"Tuz kokarsa herkes zarar görür"

Balık, baştan kokar.
Her hikmetin başı, Allah korkusudur.
Allah'tan korkmayan toplum zarardadır.
Bunalımların başı, Allahsız nesillerdir.
Namaza hor bakan neslin, batması yakındır.
Allah korkusu yoksa;
Kıyameti bekleyin.
İnsan üç şeyi için yaşar:
Namusu… Gururu… bir de hanımı!
Bu üçüne dokunmayacaksın.
Bir başkası der ki;
Dini… Namusu… Vatanı…
Biri olmazsa diğerleri bir anlam ifade etmez
Can olmazsa, vatan ve namusun bir önemi yoktur.
Namus yoksa, canın ve vatanın tehlikededir
Er geç bir virüs gibi vatanı sarar ve yok eder.
Vatansız da canın da tehlikededir… namusun da!
Bugünler ailede en fazla sigarayı;
Kadınlar tüketiyor.
Kendi kafamdan istatistik yaptı;
Her üç kadından biri sigara içiyor.
Her beş kadından bir tanesi;
Lüks otomobil kullanıyor.
Sigaranın en tehlikeli yanı;
Namusu kıtlaşan kişi… toplum;
Sigaraya sarılır.
Peşinden de uyuşturucuya sarılır.
Bu milletimizin aileye bakışı daraldı.
Namus elden gidiyor.
Ardından da vatan giderse…
Kıyamet kopacaktır.
Fatih'in İstanbul'u fethettiği asker;
Nasıl bir aileden yetişmişti.
Bugünkü asker; Fatih'in askeri olabiliri mi?
Ben hep onu düşünürüm.
Saçının telini namahreme göstermeyen;
Annenin evladı değil İstanbul'u;
Suriye'yi de fetheder;
Mekke'yi de yabancıların elinden kurtarır.
Peki ama yurdumuz nasıl bu hale geldi?
Çünkü vatanımız 83 yıldır… 100 yıldır…
150 yıldır elimizden alınmış.
Bizi yabancılara nikahlanmış kafalar yönetmiş;
Anayasalarımızı hep başkaları yapmış;
Hele de dinimiz;
Dinimiz babalara çok önem vermiş;
Babaya:
“ASABA” demiş.
Devlet toprağını babalara emanet etmiş.
Babalarımız çalışmış…
Vergisini kuruşuna kadar ödemiş;
Evladını askere göndermiş;
İslam devleti terbiyeyi babalara emanet etmiş.
Köylerin yaşlılarına emanet etmiş.
Biz; iki yaşlımızın konuştuğu mekanlardan geçemezdik;
Yolumuzu değiştirirdik.
Annelerimiz… ablalarımız sohbetteki yaşlıların;
Yanından geçerken kendilerine çekidüzen verirler;
Başındaki eşarbını;
Ayağındaki donunu…
iç çamaşırını topuklarına çekerdi.
Elinde sigara değil, orağı olurdu.
Kendisine kem gözle bakan delikanlıların;
Boynuna orağını takardı.
Namusu vardı…
Arlanması vardı…
Gururu vardı.
Ama şimdi hepsi ayaklar altında!
Neden?
Çünkü hükümetleri satılmıştı.
Devlet namusu satılmıştı.
İşte onların yaptığı anayasayla;
Her on yılda bir ihtilallarla yaşadık.
Vatanını… namusunu kurtarma mücadelesinde;
Menderes kurmaylarıyla darağacına çekildi.
Büyük bir badireye sürüklenen vatanı;
Evren Paşa ferasetiyle kurtardı.
Ülkeyi kardeş kavgasına sürükleyenleri;
Yargıladı.
Bazıları haksızlığa uğradı;
Ama vatan kurtuldu.
Evren Paşa kötü olsaydı;
Vatanını seven… kurtaran
Merhum Özal'a teslim eder miydi?
Demirel az mı etti, Rahmetli Özal'a!
Sonra da utanmadan koltuğuna gerildi;
28 Şubat'ı hazırladı.
Şimdi anayasamızda…
Başkanlık sistemine karşı çıkanlar;
Türk milletinden korkanlar;
Milli iradeyi elinde tutanlara:
“Göbeğini kaşıyan” diyerek küçümseyenlerdir.
Biz neyi bekliyoruz?
İnşallah “Büyükşehir Belediyeleri” artar.
Her Büyükşehir Belediyesi;
Kendi kendini yönetir duruma gelir.
Her Büyük Belediye; kendi halkı için;
Hayırlı kararlar alır.
Bizi tek Ankara'dan yönetenler;
Derdimizi… tasamızı… kıvancımızı bilmeyen;
Sadece dört-beş yılda bir oylarımızla seçilen;
Bir daha da kapımızı çalmayanlardan kurtuluruz.
Bizi biz yönetiriz.
Aslında Başkanlık Sistemi diyenler;
Büyük Şehir Belediyeleri kurarak;
Yönetimi halkın ayağına getirmek istiyorlar.
İnşallah öyle olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR