Antalya'daki yangın kontrol altına alındı...
Antalya'nın Manavgat ve Serik ilçelerinde başlayan ve günlerdir devam eden orman yangınlarının kontrol alındığı müjdesi, yangını Yangın Harekat Merkezi'nden izleyen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'dan geldi. Bakan Eroğlu, Yangını büyük ölçüde kontrol altına aldık. Şu anda soğutma çalışmaları yapılıyor dedi.
Yangın Harekat Merkezi hakkında bilgi veren Eroğlu, merkezden söndürme çalışmalarının her aşamasının takip edildiğini söyledi.
Eroğlu, Burası dünyanın en ileri teknolojilerine sahip bir merkez. Buradan her şeyi; helikopterleri, dozerleri ve arazözleri izlemek mümkün diye konuştu.
Bölge halkının ekipler yetersiz şeklindeki eleştirilerine de yanıt veren Bakan Eroğlu, 150 tane eğitim almış uzman, 1300 yangın işçisi var. Vatandaş bilemez. Buradan sevk ediliyor, orada yangın karargahı var. Vatandaşın bilmesi mümkün değil dedi.
Veysel Eroğlu, olası yangınlarla mücadele için Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kendi filosunu kurmak üzere harekete geçtiğini de açıkladı.
Eroğlu, şöyle konuştu: Başbakan hava filosu kurma talimatı verdi. Özellikle yangın uçakları ve helikopteri kiralıyoruz. En azından Çevre ve Orman Bakanlığı'nın böyle filosu olmalı kanaatindeyiz. Bu konuda Ğenelkurmay ve Hava Kuvetleri'nden teknik bilgi alacağız.
Çevre ve Orman Bakanı Eroğlu, yangında zarar gören vatandaşlar için valilikler emrine 200 bin YTL para gönderildiğini; evleri yananlara ilk etapta 2 bin, samanlıkları yananlara ise bin YTL para yardımı yapılacağını da ifade etti.
Orman Genel Müdür Yardımcısı: Atom bombası atılmış gibi
Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, Antalya'nın Serik ile Manavgat ilçeleri arasında 31 Temmuz'da çıkan orman yangınının tamamen kontrol altına alındığını, yangının bölgeye atom bombası atılmış gibi zarar verdiğini bildirdi.
İlk belirlemelere göre, Manavgat bölgesinde 4 bin-4 bin 500 hektarlık verimli ve vasıflı orman alanı zarar gördü. Yangın, makilik, tarım alanları ve taşlık alanlarda da zarara yol açtı.
Kurtulmuşlu, bölgede soğutma çalışmalarının sürdüğünü, bu çalışmaların arkasından zarar tespitine başlanacağını ifade etti.
"Yangın bölgeye adeta atom bombası atılmış gibi zarar verdi" diyen Kurtulmuşlu, yangın söndürmede birçok teknik kullanıldığını, havadan müdahalenin yanı sıra yer ekiplerinin iş makinesinden tarım aletlerine kadar birçok aleti kullanarak yangını söndürmek için çalıştıklarını söyledi.
Yerleşim birimlerini alevlerden korumak için yangına karşı ateş yaktıklarını anlatan Kurtulmuşlu, "Alevler son sürat yerleşim birimlerine doğru gelirken, yerleşim birimleri ile orman arasında şerit açarak bu bölgeyi kontrollü bir şekilde yaktık. Yani yangına karşı ateş açmış olduk. Hızla ilerleyen alevler önceden yaktığımız bu şeride dayandığında bir anda söndü. Bu şekilde en az 10 mahalleyi alevlerden kurtarmış olduk" dedi.
Tek iyi tarafı kene kalmadı
Yangının zararlarının beş ana başlıkta toplanabileceğini belirten Kurtulmuşlu, bunları şöyle sıraladı:
Ağaçlar ve bitki örtüsünün kaybı
Orman yolları, köprüler gibi altyapının zarar görmesi
Hayvanlara yönelik zarar
Bölgenin yeniden ağaçlandırılması için harcanacak para
Yangını söndürmek için harcanan para
Kurtulmuşlu, yangında en büyük zararın ise fauna olarak adlandırılan hayvan çeşitliliğine ilişkin olduğunu belirterek, yöreye özgü keklikler, yırtıcı kuşlar, sürüngenler, akrepler, çakallar ve tilkilerin bir kısmının telef olduğunu ama asıl önemlisi bu hayvanların bundan sonra yaşayacak alanlarının da yok olduğunu vurguladı.
Yangının "tek iyi tarafı" bulunduğunu anlatan Kurtulmuşlu, "Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı. 1940 ve 1950'li yıllarda bölgede çıkan orman yangınlarının kayıtlarına bakıldığında, bazı büyük yangınların orman köylülerince çıkarıldığı anlaşılıyor. Köylülere sorulduğunda 'bu ormanları yakmazsak hayvanlarımızı keneden kurtaramayız' dedikleri kayıtlarda yer alıyor. Yani geçmişte insanlar hayvanlarını keneden kurtarmak için civardaki ormanı ateşe vermişler" dedi.
Yangına dayanıklı ağaçlar
Mustafa Kurtulmuşlu, uzun yıllardan beri Türkiye'nin en büyük yangınlarının hep bu bölgede çıktığına işaret ederek, yanan alanların yeniden ağaçlandırılacağını, bölgeye has kızılçam ağacından vazgeçmenin söz konusu olmadığını ancak orman çevresine ve aralara yangına dayanıklı ağaç türleri dikileceğini kaydetti.