatronun güzel atmosferine bırakmak için çabalamalıyız. O zaman göreceksiniz ki, çocuklar daha bayarılı olacaklar ve  yaşamları boyunca yorum yapabilen, adalet anlayışları engin, sanatsever insanlar olacaklardır.
Hepinize sanatla dolu günler diler, sevgiler sunarım. Perşembe günü görüşelim.