İzzet Acarel hocanın anıları

İzzet Acarel hocanın anıları
Ladikli eğitimci İzzet Acarel, eğitim kurumlarının kırsal kesim için taşıdığı öneme ve eğitim hayatında kendisinde iz bırakan anılarından bahsetti.

Başarılı bir eğitimci olarak tanınan İzzet Acarel, eğitim hayatına ilk olarak Ladik Akdağ İlkokulu’nda başladı. 1970 yılında Akdağ İlkokulu’ndan mezun olan Acarel, daha sonra Akpınar İlkokulu’nda eğitim gördü. Köy Enstitüsü’nün o dönemlerde büyük önem taşıdığını belirten Acarel, “Çevremde konuşulanları çok net hatırlıyorum. “İzzet sen iyi okuyorsun, bundan sonra Enüstü’ye gideceksin.” diye beni motive ediyorlar. Öğretmenim Rasim canlı da enüstü’ye gitmemi hem bana hem aileme söylediğinden kesin Enüstü’ de okuyacaktım. Ladik’ ten Enüstü’ yü görüyorduk ama ben hiç gitmemiştim. Önemli bir yerdi ışıkları hiç sönmüyordu!.. Gerçekten de öyleydi. Ladik’in o yıllarda sık sık elektrikleri kesilirken Enüstü’nün ışıkları hiç sönmüyordu. Jeneratörün ne olduğunu bilmiyordum. Sınavlara girip gündüzlü olarak Enüstü’yü kazanınca okulun adının Akpınar İlköğretmen Okulu olduğunu öğrendim. 5. sınıfın 2. yarısında bir sınıf arkadaşımın naklini yakın köye aldırdığını, köyden mezun olmanın Enüstü’ye yatılı olarak girmek için avantaj olduğunu da sonradan öğrendim. Düzenlemenin doğru olduğunu düşündüğüm şu idi. Köyden gelen arkadaşlarımın o yıllarda okula geliş gidişi tabii ki zordu, sosyolojik başka sebepler de vardı tabii ki.” şeklinde konuştu.

“Heyecanımı daha da artırıyordu”
Akpınar İlkokulu’nu Akdağ İlkokulu’na göre daha büyük olduğunu ve daha farklı duygular hissettirdiğini ifade eden Acarel, okula kayıt olurken yaşadıklarındam şu şekilde bahsetti: “Kayıt için gerekli Sağlık Kurulu Raporu almak için okulumuzun sağlık memuru olduğunu sonradan öğrendiğim Ahmet Gürpınar’ın kendi çocukları ve birkaç arkadaşımla bir hafta boyunca Samsun’a gidip geldiğimizi, Samsun Çiftlik Caddesi’ndeki Verem Savaş Dispanserinde verem aşısı yaptırdığımızı hala dün gibi hatırlıyorum. Bu tür uğraşlar heyecanımı daha da artırıyordu. Önemli okuldu, ben de değerliyim, sınav kazandım, bir sürü uğraş verdim diyerek Akpınar’a adımımı atmış olacaktım. İlkokuluma göre yeni okulum devasa büyüklükte idi. İlçeme 3 km uzaklıkta olduğu için vasıta ile gitmek zorun idik. Ladik Belediyesi bir kamyonun kasasını branda ile örterek okul öğrenci servisi oluşturmuştu. Her gün bu servisle yaklaşık 200 gündüzlü öğrenci sabah, öğle ve akşam okula taşınıyordu. Okulda dersler hariç sabah akşam zorunlu 2-3 saat süreli mütalaa vardı. Bu mütalaanın sabahki uygulamasına bizde katılırdık. Dersler ve mütalaanın ne olduğunu anlamadan artık Enüstülü olmuştum, kimse bana öğretmen okuluna gidiyor demiyordu. Şimdi daha anlıyorum okul iklimi bu olsa gerek. Bu iklim o kadar tesirli ki sizi ömrünüzün sonuna kadar etkiliyor ve besliyor.”

65611e00-2a42-4a46-b872-ddf546023720.jpeg

“Anladım ki notlar kıt, okumak meşakkatli idi”
Akpınar İlkokulu’nda hem üzüldüğü hem de sevindiği anılarından bahseden Acarel, ilk sınav notundan dolayı duyduğu üzüntüden bahsetti. Konuya dair “Eğitim hayatımda Akpınar 1970 1. sınıftayım. Türkçe dersinden ilk yazılı sınavım, öğretmenimiz Nuriye Altınışık soruların hepsini yaptım. 10 üzerinden 6 aldım. Çok üzüldüm. Tesellim sınıfın çoğunun notu 6’dan aşağı olmasıydı.” diyen Acarel, şu şekikde konuştu: “Anladım ki notlar kıt, okumak meşakkatli idi. Resim, müzik, Beden Eğitimi gibi yetenek dersleri çok önemli ve uygulamalıydı. Bir resim dersinde öğretmenimizin kürsüye koyduğu tabureyi yapmamız istendi. Oturduğumuz yerden taburenin üstünü görmediğimiz halde elips şeklinde yaptığımızı ve öğretmenimizin uyarısı ile neleri daha ilk yıllarda öğrendiğimizi aynı heyecanla hatırlıyorum. Dünyamızdaki denizlerin, göllerin, ağaçların ve bütün nesnelerin her zaman aynı renkte olmadığını kısa zamanda öğrenerek ışığın ne olduğunu öğrenmiştik. Kulağın ve ritmin ne olduğunu öğrendiğimi, müzik dersinden 6 yıl neler çektiğimi okul arkadaşlarım çok iyi bildikleri için ayrıntıya girmiyorum!”

Okulun spor faaliyetlerinde de oldukça başarılı olduğunu söyleyen Acarel, “Sporun insan sağlığı açısından önemini geniş imkânlara sahip okulumuzda öğrenmeye başlayarak bölgemizde her zaman bir numara olan okulumuzu ve başarılarını unutmak mümkün mü? 70’li yıllarda 19 Mayıs bayramlarında bando ve hareket gruplarının Samsun’daki gösterilerini gururla hatırlarken ‘’İyi ki varsın Akpınar’ım’’ demekten kendimi alamıyorum” ifadelerini kullanarak o dönemlerde yaşadığı gurura vurgu yaptı.

“Bambaşka bir sistem”
Okulunun sosyal faaliyet alanlarında da oldukça başarılı olduğunu ifade eden Acarel, “Sosyal faaliyetlere gelince; çok geniş bir yapılanma ve zengin örgüt anlayışı bambaşka bir sistem. Bugün benzer sistemler maalesef birçok üniversitede yok. Bütün eğitici kol faaliyetleri, kulüpler demokratik bir anlayışla yaparak, yaşayarak yönetilmekteydi. Okul başkanları ve eğitici kol başkanları sandık kurularak propaganda süreci (afiş, dövizler, sloganlar) ile seçilirlerdi. Okul idaresi ile öğrenci örgütleri arasında bazı çatışmalar yaşansa da okulu birlikte katılım anlayışıyla yönetirlerdi. Sinema, tiyatro, müzik ve spor faaliyetleri dikkat çekici boyutta idi. Okul kültürü için çok önemli gördüğüm bir ayrıntıyı kısaca anlatayım. Sahneye koyulacak eserler öğrenciler ve öğretmenler tarafından yazılır; olaylar ve kişiler okuldan seçilir, yeri geldiğinde seviyeli bir şekilde hicvedilirdi. Müdür ve idareciler, öğretmenler, personel ve öğrenciler sahnede edebi dille anlatılırdı. Oyunu tüm okul seyrederdi. Uzatmadan özetlemeye çalışayım. Bütün bunlar anlatılmaz yaşanırdı. Belki de yıllardır bunun için bu slogan söyleniyor. ‘Akpınarlı olmak ayrıcalıktır’” dedi.

img-1416.jpeg

“Herkese nasip olmayacak bir ayrıcalıktı”
Bu anılarının öğrencilik yıllarına ait olduğunu hatırlatan Acarel, mezuniyetinin ardından aynı kuruma müdür olarak atanmasından ise şu şekilde bahsetti: “Yukarıda birkaç paragrafla anlatmaya çalıştıklarım 1970’de girip 1976’da mezun olduğum okuluma ve öğrencilik yıllarıma aitti. Yıllar sonra hayat; 1999’da, mezun olduğum kuruma müdür olarak atanarak ara vermeden 11 yıl görev yapma gurur ve bahtiyarlığını yaşattı. 23 yıl sonra mezun olduğum okula, okul müdürü olarak dönmek herkese nasip olmayacak bir ayrıcalıktı. Bu duruma okul arkadaşlarım da çok sevinmişlerdi. “Bizim İzzet Akpınar’a müdür olmuş!” diye, konuştukları kulağıma geliyordu. Bu sözler daha da heyecanlandırıyor ve kamçılıyor “O halde yuvana döndün İzzet çok çalışmalısın ve başarmalısın” diye kendi kendime konuşuyordum. Akpınar’da çok çalıştım başarılı da oldum kanaatindeyim. Takdir Akpınar’ı bilenlerindir”

“Rota oluşturmak kolaydı”
Bu süreçte Akpınar’ın değiştiğini vurgulayan Acarel, yine de ilçenin yadırganacak bir tarafı olmadığını söyledi. Acarel, bu konuda şu ifadeleri kullandı: “Öğrenci olarak 6 yıl yaşadığım Akpınar biraz değişmişti ama yadırganacak bir tarafı yoktu. Tabela ‘’Akpınar Anadolu Öğretmen Lisesi‘’ şeklindeydi. Şükür öğretmen okulunun tabelasından öğretmen kelimesi çıkarılmamıştı!.. Öğrenci iken göremediğim, açıklayamadığım birçok şeyi görme açıklama imkânı doğmuştu. Artık biraz daha irade kullanma hakkına sahiptik. Bir gün Akpınar’da değerli hocam Azmi Bey bana hitaben gür sesiyle şöyle seslenmişti: “Acarel, oturduğun koltuk Ahmet Oğuz Keyvan’nın koltuğu olduğunu unutma!” demişti. Hocam beni güzel uyarmıştı. Okul oluşturmak kolay mı?.. Bir an hepsini hayal ettim. Nurettin Biriz, Enver Kartekin, Haşim Nehir, Mustafa Genç… Elbette izleri vardı! O izler benim rotam olacaktı, öylede oldu. Biz bu yuvayı o yüzden çok sevdik. Çok bir şey yapmanıza gerek yoktu, rota oluşturmak kolaydı. Bazı geceler eve çok geç gelirdim. Sevgili eşim şöyle espri yapardı “Okulda yatak var nasıl olsa ona güveniyorsun, herhalde” dediğini hiç unutmuyorum. Belki de eşim ‘’Müdür Anne’’ ben ‘’Müdür Baba’’ oldum. Bundan daha büyük unvan ne olabilir ki?.. İklim böyle idi…”

52e5855a-e91e-4f4d-98b9-b147f2a8e3d8.jpeg

“Akpınar’a bu yakışırdı zaten”
Eğitimci olduğu dönemde görev yaptığı okulun bir bilgi yarışmasında birinci olduğuna da değinen Acarel, “2002 Yılında Anadolu Öğretmen Liseleri arasında yapılan bilgi yarışmasında Türkiye birincisi olmuştuk. Okulumuzu temsil eden öğrencilerimizi hatırlıyorum, buradan selam ve sevgilerimi yolluyorum. Abdulkerim Mızrak, Temel Ayça, Ahmet Çağlayan… Ankara-Beşevler MEB Şura Salonunda ödülümüzü alırken “Şaşırmadık, Akpınar’a bu yakışırdı zaten.” sözü aklımızdan hiç çıkmadı. Bu vesileyle öğretmenlerimizi, tüm çalışanlarımızı ve öğrencilerimizi sevgiyle saygıyla yad ediyorum.” ifadelerini kullandı.

“Enüstü’nün ışıklarının sönmemesi için”
Son olarak öğretmen lisesi gibi kurumların öneminden bahseden Acarel, “Sözleri uzatmadan söylemek gerekir diyerek “Akpınar’da yakılan meşalenin daha canlı yanması ve Enüstü’nün ışıklarının sönmemesi için öğretmen yetiştiren Akpınar’ın yeniden öğretmen yetiştirmesi ya da öğretmen yetiştiren kurumlara destek olan alt bir kurum olarak devam etmesi dileklerimle bütün öğretmenlerimize, öğrencilerimize sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum” ifadeleri ile sözlerini noktaladı.

Kaynak:Haber Kaynağı

Muhabir
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum