Rehin alınan Türk'ün korku dolu anları ....

Rehin alınan Türk'ün  korku dolu anları ....
Hindistan'da rehin alınan Seyfi Müezzinoğlu otelde yaşadıkları korku dolu anları İHA'ya anlattı.

Müezzinoğlu yaşadıklarıyla ilgili, "Sabah Türk Hava Yolları uçağı çok erken iniyor. Biz de eşimle sabahın 5'inde 6'sında otelden çıktık, dolaştık, akşam da otelin 2. katındaki Hint lokantasında yemek yedik. Sonra otelde silah sesleri duyulmaya başladı. 21.30 sıralarında silah sesleri arttı ve herkes kaçmaya başladı. Bir otel görevlisi bizi zorbela kaçış merdivenine soktu. Arkamızda 2 tane genç, 20-25 yaşlarında kaleşnikoflu adam gördük.

Bir baktım ki 23. kata kadar merdivenle çıkmışız. 15-20, belki de 30 kişiydik ve o sırada yangın vardı. En üst kattan terasa çıkınca kapılar kapalı, duman oldu her yer. Bu arada, yol boyunca da birbirlerine bir Müslüman ismiyle konuşuyorlar. 'Ben de Müslüman'ım' dedim. Telefonu çaldı birinin. Telefonu aldılar, 'biz de Müslüman'ız' dedi. Hüviyetimi çıkarınca baktı, yere attı. O sırada hanımın telefonu çalınca aldı. Kendileri grup arasındaki konuşmaları koordine ettiler telefonla.

En üst katta sahanlıkta biriktik, bir de en tepe sahanlık vardı. 'Kadınlar yukarı gelsinler' dedi biri. Biri benim hanım olmak üzere 4 kadın ve ben vardık. Eşim, 'He is Muslim, my husband (O Müslüman, benim eşim)' dedi. Başımı eğmemi söylediler. Başımı eğdim, arkamda olanlara ateş açıldı. Arkamda ölenler oldu. Aşağı inerken 'üstünden basarak geçeceksin' dediler. Eşim 'Yapamam' dedi 'Yapacağız karıcığım' dedim. 9 kişi vardı, onların üstüne basarak indik" açıklamasında bulundu.



Ölenlerle ilgili ise Müezzinoğlu, “Çoğu bu bölgenin insanıydı, belki Malezyalı, belki Pakistanlı, o kadarını ayırt edemiyorum, o kadar bilgim yok. Bu 9 kişinin üzerine basarak indik” dedi.

Rehin alınan Türk, Seyfi Müezzinoğlu, “O sıralarda baktım bir ara adam pantolonumu indirmeye çalıştı, Müslüman mıyım diye sünnetli olup olmadığımı anlamak için... 'İndir dese' indireceğim tabi korkudan. 'Sure!' dedi. Ben de Fatiha suresini okudum, sonuna gelmeden 'Tamam, tamam' dedi. Hanım da okudu Fatiha'yı. Ama şimdi adamlar dengesiz, 20-25 yaşlarında ya var ya yoklar, bilgisiz ve akıllı da değiller. Adamlar makine, beyinleri yıkanmış” diye sözlerine devam etti.

Kurtulmayı nasıl başardıkları sorusuna ise Müezzinoğlu, “Biz başarmadık ki, onlar bıraktı. Yani bu abuk bir şey, ölebilirdik de ölmeyebilirdik de. Zaten o saatten sonra bende küstahlık başladı. Adamlarla artık dalga geçmeye başladım. Adamlar beni öncü olarak kullanmaya başladı.

Sonra 19. kata indik, bir odaya girdik, 4 hanım, bir ben ve 2 terörist vardık. Adamların sırt çantaları vardı, kalaşnikoflulardı, üçer, beşer şarjörleri ve bir tomar da el bombaları vardı. Sonra 51 numaralı odaya girdik. Üstümüz isli, susamışız. Dediler ki 'Biz buraya barikat kuracağız'. Tamam dedim şimdi rahatladık, bizi kimse vurmaz artık. Orada su içmemize izin verdiler, bu arada adamlar o kadar cahiller ki musluğu açmayı bilmiyor, musluk tek kollu musluklardandı. Neyse kadınlara 'Duvara dayanın' dediler. Bizi de başka yere dayadılar, aramızda 5 metre var. Sonra 3 kadını hangi akla hizmet öldürdüler, neredeyse 2 şarjör boşalttılar 'No Muslim! (Müslüman değil)' diyerek. 2 tanesi bizim tercümanlığımızı yapan, bu bölgedendi, diğeri de Singapurlu bir kadın. Daha sonra eşimle ben ölüler için senkronize bir şekilde Fatiha suresini yüksek sesle okuduk. Teröristler bundan acayip etkilendiler ve de bozuldular” şeklinde yanıt verdi.

Müezzinoğlu daha sonra, “Bize de başka odaya geçmemiz söylendi, hanım, 'Girmeyelim, bizi de öldürecekler, bari burada öldürsünler' dedi. 'Biz girmiyoruz abi!' dedik, adam da 'You my brother, no kill! (Sen kardeşimsin, öldürmem)' dedi. 'Nasılsa çıkışı yok bunun, dediklerini yapalım' dedik. Gecenin 2'si, 3'ü gibi oluyor bu olaylar, ışıkları kapatıp 'Yatın' dediler. Yatılır mı, insan gözünü kapayamıyor. Yatağın kenarına oturup 'No sleep (Uykumuz yok)' dedik, adamların bildiği İngilizce, 5 kelime. 3-5 kelime de Türkçe biliyorlardı. Dur ve sabır kelimelerini biliyorlardı. Özellikle 'I go! (Ben gidiyorum)' dediğimde sabır kelimesini çok kullanıyorlardı bana.

İşte akşam 9,30dan sabah 5'e kadar kaldık. Terörist başı içeri gidip abdest aldı geldi. Hanım, 'Herhalde biz Müslüman'ız diye bizi abdest alıp öyle öldürecekler' dedi. Adam anlamış gibi bir de 2 rekat namaz kıldı, dedik 'Herhalde artık öldürecek'. Sonra dediler ki 'Biz gidiyoruz, we go'. 'E ne olacak, biz ne olacağız?' dedik. Bize banyoya girmemizi söylediler ve bizi banyoya soktular ve camdan uzak durmamızı söylediler. Adamlar sonra gittiler, biz de ordunun bizi kurtarmasını bekledik. LSG denilen özel kuvvetin komutanı beni aradı. Sabah da kurtulduktan sonra beni bulup, teröristler hakkında soru sordu” açıklamasında bulundu.

Neler hissettiği sorusuna ise Müezzinoğlu, “Yani böyle bir şey oldu ve bitti. Benim yanımda 13 kişiyi vurdular, üzerimde bu 13 kişinin kanı var. Sanki bu kişilerin ölümünden sorumluyum gibi geliyor bana. Çünkü adamları Müslüman olmadıkları için vurdular, beni de Müslüman olduğum için vurmadılar. Bu nasıl bir şey anlamıyorum, bu nasıl bir Müslümanlık…” şeklinde cevap verdi.

Eşinin olaydan nasıl etkilendiği sorusuna da, “Aslan gibiydi, hepimiz o anda aslan gibiydik, ölenler de öyleydi. O esnada sıcağı sıcağına anlamıyorsun olanları” şeklinde yanıt verdi.

Müezzinoğlu Türkiye'ye dönüşleri ile ilgili, “Pasaportlarımızı bulunca döneceğiz, konsolosluğun görevlisi burada. Sağ olsun büyükelçilik müsteşarı geldi. Büyükelçi Levent Bey zaten biz otelde mahsurken de arıyordu. Çıktığımızda her milletin, büyükelçisi, konsoloslu bir şekilde ilgi göstermiş onlara. Bizim de onlardan geri kalır yanımız yoktu” dedi.