HAKLARIMIZI ALMAYA GELDİK

Tarih 25 Kasım 2014, aradan tam 54 sene geçmesine karşın, kadına yönelik şiddet devam etmekte. Kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlalidir engellemek ise devletin ve hükümetin yükümlülüğündedir.
Kadın erkek eşitliği sağlanmadan bu mücadelede başarılı olunamaz. Kadın, eğitim, ekonomi ve siyasal katılım alanlarında güçlendirilmedikçe şiddete maruz kalacaktır.
Türkiye genelinde ve Samsun'da yapılan araştırmalar göstermiştir ki şiddet mağduru kadınların çok azı yardım almak için resmi kurumlara başvurmaktadır. Samsun'da şiddete maruz kalan kadın ve çocukların gidebileceği bir sığınma evi ŞÖNİM (Şiddet Önleme Merkezi) ve İş ve Meslek Kadınları Derneği tarafından Kadın Danışma Merkezi açılmıştır.
Kadına karşı şiddet konusunda bir takım yasal düzenlemeler yapılmış olsa da, Samsun'da kadına yönelik şiddet devam etmektedir. İlimizde Avukat bir kadın dahi yakın tarihte polis şiddetine maruz kalmıştır.
Türkiye'de, 2014'ün ilk 10 ayında 235 kadın, erkekler tarafından öldürülmüş, 88 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edilmiş, 499 kadına şiddet uygulanmış, 120 kadın iş cinayetlerinde hayatını kaybetti, 75 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunulmuştur.
Aile Bakanı Ayşenur İSLAM "Öldürülen kadınları bize sormayın" diyor. Kime soralım? Her gün binlerce kadın merdivenden düştüğünü söylüyor! Onlara inanıyor musunuz?
Görsel medyada veya gazetelerin iç sayfalarında ölümün ve şiddetin olmadığı gün var mı? Günümüzde kadınların evde, sokakta, karakolda gösteri ve yürüyüşlerde karşı karşıya kaldıkları işkence, taciz, dayak ve tecavüz olayları çoğalıyor. Bu tablo sıklıkla işlenen kadın cinayetleri ile daha da derinleşiyor.
AKP hükümeti, cinsiyet ayrımcı politikaları, yasaları ve uygulamaları hayata geçirerek, "en az 3 çocuk" söylemiyle kadınları eve hapsetmekte çocuk gelinleri teşvik etmektedir.
Cumhurbaşkanımız daha dün kadın ve erkeğin eşit olmadığını,
'' Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. Tabiatları bünyeleri fıtratları farklıdır.'' Diyor.

Cumhurbaşkanımız bu söylemi ile Anayasanın 10. Maddesine ve 90.maddesine aykırı olduğunu aklından çıkarmış olmalı ki Anayasayı ihlal ettiğinin farkında değil.
Oysa ki 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Sözleşmeye de aykırı konuşmaktadır. Devletin yetkili ağızlarından gerek anayasamıza ve gerek artık iç hukukumuzun da bir parçası haline gelmiş olan bu sözleşmeye aykırı beyanların ifade edilmesi açık bir hukuk ihlalidir.
Kadınlar olarak; şiddetsiz bir toplum için şiddetin her türlüsüne; savaşa, tacizlere, tecavüzlere, istismarlara ve katliamlara sessiz kalmayarak; yaşamın her alanını dönüştürme çabamızla, bugün bir kez daha birilerinin bize bahşetmesini beklemeden, haklarımızı almak için buradayız.
İktidar, kadını siyasi bir malzeme olarak kullanmakta tereddüt etmezken, bütün bu sorunların çözümü için etkin bir yol olan ve kendi sorunlarının köklü çözümünü sağlayabileceği siyasi katılımın yollarını kadınlara tıkamaktadır.
Kısaca kadın, her alanda şiddetle karşı karşıyadır. Kadına karşı şiddet, bugün ifade edildiği gibi salt aile içi şiddet değildir. Şiddetin kaynağı iktidarda hakim olan muhafazakar-liberal anlayıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadele, özünde kadınla erkek arasındaki eşitsizliklere karşı mücadeledir.
Kadınlar, yıllardır yoğun bir emekle eşitlik mücadelesi vermektedir. Demokratik Kadın Kuruluşlarının verdiği mücadelenin başarıya ulaşabilmesi ancak insan haklarını ve kadın erkek eşitliğini özümsemiş, Cumhuriyet Devrimlerinin kazanımlarını geliştirerek kadınların da eşit temsil edilebildiği iktidarları yaratmakla olanaklıdır. Her türlü şiddete karşı, kadın duyarlılığı ve aklını egemen kılacağımız günlere inanarak " bu daha başlangıç, mücadeleye devam" diyoruz.

KATILIM:

CKD- ATAKUM KENT KONSEYİ KADIN MECLİSİ- ANNELER DERNEĞİ – ADD- SOROPTOMİST ( İŞ VE MESLEK KADINLARI DERNEĞİ- CHP İLKADIM İLÇE ÖRGÜTÜ- CHP ATAKUM İLÇE ÖRGÜTÜ- TGB- İŞÇİ PARTİSİ- ULUSAL KANAL GÖNÜLLÜLERİ