YALAN VE HARAMI SERMAYE YAPANLAR

“Yalan ve Haram”ı sermaye yaparak işlerini yürüten bir çok insan görürüz zaman zaman etrafımızda. Hatta çok istihzai bir şekilde, “Helal Haram ver Allah yiyemezsem al Allah” diyerek konuyu magazinleştirenler de az değildir. Yalan “Dil” ile, Haram “Mide” ile yansıma bulur. Her ikisi de zihin bozukluğunun sonucudur. İmanı olmayanın yalan ve haram diye bir derdi söz konusu değildir. 

Gelişmiş dünya ülkelerinde Müslüman olmamalarına rağmen yalan ve haramın yok denecek kadar az olduğu söylenir. Ama hakikat böyle değildir. Batı toplumu menfaat ve çıkarcıdır. O kadar ki, kendi konforlu yaşamları için silik olarak gördükleri ülkelerin kan ve göz yaşlarını kendilerine sermaye yapmaktan hiç kaçınmazlar. Yakın ve uzak tarih bunun en belirgin şahididir.

Garip olan Müslümanlar arasında da “yalan” ve “haram”ın sermaye yapılmış olmasıdır. Koronovirüs nedeniyle bu yıl bayramlaşmaları telefon üzerinden yaparak, geçmiş yıllara ve bayramlara göre çok daha fazla eş dost ile bayramlaşma fırsatı bulduk. Sanıyorum herkes içinde böyle olmuştur. Zira geçmiş yıllarda ziyaret ederek yapılan bayramlaşmalar hayli zaman alıyor ve sınırlı sayıda ve zorunlu gibi görülen büyüklerle ancak bayramlaşma imkanı bulunuyordu. Bu yıl neredeyse telefon fihristlerinde isim ve telefon numaraları bulunan herkes birbirleriyle bayramlaşma şansını değerlendirdiler. 

Bu bayramlaşmalar esnasında doğal olarak bir takım bilgi paylaşımları; siyasi, ticari ve idari değerlendirmeler de yapılmış oldu. Tarafların sosyal ve idari konumlarına, siyasi ve ticari pozisyonlarına göre bayramlaşırken bazı meseleler de konuşuldu. Öylesi örneklerin yaşandığını öğrendik ki; imanlı ve ihlaslı bildiğimiz, mümin olduğuna kefil olduğumuz insanların menfaat ve çıkarları için, seçilmek ve kazanmak amacıyla “Yalan ve Haram”ı hiç çekinmeden ve korkmadan sermaye yaptıklarını duyduk.

Tanıdığımız bir sendikacının, bir internet sitesinde, kendi geleceğini inşa etmek için kol kola girdiği arkadaşlarını, yalan yanlış bilgilerle manşet yapmaya çalıştığı duyumlarını aldık. İnternet site sahiplerinin kendisine; yanlış yaptığını, “Yalan ve Haram”la gelecek inşa edilemeyeceğini söylemelerine rağmen, “Seçilmek ve Kazanmak” için, “Yalan ve Haram” mübahtır diyecek kadar, zihninin sapkın bir düşünce yapısına dönüştüğünü, hırs ve hesabı için imani ve islami duygularını buharlaştırdığını öğrendik.

 Dünyadaki ilahi imtihan başlıklarından en önemlileri menfaat ve çıkarlara bağlı olarak yapılanlarıdır ki, genellikle kişinin kaybetmesiyle sonuçlanır. İnsani zaaflar ancak menfaat ve çıkarlar söz konusu olduğunda belirgin bir reflekse dönüşür. “Yalan ve Haram”ı meşrulaştıracak hiçbir  makul neden söz konusu değildir. Mucbir nedenler söz konusu olduğunda, hayatiyetin devamı için ancak cevaz verilebilecek hususların, menfaat ve çıkarlar söz konusu olduğunda da sermayeye dönüştürülmesi gayreti, imanın buharlaşmasına işarettir.

Siyasi, ticari, idari ve sendikal hesaplar, maksadı aşacak bir belirginliğe ulaştığında; çıkar ve menfaatlerin sınır tanımaz bir seviyeye geldiği görülmektedir. Kola kola  girerek başlatılan yürüyüşlerin hizmet aşkı için ilan edildiği bir seviyeden; herkesin kendi hesabına menfaat ve çıkarlarını dikkate alarak, yolların ayrıldığı bir noktaya gelindiğinde, çok rahatlıkla “Yalan ve Haram”ın sermayeye dönüştüğü müşahede edilmektedir.

Ne yazık ki, bu konuda; topluma rehberlik yapmak için hizmete aşık olduğunu ilan edenlerin de, Peygamberi makamını işgal ettikleri sonradan öğrenilmektedir. Bu hal; kişinin zihin fotoğrafının yansımasıdır. Maalesef ki, bu gibiler; kendilerini İslam’ın gönüllü eri olarak tanıtanlardandır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR