Zalim Diktatörlerin Sonu Yok Olmaktır

      Tunus ve Mısırdaki direniş hareketleri de göstermiştir ki ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler zalimlerin sonu en nihayetinde yıkım ve yok oluştur. Ne yaparlarsa yapsınlar yaptıkları hiç bir şey yanlarına kar kalmayacaktır. Bütün bu olaylardan da anlaşılacağı gibi mazlumların ahı yerde kalmıyor, bedduaları ise gökte karşılıksız kalmıyor. Zalim diktatörler mazlum ve güçsüz halkları ezip saltanat sürdürmede kendilerini kadar haklı görürlerse görsünler bir gün mutlaka sonları hüsran oluyor ve ülkelerini terk edip kaçmak zorunda kalıyorlar. Onların kaçınılmaz acı sonları kendilerine ait olan şahsi eşyalarını bile alamadan kaçıp gitmek olmuştur. Zulümle abat olunmayacağını tarihsel olaylar hep ortaya koymuştur. İşte bugün de sevindiricidir ki yine aynı saltanatların yıkılış ve yok oluşlarına şahit oluyoruz. Aslolan şey devletleri hak ve adalet anlayışıyla idare etmektir. Doğru olan toplumları özgürlük anlayışıyla yönetmektir. Yoksa baskı ve dayatmalarla bir yere varılamayacağını bu direniş hareketleri de ortaya koymuştur.

                                                                                                                                                                                        İşte Tunus"ta yıllarca Müslümanlara ve diğer halk tabakalarına baskı yapıp sindiren, haklarını ellerinden alıp zindan, ölüm, işkence ve sürgünle hizaya getirmeye çalışan Bin Ali'nin sonu kendi ülkesinden kaçış olmuştur. İşte ne tuhaf bir tesadüftür ki ya da Allah"ın ne güzel bir takdiridir ki yıllarca ülkesinde başörtüsünü yasaklayan Bin Ali eşiyle birlikte başı açık gezmenin yasak olduğu Suudi Arabistan"a iltica etmek zorunda kalmıştır. İşte mazlumların ahı böyle çıkıyor. Bu olay Firavun "un secde halinde imiş gibi ölüp İbret olması için mumyalanmış vaziyetteki sonuna benziyor. İşte Allah en şiddetli şekilde intikam alıcıdır. Allah zalimlere mühlet verir ama cezalarını asla tehir etmez.  Yıllarca Bin Ali vb. zalimlerin zulüm ve baskıya dayanan yönetimini destekleyen batılı ülkelerin bugün onların ilticasını kabul etmemesi de son derece düşülmeye değer bir durumdur. Bu olaylar da göstermiştir ki işbirlikçiliğin sonu kullanıldıktan sonra işleri bittiğinde bir mendil gibi çöpe atılmaktır. Mısırda yine yıllarca zindan, göz hapsi, ölüm, işkence ve sürgünle Müslümanları sindirip ülkeyi keyfince idare etmeye çalışan Hüsnü Mübarek'in de sonu aynı şey olacaktır. Ortadoğu"da ülkeleri ve hakları zor ve zorbalıkla idare edip zalim bir idare kuran diğer diktatörlerin de sonu aynı yok oluş olacaktır. Bundan hiç şüphe etmiyoruz. Ancak biz isterdik ki Mısırdaki zulme karşı direniş hareketleri Gazze"de Yahudiler Filistinlileri Soykırım ve Katliama tabi tutarken meydana gelseydi. Direnişlerin o gün değil de bugün meydana gelmiş olması sevindirici olmakla beraber düşündürücüdür.

       Dün Gürcistan, Ukrayna bugün Tunus, Mısır; durup dururken çıkmıyor bu olaylar. Tunus kendiliğinden bu hale gelmedi. Elbette ki yönetimler iyi değildi, çok kötüydü. Ancak siyasette hiçbir şey tesadüf olmadığına göre bu olayların da bir planlayıcısı vardır. Bu halk hareketleri güzel olmakla beraber bir takım şüpheleri de içinde barındırmaktadır. Bu hareketlerin Büyük Ortadoğu Projesiyle ilgisiz olduğu düşülemez. Zalim diktatörleri işbaşında tutup halkı ezdiren de, bugün onlara karşı canından bezdirdiği halkı örgütleyip direniş başlatanlar da yine aynı güç odaklarıdır. Yapılmak istenen şey yeni planları için kontrollü geçişi sağlamaktır.

     Eğer yapılan eylemler gerçekten milli bir kıyamsa, milli bir ruhla yapılıyorsa sonuçta milli bir sistem kurulabilir. Eğer öyle değilse sadece sağ yanlış gider, sol yanlış gelir. Ezilmiş yoksulların, varoşların, fakirlerin asıl plandan habersizce sokağa dökülmesiyle yapılan eylemlerle bir şey değiştirilemez. Bu durumda eski işbirlikçi gidip yeni bir işbirlikçi gelmiş olur. Ezilmişlerin ezilmişliği, fakirlerin fakirliği yine devam edip gider. Yine küresel emperyalizmin dediği olur.

      Hangi ideolojiye, hangi sisteme, hangi fikre dayanırsa dayansın tüm Firavuni düzenler, tüm Firavuni diktatörler, tüm Karuni zorbalıklar bir gün yerle yeknesak olup; ülkelerini, yerlerini, koltuklarını terk edip ve de defolup gideceklerdir. Halkın isteklerine, halkın iradesine, tercihlerine saygı duymayan yönetimlerin sonu da hep aynı olacaktır. Halkın üflemesiyle yıkılıp yok olacak kadar zayıf olan çağdaş firavunlar işledikleri cürümlerin hesabını mutlakabir gün verecekler. Halkların istek ve iradelerinin egemen olduğu özgür dünyada gücü değil ancak hakkı üstün tutan yönetimler kendi halklarını mutlu edebilirler.

 

                                                  İSMAİL OKUTAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR