Diyabet hastalığı ile baş etmenin yolları

Diyabet hastalığı ile baş etmenin yolları
Türkiye'de diyabet hasta sayısı henüz korkutucu boyutlarda olmasa da her geçen gün bu oran artıyor.

Araştırma sonuçlarına göre hasta oranı %13.7'ye kadar yükselmiş olan “çağımızın salgını” bu hastalık ülkemizi de tehdit ediyor. Diyabet hastalığının iyi bir takip ve hasta uyumuyla kontrol altına alınabileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanları Dr. Erdem Türemen ve Dr. Ayşe Serap Yalın 14 Kasım Dünya Diyabet Günü'nde diyabet hastalığıyla ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi…

Tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye'yi de tehdit eder hale gelen diyabet, adeta çağın salgınına dönüşmüş durumda. Hastalık, özellikle çeşitli organlarda yarattığı tahribatlarla istenmeyen sonuçlara kadar ilerleyebiliyor. Ancak diyabet konusunda bilinçli hareket edip tedaviye uyum gösteren hastalar yaşam kaliteleri düşmeden hayatlarına devam edebiliyor.

Diyabetli Hasta Sayısı Gün Geçtikçe Artıyor

Türkiye'de diyabetli hasta sayısı her geçen gün artıyor. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından yaptırılan araştırmaya göre bu hastalığın oranı %13.7'ye kadar yükseliyor. Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Erdem Türemen, insanların yaklaşık üçte birinin ise durumlarından haberdar olmadıklarının altını çiziyor. Dr. Türemen, hastalığın bu denli artmasının bilinen ya da bilinmeyen pek çok nedeni olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Toplumda daha yaygın olarak görülen Tip 2 diyabete neden olan faktörlerin en başında kilo sorunu geliyor. Çünkü diyabet obeziteyle, vücut yağlanmasıyla ilişkili bir hastalık. Tabii obezitenin de birçok nedeni var” diyor. Hareketsizlik, TV seyretme saatlerinin artması ve beslenme problemlerinin hastalığı tetikleyen en önemli etkenler olduğunu belirten Dr. Türemen, diyabetin artık çocuklarda dahi görüldüğüne dikkat çekiyor.

Risk faktörü içinde misiniz?

İlk zamanlarda sinsi bir hastalık olarak seyreden diyabette, risk faktörü olan gruplar büyük önem taşıyor. Örneğin ailesinde diyabetli olanlar, fazla kilolular, hipertansiyon hastaları, kalp hastaları ve kolesterol problemi yaşayanlar en riskli gruplar olarak öne çıkıyor. Dr. Türemen, bu noktada riskli gruplara uygulanacak tarama testlerinin olası diyabet öykülerinin erken teşhis edilmesini sağladığını söylüyor: “Diyabet riskinin arttığı dönemi pre-diyabet olarak tanımlıyoruz. Halk arasında 'gizli şeker' diye bilinen bu dönemde, hastanın diyabet riski artmış oluyor. Pre-diyabeti çok önemsiyoruz; çünkü bu dönemde bazı önlemleri almak, birtakım ilaçlar kullanmak, hayat tarzını değiştirmek ya da diyet yapmak gibi pek çok adım, muhtemel bir diyabeti önlemektedir.”

Yemeklerden sonra sürekli acıkma hissi, çok fazla susama, ani kilo kaybı gibi durumlarda kan şekerinin yükselmesinden şüpheleniliyor. Kan şekeri ölçümü normal çıkarsa ve hastanın kilosu, fiziki muayene sonuçları yerindeyse herhangi bir endişeye gerek olmadığını söyleyen Dr. Türemen, gerekli durumlarda testlerin devreye girmesi gerektiğini vurguluyor. Hastanın Vücut Kitle İndeksi 30'un üstündeyse, ailede diyabet mevcutsa, hiperlipidemi, hipertansiyon ya da kalp hastalığı öyküleri varsa bu kez tarama testleri ve şeker yükleme testlerinin yapılması gerekiyor. Şeker yükleme testinin, kişinin pre-diyabet olup olmadığını da gösteren bir işlem olduğuna dikkat çeken Dr. Türemen, “Kişinin açlık şekeri normal çıkabilir fakat şeker yükleme testi yapmadan pre-diyabet olup olmadığını anlamayabilirsiniz. Bu testle kişinin pre-diyabet olup olmadığını; eğer pre-diyabet varsa diyabete ne kadar yakın olduğunu da öğrenmek mümkün” diyor.

Düzenli spor ve sağlıklı beslenme ile diyabete meydan okuyun

Yaşam tarzını değiştirmek bu hastalığa yakalanma riskini azaltıyor. Düzenli spor ve sağlıklı beslenme ile diyabete meydan okunabiliyor. Özellikle gizli şeker olarak bilinen pre-diyabet döneminde gerekli tarama testleriyle önlem almak, diyabete erken yakalanma riskini de düşürüyor.

Pre-diyabet dönemde diyabeti yavaşlatan ilaçlar kullanmak gerekebiliyor. İlaç kullanmadan önce hastalara, beslenmelerini düzeltmelerini ve hareketli olmalarını öneren Dr. Türemen “Eğer hasta bunları uygular ve belirli bir kilo kontrolünü sağlayıp bunu devam ettirmeyi başarırsa zaten ilaca da ihtiyacı kalmıyor. Önemli olan, pre-diyabet döneminde kilo kontrolünü sağlayabilmektir. Diyabetin korkutan komplikasyonlarının da, iyi bir takip ve hasta uyumuyla önlendiğini hatırlatmakta fayda var. Çünkü önemli olan, kan şekerinin belirli bir düzeyde tutulmasıdır” diyor.

Hayatınıza Hareket Katın

14 Kasım Dünya Diyabet Günü'nde Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Dr. Ayşe Serap Yalın diyabet hastalığında doğru egzersiz yapmanın önemine değinerek önemli ipuçları paylaşıyor:

• Egzersize yavaş ve düşük hızda başlayıp giderek tempoyu artırın. Kendinizi aşırı zorlamayın.

• Yanınızda her zaman diyabet hastası olduğunuzu belirten bir yazı, bileklik vb. taşıyın.

• Haftada 3-5 kez yürüyüş yapın.

• Ayak probleminiz varsa yüzme ve bisiklet gibi ayağa daha az yük bindiren sporları tercih edin.

• Spor ayakkabınızı ve spor kıyafetlerinizi her an görebileceğiniz yerlerde tutun. Böylece egzersiz her an aklınızda olacaktır.

• Ayaklarınızı sık sık kontrol edin (kızarıklık, su toplaması vb).

• Egzersiz süresince yanınızda glukoz kaynağı besinler bulundurun.

• Geç vakitlerde egzersizden kaçının, tek başınıza egzersiz yapmayın.

• Adımsayar kullanın ve 10000 adımı hedefleyin. Bilimsel çalışmalar adımsayar kullananların, kullanmayanlara göre 2500 adım daha fazla attığını ve daha fazla kilo verdiğini gösteriyor.

• Yeterli miktarda su için.

• Egzersiz öncesi ve sonrası kan şekerinizi ölçün.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.