Başbakan Davos'u değerlendirdi...
İşte Başbakan'ın açıklamaları:
28 29 Ocak tarihlerinde Çarşamba Perşembe günlerinde Davos'a katılmak üzere İsviçre'deydik. Bilindiği gibi dünyanın önde gelen birçok devlet adamı, üst düzey yöneticiler bu forum vesilesiyle bir araya geliyor.
Bu yılki toplantıda küresel ekonomik kriz ele alındı. Dünya ekonomisinin yeniden canlandırılması yönünde neler yapılabilir bunlar tartışıldı.
Davos'ta çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmelerde bulundum. Rusya Kazakistan Azerbaycan Arnavutluk Kolombiya Ortadoğu dörtlüsü, ABD eski başbakan yardımcısı, Polonya Başbakanı, Ermenistan Başbakanı, hepsiyle teker teker bir araya gelme fırsatımız oldu. IMF birinci başkan yardımcısıyla bir araya geldik.
Bir çok uluslararası bütün bu görüşmeleri kısa zamanda birlikte ele alma fırsatımız oldu. Uluslar arası medyayla soru cevap şeklinde olayları değerlendirme fırsatımız oldu. Bunlarla da ortadoğuyu da gündemde olması sebebiyle, medya bu konuyu sordu ve bunun yanında iki üç tane medya mensubu da IMF ile görüşmelerimizi sordu.
Perşembe gecesi arzu edilmeyen bir olay yaşadık. Bu panelin önü açıktı aslında. Son paneldi.
Arzu edilmeyen olaylar yaşandı. Kimsenin Türkiye'yi farklı bir kategoriye sokmasına izin veremeyiz. Başbakana saygısızlığa fırsat veremeyiz. Türkiye sıradan bir ülke değildir. Diplomasinin tarihinde çok daha ilerisi
Hepsinin ilerisinde diplomat değil siyasetçiyim. Yumuşak aman ha kırmayalım mantığıyla Türkiye'ye halel getirmeyelim diye ben bunu kabul etmiyorum. Aslanın midesinden hakkını söküp olacak diplomat olmalı ben böyle diplomata bakarım.
Belki de bizim kadar menafaat içinde olduğu ülke yok İsrail'in. Onlrın kiminle nasıl konuştuğunu çok iyi bilmesi lazım.
Şahsım ve milletim adına parti liderlerine teşekkür ediyorum. Başbakan milletinin kalbinden ne geçiyorsa onu dile getirmiştir. Moderatrör başbakanın omuzuna elini atamaz bu edepsizliktir.
Eğer ben orada diplomatik davranmamış olmasaydım başka birşey yapmam gerekirdi. Yapmadım. Türkiye'nin onurunu haysiyetini savunmak orada bana düşerdi ve ben onu yaptım. Kimsenin Türkiye'yi küçük düşürmesine göz yumamayız. Haksız yorumlara karşı yutkunmamızı göz yummamızı bekleyemez. Hiç bir TC Başbakanından böyle bir tavır beklenmez.
Olayın hemen ardından TV ekranlarında arzı endam yapan bazı siyasetçiler durumu farklı noktaya çekmeye çalıştı. Diplomasideyken monşer gibi davranırken siyasette de monşer gibi davranıyor. Biz bu birkaç kişinin ızdırabını iyi anlıyoruz. Aslında onların milleti iyi anlaması lazım. Bu kişilerin artık milletin hissiyatının çok uzağına düştüklerini bilmeli. Tavrımızı nezaketsiz bulanlar ömrü boyunca ülkelerine ilişkin böyle bir kaygı taşımamız tam tersİne gaz vermişlerdir.
Biz bu milletin ferdi olarak bu kaygıyı taşıyoruz. Onur duruyoruz. Grur duyuyoruz. Öyle anlar vardır ki orada siyaset susar şahsi menfaatler arka planda kalır. milletçe bizim en büyük vasıflarımızdan birisi de budur. Hakaret mevzu bahis olduğunda 71.5 millet tek vücut olur. Bu konuda büyük çoğunlukla tek yürek oldu. Sivil Toplum Kuruluşları ve medya ve vatandaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Milletimizin yüksek seciyesinin niçin dalgalandığını iyi biliyorum. Bu tavır sadece 81 vilayetin değil bir çok yerde hakkaniyetten yana olanları onurlandırdı.
Bu konuda da büyük bir çoğunlukta aklı selimin hakim olduğunu, milletimizin tüm fertleriyle tek yürek olduğumuzu görmekten memnun olduk. Milletimizin, Çanakkale'den Kırşehir'e, edirne'den diyarbakır'a, bu yürek coşkusunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Bu tavır sadece 81 ilimizde değil, Melborn'den Toronto'ya, Gazze'den Sana'ya kadar herkesi onurlandırdı.
Bu vicdan daha önce saray Bosna için, Kosova için ayağa kalktığı gibi dün Gürcistan için ayağa kalktı. Bu vicdan Balkanlarda Kafkaslarda mazlumun yanında yer alıysa, ortadoğuda da mazlumun yanında yer almıştır. Kimi medya kuruluşlarının kimi yazarların kimi siyasetçilerin böyle bir durumda geride kalmış olmalarını da milletime havale ediyorum.
Daima dost kazanmaya çalıştık. Ancak hiçbir haksızlığa da güç dengeleri adına sessiz kalmadık. Birileri bizim bu barışçı siyasetimizin Türkiye'nin önüne bir fatura çıkaracağını ima ederek, Türkiye'nin gücünü küçümseye yoluna gidiyor olabilir. Ancak herkes bilmelir ki, Türkiye böyle bir ihtimali boşa çıkaracak kadar güçlü bir ülkedir.
Türkiye o eski iradesiz siyasetçilerin elinde, özgüven sorunu yaşayan Türkiye değildir artık. Başkanları ne der, Türkiye ne yapar değil. Türkiye ne der anlayışı içinde olmalıyız. Türkiye'nin gücünü kabullenmek gerekiyor. Biz duygusal davranıp, Türkiye'nin menfaatlerini arka plana asla atmıyoruz. Ezik bir politika bize de milletimize de yakışmaz. Artık dik duralım diyoruz. Demokrasisini geliştirerek, bölgesindeki dostluk halkasını genişleterek AB hedeflerine kararlılıkla yürüyecektir.
Biz dünyada hamd olsun düşmanı artan değil, düşmanı hiç olmayan bir ülke haline geldik AK Parti iktidarıyla. 27 Aralık'ta İsrail operasyonlarının başladığı günden itibaren ifade ettim. Biz barıştan yanayız. Biz coğrafyanın hangi parçasında olursa olsun kanın dinmesinden yanayız. Bütün çabamızda bu hedefe yönelik oldu. Çocukların ölmesine dünyanın her yerinde karşı çıkarız.
Gürcistan'da Gazze'de İsrail'de hayatını kaybeden çocuklar için hepsine yönelik aynı duyguyu besleriz. Biz masumiyetin pervasızca yok edilmesine karşıyız. Bizim insani değerlerimiz bunu gerektiriyor. Bizim kültürel manevi değerlerimiz bunu gerektiriyor.
Antisemitizm'i bir insanlık suçu olarak gördüğümü söylememe rağmen hala bunu anlamak istemeyenler var. Ülkemin monşerllik devresinden geçenlerden bazıları şunu söylüyor. Başbakan Mısır'a Suudi Arabistan'a gitti de Tel Aviv'e gitmedi. Ee Tel Aviv buraya geldi ben neden gideyim.
Biz orada Gazze'yi konuşmadık. İsrail Suriye'yi görüştük. Bunu anlattım.
Sayın Bahçeli sen hangi dilden anlarsın. Onu söyle Allah aşkına. Yani kriptoları da biz gelip sana mı teslim edeceğiz. Yanında dış politika uzmanları size bunu anlatsın da, bunları da bir öğrenin. 3.5 sene de olsa bu ülkede Başbakan yardımcılığı yaptın. Bunları bilmen gerekir. Bunlar kayıtlara girmemiş diyor. Girmediğini ne biliyorsun?
Biz eşeği sağlam kazığa bağlıyoruz merak etmeyin. Gazze'yi savunan herkesi sen Hamas'lısın, Yahudi karşıtısın demek kutuplaşmadan başka bir şeye hizmet etmez. İsrail yönetimine, ölçüsüz güç kullanımına yönelik eleştirilerimizi, Hamas eksenine oturtmaya çalışanlar, hem Türkiye'ye yaşamını yitiren çocuklara haksızlık ve saygısızlık ediyorlar.
Yarın da görüşecek olsam. Davos'ta söylediklerimi yine söylerim. İki ülke arasında arabulucu olmak bunları söylemene engel değil ki. Arkadaş bu işten vazgeç diyeceksin. Onun için bu işi bırakacaksın. Bugünde söylüyoruz yarında söyleyeceğiz. Bu Hamas'sa Hamas, başka birisiyse başka birisi. Biz bunu yapıyoruz. İsrail hükümeti uygulamalarında daha dikkatli olmalı.
Türkiye çifte standart uygulamadığı için bu misyonu yüklenmektedir. Dün BM genel Sekreteri aradı bizden bu misyonun devamına yönelik talepte bulundu. Bizde bu misyonu yine yükleniriz, Davos'taki olay buna engel değil dedik. Ama taraflar talep ederse biz bunu yine yaparız. Ama bakıyorsunuz ki yine birileri çıkıyor, BM genel Sekreteri 4 gün sonra aradı diyor. Bunu bana değil, ona sor. Bunu söyleyenler kim T.C. vatandaşı. Sen kimin avukatısın ya.
Bu milletin tarihinde hiçbir zaman antisemitizm olmamıştır. Osmanlı'nın tarihine bak bunun olmadığını görürsünüz. Hiçbir zaman bu millet Yahudi düşmanlığı yapmamıştır. Bundan sonrada olmayacaktır.
Ben şu kürsüden hahambaşının basın açıklamasını bizzat kendim okudum. Daha sonra cemaat onursal başkanıyla, telefon görüşmeleri yaptık. Herhangi bir sıkıntı olduğunda arayın. Anında takipçisiyim. Niye ?
Onlar ülkemde birer azınlık olarak benim vatandaşım. Onların güvenliği de inancını yaşaması da bizim sorumluluğumuzda. Yeter ki bizde bunu, farklı ülkelerdeki vatandaşlarımız için görsek.