“Tavşana kaç, tazıya tut” taktiği uygulayan batılı ülkeler; Ülkemizi BTC mavi akım ve en son NABUCCO gibi, kendi gelecekleri için bir enerji nakil hattına dönüştürürken, eskisinden daha güvenli bir Türkiye"ye ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla kuzey Irak petrol ve doğal gaz boru hattının güvenliği ve bu bölgenin terörden arındırılması gerektiği için emniyet supabı olarak besledikleri PKK"nın, lojistik destek olmadan yaşamayacağını bilen ABD,

Çekilirken bile kazanmasını bilen bir politika izleyerek PKK"nın sivil uzantısı DTP ile iktidardaki AK Parti yönetimini pazarlık masasına oturtarak, barış söylemleriyle bahar havası estirmeyi başarmışlardır.

Dün AB ve ABD"nin dayatmalarıyla terör örgütü PKK"nın çete başına koca bir İmralı adasını hapishane yerine, Ofis ve taht"a çevirenler;

Bugün Yeni Anayasa çalışmaları içinde olan AK Parti iktidarına,

Ülke menfaatleri yerine AB"nin ve ABD"nin güdümünde PKK ve onun Terörist başıyla aynı masaya oturtulmaya, PKK"nın sivil uzantısı DTP, barış ve insan hakları söylemleriyle T.C Devletine tehdit, şantaj ve kafa tutarak pazarlığa zorlanmaktadır.

Aydınların ve kimi bazı sivil kuruluşların açılım adı altında Kürt sorunuyla ilgili gerçekleştirdikleri bir dizi oturum ve fikir tartışmalarının ardından Sayın Cumhurbaşkanımız A.GÜL"ün;

İyi şeyler olacak söylemleriyle en son çıktığı doğu ve güney doğu gezilerinde, halka yaptığı konuşmalarda hükümet ile aynı istikamette barış sözcüklerinin sıkça vurgulandığı bu günlerde şehit annelerini bir araya getirerek barış projelerinin adımları atılmaktadır.

İmralı da yatan bebek katili caninin avukatları aracılığı ile duyuracağı 15 ağustos bildirisi(PKK"nın kuruluş yıldönümü) ne sürüklenen iktidar; Kürt sorunu ve açılımdan neyi kastettikleri, yol haritası pakette neler olduğu gizliliğini korurken, DTP"nin çeşitli basın ve yayınlarda sürekli dillendirdiği sinsi planlarında ise,

PKK"ya af ve onun çete başına Türkiye"nin doğu ve güneydoğusunu içeren federatif bir yapı sağlanarak başına getirilmek istenmesi vurgulanmaktadır.

Kendi geleceği ve sömürü hayatlarının devamı için Türkiye"yi sürekli kontrol altında tutan AB ve ABD ülkeleri, güçlü bir Türkiye"nin varlığından her zaman rahatsızlık duymuşlardır.

Ülkemiz insanı; Doğusundan batısına, Türk"üyle Kürt"üyle, Çerkez"i Laz"ıyla, v.s herkes eşit hak ve hukuka sahiptir. Hiç kimse insan olarak bir birinden farklı hakka sahip değildir. Bu zamana kadar gelen süre içinde hizmetlerde yaşanan ihmal varsa, devlet elbette sorumluluğu üzerine alarak gereğini yapmalıdır.

Batı ilinin köyünde ne varsa, doğu ilinin köyünde de o olmalıdır. Okulsuz, yolsuz, susuz, hastanesiz bırakılan ya da geciktirilen yerde ekonomik sorunlarla savaş verip ülkemizin her yerinde yaşayan bizim kardeşimizdir.

Her türlü ayrımcılığın önlenmesi, devletin anayasal görevidir.

Devlet birinin değil, hepimizin babasıdır.

Elbette sivil Anayasa, toplumsal uzlaşı, barış, insan hakları,

Akan kardeşkanının durması ve anaların gözyaşlarının dinmesi için;

Bağımsız ve güçlü bir Türkiye"nin önündeki tuzaklara karşı;

TC Devletini yöneten iktidar;

“Bu tarihi bir fırsattır” sözüyle yola çıkarken, batısından doğusuna sorunları çözmek de, elbette bizim devletimizin görevi olmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletimizden beklentimiz;

Onurlu bir iktidar, sorumlu bir muhalefet anlayışı içinde kavgadan ve kargaşadan uzak, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tüm tehlike ve düşmanlıklara karşı ülkemizin ve halkımızın bütünlüğünü tehlikeye düşürebilecek tavır ve hareketlerden kaçınarak,

Geleceğin en büyük problemi enerji savaşlarının yaşandığı çağımızda, Türkiye"nin önünün kesilerek düşürülmek istendiği siyasi ve politik hile ve tuzaklardan korumak ve kollamak, en büyük çabamız olmalıdır…