VALİ BEY’İN AÇIKLAMASI...

VALİ BEY"İN AÇIKLAMASI VE BASININ DURUŞU

Önceki gün şehrimizde yaşanan olaylarla ilgili dün özellikle köşe yazısı yazmadım. Nedenine gelince kimin ne yazacağını, nasıl tavır takınacağını, olayları nasıl değerlendireceğini üç aşağı, beş yukarı tahmin etmeme rağmen, toplumun da kimin nasıl bir duruş sergilediğini görmesini istedim. Şehrimizde yayınlanmakta olan yerel gazetelerin nerede ise tamamının manşeti Ahmet Türk"e yapılan saldırı idi. Belki doğrusu da o idi ancak ben olaya habercilik adına farklı yaklaştım, bu olay genel basında zaten yeterince yer aldı, ayrıca yerel basının konuya getireceği farklı bir yaklaşım olmadığına göre olayı sadece haber yapıp, geçmenin daha doğru bir yaklaşım olacağını düşündüğümden sürmanşetten verip, geçtik. Bana göre asıl üzerinde durulması gereken konu Vali"nin yaptığı açıklamadır. Olayı münferit bir olay olarak geçiştirmeye kalkması deyim yerinde ise tam bir felaket.22 Ekim 2009 günü gazetemiz önünde şahsıma yapılan saldırıyı da münferit olay olarak değerlendiren Sayın Vali bu olaya da aynı yaklaşımda bulunmayı tercih etmiştir. Daha sonra da bir Emniyet Müdür Yardımcısı ile Şube Müdürü"nü görevden alarak zevahiri kurtarma cihetine gitmiş ve olayı üzerinden atıp, sıyrılmaya kalkmıştır. Köşe yazarı arkadaşların bir kısmı Ahmet Türk"ü suçlayıp, yaptığı basın toplantısını eleştirmeyi tercih etmiş, bir kısmı ise suya sabuna dokunmadan işi geçiştirme cihetine gitmiştir.

            Olayın ülke genelindeki okunma şekli ise bana göre tamamen devletin temsili olarak en üst makamında oturan Sayın Vali"nin ihmali ve tedbirsizliği sonucu hem şehrimizin, hem de bölgemizin ülke gündemine olumsuz bir biçimde oturmasıdır. Barış ve demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş yaptığı açıklamada İçişleri Bakanlığı Müsteşarı ile görüşüp, konunun ciddiyetini anlattıklarını ve önlem alınmasını talep ettiklerini beyan ediyor. İçişleri Bakanlığı müsteşarının bu olaya ilgisiz kalma şansı yok, mutlaka ilin valisini arayarak konunun ciddiyetini anlatıp, gereğinin yapılmasını söylemiştir. Bundan sonraki sorumluluk Sayın Vali"nindir, ne Emniyet Müdürü"nün, ne Müdür Yardımcısı"nın, ne de savcılarındır! Konunun tek muhatabı Sayın Validir. Bana göre bizzat kendisi olayı dakika dakika takip edip, olup bitenlerle ilgili rapor alıp, gerekli güvenliğin alınması konusundaki hassasiyetini beyan etmesi gerekmekteydi. Şehri yönetmek protokollerde boy gösterip, açılış yapmaktan ibaret değildir, şehri yönetmek kritik anlarda bizzat olaylara müdahale edip, gereğinin yapılmasını temin etmektir. Bu yüzdendir ki Peygamber efendimiz hepiniz birer çobansınız gütmekte olduğunuz sürüden sorumlusunuz buyurmaktadır. İyi bir yönetici şehirde olup, biten her şeyi anında haber alıp, gereğini yapan insandır. Kendi sorumluluğunu başkalarına yükleyip, olaydan sıyrılmaya çalışmak yöneticinin acziyetidir. Vurun abalıya mantığı ile konuşma hakkı olmayan insanları görevden almak sorunu hiçbir zaman çözmez. Bir işi yaparken doğru olanını yapmak gerekir. Gelelim bu konuyla ilgili bir başka konuya; Bu olayla ilgili polis Yaprak Koçer adlı Doğan Haber Ajansı"nın muhabirini yarım saat Emniyette beklettiği için İsmail Temiz Efendi bir basın bildirisi yayınlayarak Emniyeti kınamış. Bildiri gazetemize gelir gelmez, İsmail denen arkadaşı telefonla aradım, çok iyi bir benzetecektim onu, ancak durumu anladığı için, şu anda Ankara"da bir toplantıdayım ben sana döneyim dedi, yazıyı yazdığım akşam 21.00"e kadar aramamıştı, arayabileceğini de sanmam, araması için biraz cesaretli, biraz da onurlu olması gerekir. Nedenine gelince bize yapılan saldırıda sesi soluğu çıkmayan bu arkadaşın, ne oldu da şimdi sesi çıkmaya başladı, arkadaşımız sürekli değişimden yana olduğundan, bir günü diğer gününe uymuyor. Bir bakmışsınız birinin koltuğunun altına girmiş, bir bakmışsınız onu terk edip, düşmanları ile beraber olmuş, en son olarak onu Cemiyet Başkanı yapanları terk edip, Vezir Hazretlerinin koltuğunun altına girmiş, bakalım burada ne kadar durur. Sürekli değişim sloganı ile yola çıkan bu arkadaşımız hakikaten söylediğini yapan biri olduğunu böylece ispat etmiş oldu. Umarım yakın zamanda yeni bir değişime uğramamıştır. Kendi meslektaşlarının deyimi ile doğduğu yeri dahi değiştirebilen bu arkadaşımızın değişim hızına yetişebilene helal olsun. Bir meslek örgütünün Başkanı olabilmek kurulan bir derneğe Başkan olmakla olmaz. Zira o derneğin Başkanlığını yıllarca yapmış olan Mürekkepçibaşı sadece kendi izzet ve ikbali yönünde bir çalışma içerisinde olduğundan, meslektaşlarının bir kısmı, ben dahil o derneğe üye olmamışlar, üye olanlar ise onu oturduğu sandalyeden alaşağı etmişlerdir. Sahip çıkmaya çalıştığı Yaprak Koçer"e gelince onunla ilgili müstakil bir köşe yazısı yazıp, nasıl bir insan olduğunu yazdıktan sonra arkasında durmaya değip, değmeyeceğine siz karar vereceksiniz. Sanırım matlup hasıl olmuştur. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR