ÇÖZÜM O'NDA

ÇÖZÜM O'NDA
Şimdi bize düşen, artık Samsunspor'u çok umursayan bir taraftar kitlesinin var olduğunu ispat ederek, hiç değilse bizler için tekrar o koltuğa oturmaya onu ikna etmektir. Eğer hala bir kurtuluş yolumuz varsa, bu yolu O'ndan başkasının çizemeyeceğini acı t

KIYMETİNİ HERKES ANLADI
Çok değil, 9-10 sene öncesine gidelim; Samsunspor adının altının dolu olduğu zamanlara. O dönemde kıymeti henüz anlaşılamamış olan bir başkan yönetiminde, farkına varamadığımız bir boşvermişlik kisvesi altında, tırnaklarıyla ligine tutunmuş, bununla da yetinmemiş, hem yurt içinde hem yurt dışında rakip ayırt etmeden herkese kafa tutan bir takımımız vardı. Hedefimiz kümede kalmak değil, çığır açmaktı. Gücümüzün yettiğine değil, benim diyene tokat atmaktı. Borç yine vardı, ama kimse çıkıp fakir edebiyatı yapmıyordu. Yine sahipsizdik ama Başkan bizlere yansıtmıyordu. Bölgemizde en iyi olmak yetmiyor, tüm coğrafyada enlerden olmayı hedefliyorduk.

HEP ÖVÜNDÜK ÖVÜNECEĞİZDE
U-17 lere U-15'lere değil, A Milli takıma yolladığımız oyuncularla övünüyor, kendi yetiştirdiğimiz gerçek yıldızları ayakta alkışlıyorduk avuçlarımız patlarcasına. Televizyonlarda sordukları zaman medya futbolcularına en korktuğunuz deplasman diye, cevap vermeleri çok uzun sürmüyordu, çünkü cevap barizdi; Samsun... Öyle değil miydi gerçektende? Hep beraber kutlamıyor muyduk İstanbul takımlarına evimizde eze eze yendiğimizde? Deplasmanlar ise fobi değil, hobiydi. 2 deplasmandan birinde galip gelmediğimizde anlıyorduk ki bir sıkıntı var. Kimleri yenmedik ki deplasmanda. Şimdi kafaya oynayan Bursa'yı neredeyse genç takımımızla dize getirmedik mi?

TARAFTAR GÖREVİNİ YAPIYOR
Antep'i, Gençlerbirliği'ni, Ankaragücü'nü evinde mağlup etmedik mi defalarca? Şimdi onlar nerede, biz neredeyiz... Konusu açıldı madem, gelelim şimdi ki halimize. Her gelen Başkan'ın ilk lafı para yok malumunuz. Ama sıkıntısı onlardan çok bizi alıyor. Herkes üstüne düşeni harfiyen yerine getirmiş de bir taraftar eksikmiş gibi, savunmalar da ilk tez: 'taraftar üzerine düşeni yapmıyor'. Oysa ki taraftar, kongrelerde sahteden değil, her gün gerçekten kan kusuyor. Küme düşme potasındaki bu takımı 10-11 bin kişi desteklemeye gelirken, şampiyonluğa oynayan takımları boş tribünler seyrediyor. Asıl farklılıklardan biri de hedef tabii ki.

BAHANE HAZIR: PARA YOK
Gelen yönetim en iyi hedef olarak ilk 10'u belirlerken, takım kendi hedefini kendi koyup ligde kalmanın peşinde, 15.lik başarı sayılıyor. Önceden rakip kategorisinde görmediğimiz takımlar maç sonlarında ' Ne güzelde oluyor Samsun'a k..' diye bağırırken bir tek sorumluların içi sızlamıyor. Yıldız diye lanse edilenlerin beceriksizlikleri, takımın kaderine etki ederken şakşakçıların kalemi hala onlara çalışıyor. Oynatmadığımız oyuncuları yolladığımız takımlar, şimdi bizimle aşık atarken, verecek hiçbir cevap bulamıyoruz. Kendi evlerinde bizden 1 puan alabilmek için vakit geçiren takımlara, son 5 dakika da maç kaybedecek durumlara geldik.

TEK YOL BAŞKAN UYANIK
Kısacası, birçokları zirveye doğru yol alırken, biz bırakın yerimizde saymayı her gün biraz daha geriye gidiyoruz. Peki, ne değişti geçen yıllarda? Neyi kaybettik de bu durumlara geldik? Sorunun cevabı yazının içinde gizli. Bizim, bizi taşıyacak bir Başkana ihtiyacımız var. Bu şehir, geçen 10 yılda hala bir 2.adam çıkaramamışsa, geriye 1.adamı, İsmail Uyanık Başkan'ı geri getirmekten başka çare kalmamış demektir. Her fırsatta kendisini eleştirenlerin, göreve geldiklerinde kulübü soktukları durumu fark eden her akil bireyin aynı düşüncede olması lazım. İsmail Başkan giderken, şehrin umursamazlığından dert yanmış, bu şekilde gitmeyeceğini öngörmüştü zaten. Mustafa KAR