1 MUHARREM KOBANİSİ

Salih Parlak

1 MUHARREM KOBANİSİ
1 Muharrem… Hicri yılbaşımız… Her yıl 10 gün aşağı gelir. Laik, İslam dışı dünyanın 31 Aralık Noel yılbaşısını hatırlayalım. Dünya tektir; bütündür. Dünyanın dört bir yanıda… İngiltere'sinden… Amerika'sından…  Afrika'sından, sözde Müslüman Türkiye'sinden… Müslüman geçinen Suudi  yüz karasından…  Kuveyt'inden… aklına hangi ülke ve insan kitlesi gelirse onların tamamı, 31 Aralık'ta içkili lokantasında… diskoteğinde… biz gafil, uykudaki Müslümanlar da ya aynı masalarda veya televizyonlarımızın başında kimleri seyrediyorlar? Tek Vatikan Kardinallerini  seyrediyorlar.  Tek Fener Patriğini dinliyorlar. Onların arasındaki çekişmeler… kavgalar… gürültüler bize göre çok az!

Biz Müslümanlar yılbaşı konusunda ne yapıyoruz? Bayram mı? Matem mi? İranlı Şiî Müslümanlar ağlar… zincirlerle dövünür. Biz Müslümanlar, oruç tutarız. Nafşile namazlar kılarız… Aşura çorbası pişiririz; sevabını konu komşuya kase kase dağıtmakla bekleriz. Oysa cemaat olmalıyız; konu komşuyu Muharrem ayı boyunca 30 gün-akşam evlerimizde toplanıp bir yıllık ne yapacağımızı ortaklaşa dertleşmeliyiz… halleşmeliyiz. Hiç olmasın ilk on gün, Aşura günlerini böyle geçirmeliyiz.

Aşura çorbasının fazileti, evimize daha çok Müslüman'ı davet etmekte ve her hangi Hoca efendiye bağlıysak o hoca efendinin veya halifesinin dualarıyla geceyi ihya etmekte ve dualara ortak “amin” demekte aramamızdadır.

Muharrem ayında tutulan oruç faziletlidir. İslam'ın barış… huzur… esenlik dini olduğunu Haram Ayları ihya etmemizle yaşatırız. Haram Aylardan olarak Muharrem'i sadece oruçla ve Aşura çorbasıyla geçiştirmeyelim.

Peygamberimiz sav Medine'ye hicret ettikten sonra Muharrem Ayı geldiğinde Medine'de yaşayan Yahudilerin oruçlu olduğunu öğrendi. 10. günü Aşura günü için; “Bu ne orucudur?” diye sordu. Yahudiler, “Hz Musa ,  bir şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler. Peygamberimiz; “Biz, Musa'nın sünnetini yaşatmaya sizden daha çok yakınız ve hak sahibiyiz” diyerek kendisi ve Müslümanlar o gün oruç tuttular.

Aşura günü orucu konusunda Peygamberimiz herkesi müstehab bir oruç olarak serbest bıraktı, “İsteyen tutar, isteyen tutmayabilir” dedi.

Bilgin sahabilerden İbni Abbas; “Yahudilere benzememek için Aşura gününden önceki günle sonraki gün ilave edildi” dedi, böylece üç gün oruç tutmak sünnet olarak uygulanır oldu.

Hicret de önemlidir. Yılbaşı oradan gelir. Hicret, İslam'ca bir hayat yaşayabilmek için zemin araştırmak… Taif'te, Habeşistan'da bulamazsak ta Medine yi aramaya devam etmektir.

Şirke karşı kıyam… tevhidi ihyada ısrar… azim, sabır ve sebatın en güzel örneği…

İleriye daha sağlıklı hamle yapmak için geriye yay misali gerilmektir.

Daha gür filizlenip olgunlaşmak ve meyve vermek için müsait zemine geçiştir.

Zalimlere hadlerini bildirmek için güç toplamaktır.

Tembellikten aktifliğe… korkaklıktan cesarete… cimrilikten cömertliğe… kibir-gururdan tevazua… adavetten kardeşliğe… tefrikadan birliğe…

Kısaca riyadan… ücuptan… hasetten vs. manevi hastalıklardan arınıp, ihlas ve ihsanı kuşanmaktır Hicret.

Hicret, sadece İslam ümmeti değil, Hz Adem'den beri bütün dinlerde, tüm insanlık için tarihi bir olaydır. Öyle büyük bir olaydır ki, Ömer ra tarafından İslami takvimin başlangıcı olarak alınmış. Tüm sahabeler de ra icma ve ittifakla kabul etmişlerdir.

Ancak gel gör ki hicret, takvim yapraklarında nostaljik bir anı, 1435 yıl önce Arabistan'da yaşanmış sıradan bir göç durumuna indirgenmiş. Bizim kültürümüzle, hatta İsa as veya herhangi bir peygamber ve peygamberi öğretiyle alakası olamayan miladi yılbaşı, haftalar hatta aylar öncesinden hazırlıklarla, malum odaklarca neslimizin kulak, göz ve beyinlerine doldurulurken, hicri yılbaşının gündeme gelmesi konusunda yaprak kımıldamıyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.