Çocuklara ceza yerine rehabilitasyon uygulanmalı
Dünyada ve Türkiye'de çocuk yaşta suç işleme oranlarında artış gözlemlendiğini belirten OMÜ Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu, bu noktada 'suça sürüklenen çocuk' kavramının vurgulanması gerektiğini söyledi. Özellikle ergen yaşlardaki çocuklar için davranışlarda özenle dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Karabekiroğlu, “Bir çocuğa yetişkinle aynı iradeyi atfetmek ve doğrudan suçlu kabul etmek doğru değildir. Dünyada bu konuda iki uç yaklaşım görülebiliyor. Bir yanda çocukları tamamen masum kabul eden biyolojik bakış açısı, diğer yanda yetişkin gibi suçlu gören katı yaklaşım. Ancak doğru olan dengeli bir tutumdur. Bazı suç davranışlarının cezalandırılması gerekir fakat bunun makul ölçülerde yapılması önemlidir” diye konuştu.
"Ceza oranlarını artırmak bir noktadan sonra etkisiz"
Çocukların nörobiyolojik gelişimlerinin yetişkinlerden farklı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Koray Karabekiroğlu, “Frontal korteks gelişimleri geç tamamlandığı için karar verme mekanizmaları ve dürtü kontrolleri zayıftır, çevresel etkilerden daha fazla etkilenirler. Hollanda'da çocukların nörobiyolojik durumlarına göre hukuki değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu ülkelerde cezalandırmadan çok rehabilitasyon programları ön plana çıkarılmaktadır. Çünkü hapis cezası yerine rehabilitasyonun çok daha etkili olduğu görülmektedir. Ceza oranlarını artırmak ise bir noktadan sonra etkisiz kalmakta, idam gibi uç düşünceleri gündeme getirmekte ve çocukların suçlu kimliğini benimsemesini hızlandırmaktadır. Bu da suçun toplumda normalleşmesine yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.
"Gençler suça daha yatkın hale gelebilir"
İşlenen suçlarda birden fazla nedenin olabileceğini belirten Prof. Dr. Karabekiroğlu, “Çocuk suçluluğunu önlemek için tek bir nedene odaklanmamak gerekir. Sorunun biyolojik, sosyolojik ve kültürel pek çok boyutu vardır. Bu nedenle risk gruplarına yönelik üç aşamalı çalışmalar önem taşır. Birincil aşamada tüm topluma yönelik bilinçlendirme programları, ikincil aşamada riskli aile ve çevrelerde yaşayan çocuklara yönelik destekler, üçüncül aşamada ise daha önce şiddete ya da suça karışmış çocuklara uygulanacak rehabilitasyon programları yer alır. Türkiye özelinde bakıldığında kültürel gelişim ve kimlik oluşumu kritik öneme sahiptir. Kimlik sorunu yaşayan, geleceğe dair umudu ve güveni zedelenen gençler suça daha yatkın hale gelebilir. Global etkiler, kültürel değişimler ve toplumsal belirsizlikler de bu eğilimi artırmaktadır. Adalet, liyakat ve güven duygusunun zedelenmesi, dini ve ahlaki değerlerin zayıflaması da çocukların suça sürüklenmesine yol açan faktörler arasındadır” dedi.
"Çocuklar spor, sanat ve bilimle desteklenmeli"
Huzurlu ve güvenli bir toplum için öncelikle çocukların suça sürüklenmesini engelleyici adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Karabekiroğlu, şöyle konuştu: "Burada cezaların süresinden çok uygulanması, risk gruplarının belirlenmesi ve bireysel rehabilitasyon programlarının devreye alınması önemlidir. Medyanın da büyük sorumluluğu vardır. Şiddeti ve olumsuzlukları sürekli ön plana çıkarmak, cezalar uygulanmıyor, toplum bozuldu algısı oluşturmak suçu normalleştirmektedir. Bunun yerine olumlu örneklerin, rol modellerin ve başarı hikayelerinin öne çıkarılması gerekir. Çocukların spor, sanat ve bilimle desteklenmesi, rehabilite edilebilecekleri alanların artırılması uzun vadede en etkili çözümü sağlayacaktır. Aksi takdirde günübirlik cezaları artırmak toplumu kandırmaktan öteye gitmez. Eğer 10, 20, 30 yıl sonra huzurlu ve güvenli bir toplumda yaşamak istiyorsak, çocukların suça sürüklenmemesi için en baştan önleyici adımlar atmalı, gençlere umut ve güven veren bir toplumsal ortam yaratmalıyız.”
Kaynak:DHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.