YETİKLERDEN BİRİSİNİ VALİ YAPSAK NASIL OLUR?

     Aslında yazı başlığını “Havada Bulup Karada Yiyenler” olarak koymayı düşünmüştüm ama yazının ruhuna tam uygun olmaz düşüncesi ile vazgeçtim. Dünkü hikâyemize olan ilgiyi ve okunma oranındaki yüksekliği görünce bugün de yazmak zorunda kaldım. Konuyu İHL Platformu’na ayırdım.  Nedeni, son günlerde aldığım bazı duyumlar üzerine yaptığım araştırmaların ardından bu konunun ele alınması gerektiğini gördüm ve bugünkü köşeyi buna ayırdım. Son zamanlarda hiç ilgisi olmayan veya bu işin en ufak bir çilesini çekmeyen insanların İmam Hatip Okulları ile ilgili söz sahibi olmaları canımı sıktı.  Birkaç seneden beri yapılan İmam Hatip pilav gününe de ilk kez davet edilmeme rağmen katılma gereği duymadım. Neden duymadın derseniz, bu işin başını çekenlerin, geçmişte bu işle ilgili en ufak bir çile çekmeden, bedel ödemeden şimdi kalkıp davetiyelere isimlerini koyunca, o davete icap etmenin doğru olmadığını düşündüm.

      İmam Hatip Okulları bu ülkenin temel direkleridir. Cumhuriyet’in ilanı ile tekke ve zaviyelerle birlikte medreseler de kapatılmış,  Tevhidi Tedrisat kanunu ile eğitim öğretim Milli Eğitim Bakanlığı’nın uhdesine verilmiş, daha sonra 1960 yılında İmam Hatip Okulları açılmıştı. Ardından, zaman zaman okulların altı kesilmiş, zaman zaman önü kapanmış, zaman zaman da tümden kapatılmaları için bir hayli mücadeleler olmuş binlerce insan bu okulun mağduru hâline gelmişti. Bizler de merhum Erbakan Hoca’nın Ecevit’le yaptığı koalisyonda şart olarak koştuğu İmam Hatip Okulları’nın orta kısımlarının açılması şartının ilk meyveleri olmuşuz. Ancak bu arada bu okullarla ilgili çile çeken o kadar çok insan oldu ki anlatamam. Okulların yapılmalarından tutun da ayakta kalmaları için lazım olan ekonomik güce, fakir öğrencilerin okuyabilmeleri için yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayabilmek için açılması gereken yurt, dersane gibi ihtiyaçlar için uğraş veren yüzlerce insan, bu işin öncülüğünü yaptı.

     Biz de hasbelkader 1988-2000 yılları arasında bu okullarda Aile Birliği Başkanlığı, Dernek Başkanlığı ve Vakıf Yöneticiliği yaptık. O yıllarda iktidar olan partilerin İmam Hatip Liselerine bakışı çok mesafeli idi. Hatta okulların ihtiyaç duyduğu hizmetli, derslik, yakacak gibi ihtiyaçları Milli Eğitim Bakanlığı karşılamadığı gibi öğrenci velilerinden para toplamayı da yasak etmişti. Bu meşakkatli yıllarda her şeyi göze alarak çile çeken insanlar tamamen esnaftan topladıkları yardım paraları ile bu ihtiyaçları karşılarken, diğer taraftan da Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelen müfettişlerin okullarla ilgili olumsuz bir şey yapmamaları için adeta çırpınıyorduk. O yılları birlikte yaşadığımız insanlar çok iyi bilirler. Biz bu işleri sadece ve sadece Allah rızası ve ülkenin geleceği için yaptık. O günlerde piyasada olmayanların, şimdi çıkıp ortalıkta bu işin öncülüğünü yaptıklarını görünce insanın canı sıkılıyor.

       Cumhurbaşkanı bu işin önemini bildiği için her ilde bir platform kurulsun demiş. Samsun’da kurulan platformda kimler var derseniz, Eski Vekil Mehmet Kurt Platform’un Başkanı. Yönetimde Abdülkadir Yeşil, İsmail Kasapoğlu, İrfan Yetik, Asım Kurdoğlu, Hüseyin Peker, İbrahim Sandıkçı, Ahmet Cemal Ayhan, Ali ihsan Çelebi, Hasan Tahsin Şengül, Mustafa Balık ve Hakan Durmuşoğlu isimleri var. Bu isimleri ele alacak, olursak Platform’un Başkanı olan Mehmet Kurt’a zaman, zaman ne kadar kızdığımı bu köşeyi okuyanlar bilir. Zira aşırı bir lokal ırkçı olduğundan O’na kızarım ama Platform Başkanlığı yapma noktasında isabetli bir isim. Bu işin kültüründen gelmiş, bu işi bilen ama çilesini çekmemiş birisi. Abdülkadir Yeşil’e sıra gelince… Bu arkadaş hayatı boyunca İmam Hatip Okulları ile ilgili ne derneklerde, ne vakıflarda, ne de okul aile birliklerinde görev almamış, tek bir kuruşu dahi bu işe nasip olmamış ama işin önderliğine sıra gelince yıllardır önde olmasını becermiş, başa geçmede çok becerikli ama iş yapmada piyasalarda olmayan bir arkadaş. Hatta Önder Vakfı’nın her ilçede şubesi olma görevi bu arkadaşa verilmesine rağmen, yıllardır sadece vilayet merkezinde bu görevi kendisi üstlenip her toplantıya katılmış ama hiç bir ilçede teşkilatlandırmamış bir arkadaş. Bir diğeri İrfan Yetik… Yetik ailesiyle ilgili belirtmek istediğim bir konu var; nedir derseniz, bu ailenin temel özelliği hiç bir zaman taşın altına ellerini koymazlar. İşin kıyından köşesinden bir yerlerinde olurlar. Ama şayet iş revaçta olursa, işte o zaman bu işin tam göbeğinde hatta başında olabilmek için her türlü kulisi yapıp işi kotaran bir ailedir. Ailenin en büyüğü Erhan Yetik’dir. İmam Hatip Lisesi’ne ilk girdiğim yıl orada müdür yardımcısıydı. Bir kaç ay sonra Amasya İ.H.L. Müdürü oldu. Daha sonra Yüksek İslam Ens. ve İlahiyat Fakültesi’ne öğretim üyesi oldu. Sanırım bir iki yıl önce de yaş haddinden emekli oldu. Ömrü hayatında hiç bir zaman taşın altına elini koymamış ama sıra konuşmaya gelince mangalda kül bırakmamış, muhafazakâr iktidarlardan en çok nemalanmayı becermiş bir insandır. Şimdi de oğlu babasının izinde. Çocuk o kadar bulunmaz bir Hint kumaşı ki hangi STK ya gitseniz orda… Atakum Eğitim-Bir-Sen yönetiminde, Cihannüma derneği yönetiminde, Samimder yönetiminde, Ensar Vakfı yönetiminde, İnsan ve Medeniyet hareketinde, İmama Hatip Platformu’nun yönetiminde, bir de Okul Müdürü… Sizin anlayacağınız çocuğun on elinde on değil yirmi marifet. Amca Hasan Yetik de Ensar Vakfı’nın kontenjanından İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı. İrfan Yetik eşini de yeni Atakum Proje İmam Hatip Lisesi’ne öğretmen olarak atatmış. Adamlar aile boyu iktidarın her yerinde görev almışlar, bulunmaz Hint kumaşı mübarekler. Düşündüm de acaba bu Yetik soyadını taşıyan mübarek insanlardan birisini şehrimize Vali olarak atasak da her şeyi halletse nasıl olurdu?

   Oysaki bu insanların hiç bir tanesi bulunduğu yeri asla ve kata hak etmemiş insanlar. Hasan Yetik otuz yıla yakın bir süredir Milli Eğitimde çalışır.  Ben İmam Hatip Lisesi’nde Dernek Başkanı iken onu ANAP’tan vekil adayı olan kayınpederi şube müdürü yapmıştı. O gün bugündür orada. Bir kaç yıllık Büyükşehir macerası da oldu. Hiç bir konuda elini taşın altına koymadığı gibi en ufak bir çile de çekmemiştir. Gidin sorun O’na, O’ndan daha büyük çilekeş de yoktur. Bundan önceki Milli Eğitim Müdürü’nü yanlış yönlendirenlerin başında da O vardır. Etraftan gelen bilgilere göre İHL Platformu’nu yönlendirenlerin başında Yetik, Kasapoğlu ve Yeşil soyadlı arkadaşlar varmış. Hatta ve hatta zaman zaman İl Milli Eğitim Müdürü’nün aleyhinde ötede beride konuşmalar yapıp bazı yerlere de şikâyet etmekten geri kalmıyorlarmış. Kendileri söz sahibi olabilmek adına Mehmet Kurt’u Platform’un başından almak için de uğraş veriyorlarmış. İl Milli Eğitim Müdürü’nü çok fazla tanımam, iki kez gördüm o kadar. Ama adamın icraatları gayet güzel, kişilik olarak da onurlu bir duruşu var. Mehmet Kurt’u da ırkçılığı nedeniyle hiç sevmem ama onların tamamı bu konuda Mehmet Kurt’un tırnağı olamazlar. Biz yiğidi öldürsek de hakkını veririz.

       Buradan onları şikâyet edenlere açık ve net sesleniyorum. Bir daha ötede beride konuştuklarını duyarsam veya hadlerini aşan bir şey yaptıkları kulağıma gelirse onlara neler yapabileceğimi beni tanıyanlar az, çok bilirler. Onların dertleri kendilerini adam yerine koydurmak. Zaten hiç hak etmedikleri yerlere kimse müdahale etmediği için gelmişler. Platform’un diğer üyeleri ile ilgili de yazacaktım ama bazı okurlarımızdan yazılar çok uzun oluyor diye şikâyet geldi;  o nedenle burada kesmek zorundayım. Sözlerime son verirken bir hususun altını çizmek istiyorum; iktidarın tavrını bilip onların yakın oldukları Vakıfları kullanarak şehri yönetmek isteyenler unutmasınlar ki biz dün FETÖ’nün en güçlü döneminde nasıl karşısında olduysak, bunların da aynen karşısında olacağımızdan kimsemin en ufak şüphesi olmasın. Bu arkadaşların, yeni bir Paralel yapılanmaya gittiklerinin de farkında olmaları gerekir. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR