TZOB: Toprağa gereken önemi vermeyerek onu kaybediyoruz

TZOB: Toprağa gereken önemi vermeyerek onu kaybediyoruz
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, insanlığın en önemli doğal varlığının toprak olduğunu bildirdi.

Bayraktar, "Toprağa gereken önemi vermeyerek onu kaybediyoruz." dedi.

Bayraktar, Türkiye'nin dünyada toprak rezervi azalan 20 ülkeden biri olduğunu, 1 santimetre kalınlıktaki toprağı yerine koymak için birkaç yüzyıl geçmesi gerektiğini kaydetti.

Şemsi Bayraktar, Birleşmiş Milletler'in 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmesi vesilesiyle yazılı açıklama yaptı. Bayraktar, "Toprağı değerli ve yaşam için gerekli kılan, kuşkusuz, besin maddeleri için kullanılan tahıllar, sebzeler ve meyvelerin toprakta yetiştirilmesi, hatta hayvansal gıdaların elde edilmesine yönelik hayvanların beslenmesinde kullanılan yem bitkilerinin üretimi, kısacası gıda güvencesi için büyük öneme haiz olmasıdır. 
Dünya nüfusunun artmasına bağlı olarak insan ve hayvanlar için gerekli gıda ve barınmaya olan talep, toprağa olan ilgiyi de artırmış, toprak ve su kaynakları, dünyada yaşanan sanayileşme süreci ve hızlı nüfus artışıyla birlikte, aşırı kullanıma maruz kalmıştır. Başka bir ifadeyle, doğal kaynakların bilinçsizce kullanımı ve bunun sonucunda meydana gelen kayıplar ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Hal böyleyken bugün gelinen noktada dünyamız, insanlığın geleceği için evrensel emanet olan topraklarımızın doğru kullanılmaması sonucu tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Bu olumsuzluklardan soyutlanamayan ülkemizde de toprak-su varlığındaki kullanma durumu ve buna bağlı olarak çıkan olumsuzluklar, yıllar itibariyle artma eğilimine girmiştir. Sınırlı ve sonlu olan toprak kaynaklarındaki kayıplar ve bu kayıplara karşı zamanında önlem alınmaması ülkemize pahalıya mal olacaktır. 
Dünyadaki küresel ısınma ve gelişmekte olan ülkelerin artan gıda ihtiyacı, günümüze kadar önemli bulunmayan, sanayi ve turizm amaçlı kullanımının özendirildiği tarım arazilerinin önemini bir anda gündemde ilk sıralara çıkarmıştır. Türkiye'de ise, toprağın ve özellikle tarım topraklarının önemi halen kavranabilmiş değildir. Her ne kadar özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki yıllarda çok sayıda traktörün yurdumuza girmesiyle işlenen tarım arazileri nüfus artışı ve nüfus artışına bağlı olarak büyüyen ülke ihtiyaçları, tarımsal alanların büyümesini ve üretimin artırılmasını zorlamışsa da daha sonraki yıllarda tarım topraklarımız azalış sürecine girmiştir." dedi.

TOPRAKLARIN EN ÖNEMLİ SORUNLARI; EROZYON, TUZLULUK, ÇORAKLAŞMA

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tahminlerinin dünyadaki toprakların üçte birinin erozyon, sıkışma, tuzlaşma, topraktaki organik ve besleyici maddelerin azalması, asitleşme, kirlilik ve betonlaşma gibi sürdürülebilir olmayan arazi yönetim uygulamaları yüzünden verimsizleştiğini gösterdiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: 

"Ülkemiz topraklarının en önemli sorunları, tarımsal arazilerimizin amaç dışı ve yanlış arazi kullanımından kaynaklanan erozyon, tuzluluk ve çoraklaşmadır. Türkiye'de 1. sınıf tarım arazileri, sanayide kullanmanın ülke kalkınmasını ve sanayisinin önünü açacağını belirterek kamu yararı gerekçesiyle tarım dışı amaçla kullanıma tahsis edilmektedir. Bu ve buna benzer uygulamalar, ülkemiz topraklarının en önemli sorunu tarımsal arazilerimizin amaç dışı kullanımını beraberinde getirmiş, topraklarımız, hızlı bir şekilde yerleşim yerine ve sanayinin kullanımına açılmış ve amaç dışı kullanımında önemli artışlar yaşanmıştır. Uzun yıllar boyunca milyonlarca dekar birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları nedeniyle elden çıkmakta ve araziler kabiliyetlerine uygun kullanılmamaktadır. Alternatif olarak kullanılabilecek geniş verimsiz alanlar varken verimli, hatta yatırım yapılarak sulamaya açılmış tarım arazilerinin bile tarım dışı amaçla kullanımı israftan başka bir şey değildir. Ülkemizde amaç dışı kullanımla, verimli tarım toprakları, bitkisel üretime elverişlilik derecesine ve buna bağlı olarak ekonomiye yapacağı katkıların sürekliliğine, arazi kullanım sınıflamasına bakılmaksızın, tarım dışı amaç doğrultusunda kullanılmaktadır. Türkiye'de amaç dışı arazi kullanımları özellikle Trakya, Bursa, Kocaeli, Adapazarı, Gediz, Menemen, Salihli, Kemalpaşa, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Antalya, Tarsus, Çukurova ve Düzce gibi verimli tarım alanlarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaşıyor. Böylece verimli tarım alanları kaybolurken, bu alanlarda daha önce büyük masraflarla yapılmış sulama ve tarımsal altyapı yatırımları da heba olmaktadır. Verimli tarım arazilerini yapılaşmaya açarsak, gelecek nesilleri bu topraklar besleyemez hale gelir. Kuşkusuz tarımsal üretimimiz için topraklarımız korunurken ulusal ekonomimizin temel direklerinden biri olan endüstrinin ihmal edilmesi düşünülemez. Ancak endüstri ve tarımın bir arada, birbirini destekleyerek gelişmesi gerekmektedir. Elbette endüstri kuruluş sahası olarak ve tarım da üretim alanı olarak topraktan yararlanacaktır. Ancak, bir endüstrileşme süreci içerisinde olan Türkiye'de gerek endüstriyel kuruluşlarının ve gerekse yerleşim yerlerinin seçiminde gerekli hassasiyetin gösterilerek, tarım topraklarının tarım dışı amaçlarla kullanılmasının önlenmesi büyük önem arz etmektedir." 

YANLIŞ ARAZİ KULLANIMI BÜYÜK SORUN

Yanlış arazi kullanımının da toprakların elden çıkmasına yol açan faktörlerden biri olduğunu belirten Bayraktar, "Her yıl tonlarca toprağın kaybolup gitmesine neden olan erozyonun ülke topraklarının en önemli sorunu durumundadır. Topraklarımızın yaklaşık yüzde 90'ında, tarım alanlarının yüzde 59'unda, meraların yüzde 64'ünde, orman arazilerinin ise yüzde 54'ünde çeşitli derecelerde erozyon belirlenmiştir. Yapılan araştırmalara göre; her yıl erozyonla kaybedilen 1 milyar 400 milyon ton toprağın yaklaşık 500 milyon tonu tarım alanlarından gitmektedir. Bu durum erozyon sonucunda her yıl yaklaşık 50 milyar metreküp yağışın depolanamıyor olması anlamına gelmekte, verimli topraklarımız kaybolmakta, tarımsal üretim düşmekte ve gıda güvencemiz tehlike altına girmektedir." dedi. 

Türkiye genelinde ülkesel toprak etütlerine göre 2,78 milyon hektar arazide tuzluluk ve drenaj, 1,5 milyon hektarında ise çoraklaşma problemi olduğunu ve çoraklaşan bu arazinin toplam işlenen tarım arazilerinin yüzde 5,48'ine eşdeğer büyüklükte bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"GAP'ın sulamaya açılması ile birlikte yapılan yanlış sulama, toprak ve bitki yönetiminden dolayı bugüne kadar 15 bin hektar alan tuzlulaşmıştır. Konya Ovası'nda aşırı şekilde çekilen yeraltı sularının yarattığı olumsuz etkiler ve azalan su miktarı ile birlikte başlayan Tuz Gölü'nün kuruması, önümüzdeki dönemlerde İç Anadolu'da başlayacak olan kuraklık ve çölleşmenin de etkisiyle birlikte tarım toprakları elden çıkacaktır.
Diğer bir olumsuzluk da uzun yıllardan bu yana bilinçsiz sanayileşme çalışmaları sonrasında kirlilik boyutları inanılmaz seviyelere yükselen ağır metal kirliliğidir. Özellikle toprakta ağır metallerin birikmesi topraklarımızda kirliliğe neden olmaktadır."   CİHAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.