"İddianamedeki Veli Küçük sanaldır"
Ergenekon davasında savunma yapan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tutan kurumların hedef alındığını belirterek, "PKK'nın Kürt olmadığını, doğu sorununun Kürt sorunu olmadığını, Ermeni sorunu olduğunu köy köy anlattım, bunlar birilerinin hoşuna gitmediği için bugün buradayım" dedi.
İddianamedeki Veli Küçük'ün sanal olduğunu da belirten Küçük, "Vatanını, milletini, bayrağını sevmek, sevmeyenleri kınamak ve onlarla yasal
zemin üzerinde mücadele etmek bir suç ise, suçluların başında gelmekteyim" diye konuştu.
Ergenekon davası kapsamında hakim karşısına çıkarılan Küçük, "Şu anda yıllardır üretilen yalan ve yanlışlarla dolu senaryolarda başrollerde oynatılan Veli Küçük olarak değil, aziz Türk milletine 40 yıldan fazla sadakatle hizmet etmiş, cumhuriyet kanunlarına bağlılığı ve her türlü yasadışı faaliyetlerle yasal yollardan sonuna kadar mücadele etmeyi şiar edinmiş Veli Küçük olarak yüce heyetinize ve tarihe not düşmekte olan herkesi saygıyla selamlıyorum" diyerek savunmasına başladı.
Asılsız iddialarla mahkeme huzurunda bulunmaktan büyük üzüntü duyduğunu belirten Veli Küçük, "Bu hazin, hazin olduğu kadar da gülünç oyunda başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tutan kurumlar hedef alınmaktadır. Üzgünüm, çünkü yüreğimde vatan, bayrak ve millet sevgisi dışında hiçbir karanlık ve çürük inanç bulunmayan insanlar, gülünç yalanlarla bu kadar kolay suçlanmamalıydı.
Huzurunuzda bulunmaktan aynı zamanda gururluyum çünkü askerliğe girdiğim anda ettiğim yemine uygun olarak devletime, milletime, cumhuriyete hep sadık kaldım ve bu uğurda gerektiğinde canımı ortaya koymaktan çekinmedim" dedi.
Küçük, yıllardır kendi üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaya çalışanların tahriklerine kapılmadığını söyledi. Medyatik olmaktan sürekli uzak durduğunu ve hep sustuğunu belirten Küçük, "Ben sustukça bunu fırsat bilenler tarafından esasen faili yıkıcı şer güçleri olan olaylar benim üzerime yıkılmaya başlandı.
Devletine, milletine hizmet eden Veli Küçük yerine bölücü, yıkıcı çevrelerin algıladığı puslu ortamın yaratılmasına katkı sağlayan ve gerçek veya uydurulmuş her olayın faili gibi gösterilen illegal ve sanal bir Veli Küçük yaratılmaya çalışıldı. Şu anda karşınızda bulunan Veli Küçük gerçek, iddianamedeki Veli Küçük sanaldır. Vatanını, milletini, bayrağını sevmek, sevmeyenleri kınamak ve onlarla yasal zemin üzerinde mücadele etmek bir suç ise, suçluların başında gelmekteyim" diye konuştu.
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Bu hesaplaşmanın altında başta Şeyh Sait isyanı olmak üzere cumhuriyet tarihindeki irticai kalkışmaların bölücü teröre karşı yasal zeminde verilen mücadelelerin ve irticai, yıkıcı, bölücü çevrelerin maskelerinin sürekli olarak düşürülmesinin hıncı, hırsı ve intikam duygusu yatmaktadır. 2000 yılında peygamber ocağı Türk ordusundan emekli oldum. Terör örgütlerine hedef olduğumdan bana koruma verildi ve lojmanda kaldım. Daha sonra Genelkurmay'ın kararıyla diğer kişiler gibi ben de lojmandan çıktım. Veli
Küçük olarak yaşamak çok zor. Kiralık ev aradım, arkasında 4 koruma olan ve her an kendisine eylem yapılabilecek Veli Küçük'e ev vermekten kaçındılar. Kimsenin tutmadığı, pencereleri yol seviyesindeki bir evi tuttum ve orada oturdum. Türk Araştırma Eğitim Vakfı'nın etkinliklerine katıldım. Zaman zaman konuşmalar yaptım. Doğu sorunu hakkında konuşmalarım oldu. Kürt sorununun olmadığını hep savundum. PKK'nın Kürt olmadığını, doğu sorununun Kürt sorunu olmadığını, Ermeni sorunu olduğunu köy köy
anlattım. Bunlar birilerinin hoşuna gitmediği için bugün buradayım. İddianamede örgütün aldığı kararlar doğrultusunda bir çok platform ve dernek kurduğum iddia ediliyor. Bu, iddiadan öteye gitmemektedir. İddianamede alternatif bir ordu kurmaya çalıştığım belirtiliyor. Savcılık makamı bu kanıya nasıl ulaşmış anlamıyorum. Böyle bir niyetim olsaydı, görevde iken bunu yapardım".
10 bin adet kalpak siparişi verdiği iddialarının asılsız olduğunu belirten Veli Küçük, "Kalpaklar geldikten sonra Ahmet Hurşit Tolon'u ve diğer generalleri, kuracağım ordunun başına koyarak meclise yürüteceğim ve hükümeti devireceğim söyleniyor. Bunu kabul etmiyorum. Ben istihbarat gruplar komutanı olarak görev yaptım. Buna iddianemede Jitem denilmiştir. TSK'da Jitem yoktur. Daha önce de bunun açıklaması yapılmıştır" dedi.
Küçük, iddianamede suç örgütü liderleriyle irtibatlı olduğu, örnek olarak da Sami Hoştan ile Sedat Peker'in gösterildiğini söyledi. Hoştan ve Peker ile olan irtibatlarının yoğunluğunun araştırılması gerektiğini ifade eden Küçük, Ben onların da çıkar amaçlı suç örgütü lideri olduklarını kabul etmiyorum. Susurluk olayının tam ortasında yer aldığım iddianamede belirtiliyor. Susurluk olayı olduğunda beni Sami Hoştan aradı. Beni aramasının nedeni, kazada Sedat Bucak ve Hüseyin Kocadağ'ın olmasıydı. Çünkü
onlar yakın dostlarımdı. Daha sonra ben telefonla devreye girerek Balıkesir Emniyet Müdürü'nü aradım. Bana Kocadağ'ın öldüğünü, Sedat Bucak'ın yaralı olduğunu söyledi. Ayrıca bir kadın ile Mehmet Özbay kimlikli birinin öldüğünü bana söyledi. Ben Özbay'ın Abdullah Çatlı olduğunu tahmin ettim. Basında Susurluk olayıyla ilgili hakkımda yanlı haberler çıktı. Daha sonra Genelkurmay 3 generalden oluşan bir heyet oluşturdu. Bu heyet gerekli araştırmaları yaptıktan sonra yapılan yayınların gerçeği yansıtmadığı
şeklinde rapor oluşturarak basına bilgi verdi. İddia makamının, Susurluk'un tam merkezinde olduğum ve o dönemde dokunulmaz olduğum iddiası yersizdir. TBMM Araştırma Komisyonu'na ifade vermeye gitmediğim iddiası yalandır. Araştırma Komisyonu beni ifadeye çağırmadı" diye konuştu.
2 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor
26 Ocak 2008'de tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük hakkında "Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek,korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atılmasına azmettirmek, Açıklanması yasak belgeleri temin etmek, açıklamak, Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Kanun'na muhalefet etmek, Telsiz Kanunu'na muhalefet etmek, Tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi, Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme, Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, Askerleri itaatsizliğe teşvik, Yasaklanan bilgileri temin, Silâh sağlama, Mala zarar verme, Kişisel verilerin kaydedilmesi, Kasten öldürmeye azmettirmek" suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemi ile 239 yıldan 524 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep ediliyor.
Veli Küçük'ün, Ergenekon terör örgütünün gizli üst yapılanması ile gizli sivil yapılanması olan Lobi bölümü arasında köprü elemanı vazifesini Muzaffer Tekin ile birlikte yürüttükleri ifade ediliyor. Köprü elemanın Ergenekon'un hem üst yapılanmasını bilip bu yapılanmada alınan kararların uygulanmasını temin için örgütün lobi yapılanmasına getirip uygulanmasını sağlayan kişi olduğu vurgulanıyor. Örgütün tüm yapısını ve işleyişini bilip ona göre diğer alt birimleri ve kendisine bağlı örgüt üyelerini organize etme konumunda olduğundan, örgüt içinde önemli bir konuma sahip olduğu ifade ediliyor.
Küçük'ün gerek mafya temsilcileriyle gerek adli, askeri hem de siyasi kesimlerle irtibatlarının bulunması, yurt dışı faaliyetleri, yabancı ülkelerin firmalarına danışmanlık yaparak stratejik öneme sahip yerlerde fabrika açmaları için önayak olduğu kaydediliyor. Ergenekon terör örgütünün amacına ulaşmak için ülkede kargaşa ve kaos ortamı yaratarak halkın tahrikiyle ordunun da bu tahriklere kapılıp Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiğini, Veli Küçük'ün bu suçlar için elverişli
nitelikte eylem olduğu mahkemece kabul edilen Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay'da görevli üyenin şehit edilmesi bazılarının da yaralanması suçlarının talimatlarını bizzat verdiği belirtiliyor.
Veli Küçük'ün illegal kişilerle irtibat kurduğu, yeraltı dünyası olarak bilinen ve örgütün uluslar arası kaçakçılık işlerini yapıp, uluslararası alanda örgüte istihbarat toplayıp örgüte gelir elde etmek amaçlı olarak mafyanın çökertilmesi yerine yeniden yapılandırılıp kontrol altına alınarak uluslararası mafyayla da organize olmasının planladığı öne sürülüyor.
Veli Küçük'ün Sami Hoştan, Sedat Peker, Semih Tufan Gülaltay, Yaşar Öz gibi organize suç örgütü liderleri ile ilişki kurduğu, bu ilişki düzeyi de günlük hayatın olağan akışına uygun olmayıp örgütsel içerikli bir birliktelik ve hiyerarşik yapı gereği emir komuta zinciri içinde olduğu belirtiliyor.
İddianamede partileri bölmeye veya üst yönetim kadrosunu değiştirmeye yönelik çalışmalar yaptığı da belirtilen Veli Küçük'ün bu faaliyetler içinde zaman zaman mafya ile ilişkilerini kullanıp istediği yöneticileri parti başkanı yapmayı amaçladığı belirtiliyor.
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün bugün görülecek 26. duruşmada tüm hakkındaki tüm bu suçlamalara ilişkin savunmasını yapması bekleniyor.