YEMİN ETME İHTİYACI…

            Yemin üç çeşittir.

Birisi, ağız alışkanlığı ile yapılan yeminlerdir ki bu alışkanlıklardan vazgeçilmesi gerekir.

 İkincisi, bir menfaat elde etmek veya bir cezadan kurtulmak için bilerek yalan yere yemin etmektir ki tövbeyi gerektirir. Büyük günahlardandır. Böyle bir yemin asla edilmemelidir.

Üçüncüsü karşı tarafı inandırmak için geleceğe dönük yapacağı işi anlatmak amacıyla yapılan yemindir ki makul görülen yemin de budur. Yerine getirilememesi durumunda kefareti ödenir.

Yemin etmek, neredeyse insanlık tarihi ile eş değer bir eylem ve söylemdir.

İnanan inanmayan herkes bir takım kutsallarına yemin etmiştir.

Yemin bir referanstır. Yemin etme ihtiyacı içinde olmak ise bir zafiyettir.

Müslümanın kendisini anlatması ve yaptıklarını inandırması için yemin etme ihtiyacı içinde olması acizliktir. Zira Peygamberimiz Müslümanı tarif ederken, “elinden ve dilinden herkesin emin olduğu kimsedir” buyurmuştur. Böyle bir kimsenin yemin etmeye ihtiyacı olmaması gerekir.

Yemin etme ihtiyacı hisseden Müslümanın toplumsal güveni eksiktir, mutlaka Müslümanlığını sorgulamalıdır.

            İhlaslı bir Müslüman sık sık yemin etmez. Yemin etmeyi gerektirecek çok önemli hususlar oluştuğunda  Allahı şahit kılacak şekilde “Vallahi, Billahi, Tallahi” gibi kelimeleri kullanarak yemin eder. Bunun dışında yapılan yeminlerin İslami değeri yoktur.

            Yemin, bazen alışıla gelmiş bir kelime olarak teyit ve tekit amaçlı kullanılır. Yalan yere ve aldatmak amacıyla asla yemin edilemez.

Dinimiz yemin etmeyi makul karşılamış ama aldatmak için yapılan yeminlerin dünyevi ve uhrevi cezalarını da bildirmiştir. Peygamberimiz; “Kim bir Müslümanın veya bir kimsenin malını almak için yalan yere yemin ederse, Allahın gazabına uğramış olarak huzuruna varacaktır.” buyurmuştur.

            Yemin edilmişse mutlaka gereği yerine getirilmelidir. Ancak Allaha isyan ve akrabalık bağlarını koparma hususlarında yapılan yeminlerin gereği yerine getirilmez. Onlardan tövbe edilir. Peygamberimiz; “Kim bir şeye yemin eder, sonra da onun tersini yapmayı daha hayırlı görürse, hemen yapsın ve yeminin de kefaretini ödesin” buyurmuştur.

            Yeminler Allah adına yapılır. Peygamberimiz; “Yemin edecek olan Allah adına yemin etsin veya sussun” buyurmuştur.

Karşı tarafı inandırmak için yapılan bir takım toplumsal yeminler vardır. Bunlar gelenekselleşmiştir. Her yörenin, her milletin ve her gurubun farklı yemin şekilleri vardır. Esasen yemin denince  İslami kaynaklarda belirtilen  yemin usulleri akla gelir. Bunun dışındaki ve Allah adının kullanılmadığı yeminlerin İslami izahı yoktur.

            Toplumumuzda geleneksel olarak karşı tarafı ikna, kendisini ve yaptığını doğru göstermek amacıyla söylenen bir takım sözler vardır ki, bunların yemin değeri yoktur. Ayrıca bu sözlerin bazıları itikadi bazıları da ameli açıdan günah kapsamı içene girer. Müslüman bu tür  ifadeleri, kendisini anlatmak ve inandırmak için asla kullanamaz.  “Çocuğumun ölüsünü öpeyim, Allah belamı versin, Allahım olmasın(haşa), Nikahım olmasın, Karım boş olsun, anam ..vradım olsun,  Kur’an çarpsın, Ölümü gör, Babam/Anam mezardan çıksın” vb. gibi cümleler bunlardan bazılarıdır. Bu cümleleri kullanmak İslam ahlakına uygun  değildir ve tövbe etmeyi gerektirir. Ayrıca bunlar yemin de değildir.

            Hiçbir Müslüman yemin etme ihtiyacı içinde olmamalıdır. Mutlaka yemin etmek zorunda kaldığında da ettiği yeminin gereğini yerine getirmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR