Türkiye'de İnsan Hayatı Çok Ucuz

Türkiye'de İnsan Hayatı Çok Ucuz

Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk, kurucusu olduğu Masumiyet Müzesi'ne, Avrupa Müzeler Forumu tarafından verilen ödülü 'Soma madencilere ithafen' aldı.

Avrupa Müzeler Forumu'nun "Yılın Avrupa Müzesi Ödülü" yazar Orhan Pamuk'un kurduğu Masumiyet Müzesi'ne verildi. Estonya'nın başkenti Talin'de gerçekleştirilen törene katılan Orhan Pamuk, ödülü Soma'da hayatını kaybeden madencilere ithaf etti.

Soma'ya Saygıyla

Törende hazır bulunan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, ödülünü teslim alırken, Soma'daki maden kazasında kaybolan canlardan duyduğu acıyı dile getirdi.
Türkiye'de İnsan Hayatı Ucuz

Fransa'nın Lyon kentinde düzenlenen Uluslararası Roman Buluşması'na katılan Orhan Pamuk, kültür kanalı France Inter Radyosu'na verdiği söyleşide, Türkiye'yi sarsan Soma maden kazası hakkındaki soruları yanıtladı.

"Türkiye'de insan hayatı çok ucuz. İfade özgürlüğü yok. Medya, kontrol altında."

Orhan Pamuk, kendisine yöneltilen "Soma kazası ile ilgili halk niye maden yönetimine değil de hükümete karşı öfkeli?" sorusunu şu şekilde yanıtladı: "Soma madeninde 300 belki de 400 kişi öldü. Hükümetin ağır ihmali yüzünden. Çünkü; Türkiye'de insan hayatı çok ucuz. Özelleştirme ideolojisi ve bütün kötü çalışma koşullarını eleştirmek için ifade özgürlüğü tanınmıyor."

İnsan Canı Önemsenmiyor

Orhan Pamuk, "Madenciler ve tekstil işçileri arasında Türkiye, Avrupa işçi hakları ve çalışma koşulları açısından korkunç ve üzücü bir rekora sahip. Ne düşünüyorsunuz?" sorusunu ise, şu şekilde yanıtladı: "Bu sadece para kazanmanın kolay yolu. İnsan hayatı önemli değil, kapitalizmin ilk etaplarında olduğu gibi sadece çok para kazanmak istiyorlar ve insan hayatlarını dikkate almıyorlar. İfade özgürlüğü umurlarında değil. İnsanların içinde bulunduğu koşulları dile getirmelerine izin vermiyorlar. Sadece daha çok kazanmak derdindeler."

Avrupa Birliği İçine Kapandı

Orhan Pamuk, France Inter Radyosu'na verdiği söyleşide, "Sosyal güvenlik ve çalışma yasaları açısından Avrupa Birliği düzenleyici bir rol oynayamaz mı?" sorusunu, "2004 - 2009 yılları arasında, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinin avukatlığını yapıyordum. Bunun her iki taraf için de iyi olacağını düşündüm. Ama, Avrupa Birliği içine kapandı, fikir yok oldu, Türkiye fikri artık güçlü değil. Dürüst olmak gerekirse, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği uzaklaştığı için ağlamıyorum. Ama, bu fikrin buharlaştığını düşünüyorum. Benim "Cevdet Bey ve Oğulları" kitabıma bakın. Daha 1905'te, o zaman bile laik orta ve orta üst sınıflar Avrupa ya da Fransız kültürü üzerine kuruluyor" diye yanıtlıyor.

Son olarak, "Avrupa Birliği ne yapabilir?" sorusunu şöyle cevaplıyor: "Türkiye ile müzakereleri sürerken, Avrupa Birliği'nin Türkiye'de ağırlığı vardı. Türkiye de Avrupa Birliği'ne yaklaşıyordu. Ama, maalesef Avrupa içine kapandı. Avrupa milliyetçiliği, Türk laiklerini ve Avrupa Birliği yanlılarını tek başına bıraktı."

Milli İdeolojimiz; Bi' Şey Olmaz Abi

İstanbul'da kurduğu Masumiyet Müzesi'yle "Yılın Avrupa Müzesi" Ödülü'nü alan Orhan Pamuk, Soma'daki facianın pek çok cephesi olduğu tespitinde bulunarak, "Bizde insan hayatı çok ucuzdur; bunu hepimiz biliriz. Bu yüzden, yıllarca işkence yapılabilir; çok rahat trafik kazaları olur. Bizim milli ideolojimiz; 'Merak etme bir şey olmaz abi.' Bu cümle, yasayla kontrolün olmadığı yerde, kapitalist yatırımcının yoksul vatandaşı pestil gibi ezdiği düzenin sloganıdır. 'İdare ederiz abi!' Eğitime değil, askeriyeye yatırım yapılır. İş yerlerindeki koşullara dikkat edilmez. Bunun kalbinde, insan hayatına saygısızlık var" ifadesinde bulundu. 

Gerçekler Gün Yüzüne Çıktı

Paris'teki Sosyal Bilimler Akademisi'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Nilüfer Göle, İstanbul Seminerleri'nde, "Günümüz Türkiyesi'nde Çoğulculuğun Kaynakları ve Eksileri" oturumunu yönetti.

Yaşam kalitesi, iş güvenliği, insan sağlığı gözetilmeyen saldırgan bir kapitalizmin yıkıcı, yakıcı yüzünün ortaya çıktığını; oysa, hem kentteki beyaz yakalı için hem de yeraltındaki maden işçisi için insan haysiyetini korumanın bugün sosyal hareketlerin ortak paydası olduğunu düşünen Prof. Dr. Göle, "Soma'da yaşananların toplamını nasıl gördünüz?" sorusunu, "Bütün dünya gördü Soma trajedisini. Ama, acı en çok düştüğü yeri yaktı, maden işçilerini, ailelerini, Soma halkını. Türkiye'de kapitalizmin farklı evrelerinin, farklı zaman dilimlerinin aynı anda yaşandığını gördük. Sanayi öncesi kapitalizm çağı ile küresel kapitalizm bir aradalar. Pre-kapitalizm ile post-kapitalizm iç içe. Maden işçilerinin yaşam ve çalışma koşullarının insafsızlığı, insanların kapitalizm algısını ve Türkiye'nin gelişmişlikle ilgili hikayesini değiştirdi. Maden işçilerinin trajik ölümü, bugünkü hızlandırılmış kapitalizmin, özelleştirmelerin bir sonucu olarak ortaya çıktı karşımıza. O nedenle, insana değer vermeyen, iş güvenliğine aldırmayan, daha çok üretim, daha çok kar arayışı, ilkel kapitalist birikim çağının bugünkü küresel koşullar altında dayatılması ortaya çıktı" şeklinde yanıtladı.

"Hepimiz İhmal Ettik; Hepimiz Sorumluyuz"

Prof. Dr. Göle, şu ifadede bulundu: "Asıl görmemiz gereken, bence sosyal boyutu. Türkiye'nin gelişme-büyüme hikayesinin sadece küreselleşme ve beyaz yakalılardan ibaret olmadığını hatırlattı. Yeraltında, gözlerden uzak işçilerin emeğini, karşılığını bulmayan, değer verilmeyen emeğini gözler önüne serdi. Hepimiz ihmal ettik; hepimiz sorumluyuz, biz sosyologlar, araştırmacılar, siz gazeteciler ve sendikalar. Onların emeğinin kıymetsizleştirilmesini toplumun gündemine, kollektif bilincimize taşımamız gerekiyordu."

O Tekme Hepimize

Dünyada İslam, kamusal alan çalışmalarıyla tanınan sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Göle, "Bugün, sadece Cumhuriyet sınıfları, azınlıklar değil, herkes kendini rencide edilmiş hissediyor. O vatandaşı tekmeleyen müşavir fotoğrafı var ya, hepimiz öyle tekmelenmiş hissediyoruz" diyor.

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esat Beşer Arşivi
SON YAZILAR