TABİİ AFETLER VE AYETLER

Allah c.c. insanları imtihan etmek için yaratmıştır. İnsanlar bu ilahi imtihanın bazen genel sorularıyla bazen de özel sorularıyla imtihan edilirler. Genel sorular ve sorunlar toplumun tüm bireylerinin ders alması, özel sorular ve sorunlar kişilere göre değişir ve sorunlarla karşılaşanların cevabını vermesi gereken hususlardır. 

Söz konusu imtihanlar her zaman keder ve sorun merkezli değil bazen de sevinç oluşturacak ve şükrü gerektiren olaylarla da olur. Sabır ve şükür her müminin imtihanıyla ilgili karşılaşacağı sorulardan bir tanesidir. Bazı kimseler hem sabrı hem şükrü gerektiren, bazılarnı ömrü boyunca sabrı gerektiren bazıları da ömrü boyunca şükrü gerektiren olaylarla, imkanlarla ve sorunlarla karşılaşabilirler. Sabrı gerektiren sorunlarla imtihan edilmek, şükrü gerektiren hususlarla imtihan edilmekten; sınavın sonucu bakımından daha hayırlı ve kolaydır. 

Zira sorunlar, keder ve sıkıntılar sürekli Allahı ve kudretini hatırlatır ama tecrübeler göstermektedir ki, sevinci gerektiren olaylar zaman zaman nimetin sahibinin Allah olduğunun hatırlanmasını gölgede bırakmış olur. Dolayısıyla ahirete dönük kazanımlar bakımından sorunlarla yaşayıp sabır göstermek, sevinçlerle karşılaşıp şükrü unutmaktan iyidir.

İnsan iradesinin dışında karşılaşılan olağan dışı olaylara tabii afetler denir. Sel, rüzgar, deprem vs gibi kitleleri etkileyen olaylar toplumun her kesimine mutlaka bir mesaj niteliği taşır. Yüce Allah Kur’ani ayetlerde, karşılaşılan her olayın Allahın izniyle ve bilgisi dahilinde olduğunu, ortaya çıkan olumsuzlukların insanların kendi elleriyle yaptıklarının sonucu meydana geldiğini hatırlatmaktadır. Tabi afetlerden zarar görenlerin kendi iradeleriyle yaptıkları bir hata yoksa ortaya çıkan sonuç kişinin şükrünü ölçmek, faziletinin yükselmesine sağlamak bakımından ilahi bir imtihandır. 

Eğer kişinin kendi hatasının sonucu ortaya bir sorun çıkmışsa, bu da o kişi için ilahi bir uyarı ve ikazdır. Örneğin, dere yatağına ev yapılmışsa ve sel geldiğinde bundan mal ve can kaybı yaşanarak zarar görülmüşse, burada sorun olan o sel yatağına ev yapılmış olmasıdır. Yani kişi kendi elleriyle yaptığı hatanın sonucuyla karşılaşmıştır ki, bu onun için ilahi bir ikazdır. Eğer teknik bir kusuru, iradi bir etkisi yok da, yine tabi afetten etkilenmişse o zaman da şükrünün artması, faziletinin yükselmesi murat edilmiştir. 

Atalarımız; “Azmayın başınıza bir bela gelir” derler, bunu dengeleyen başka ata sözleri de vardır ki, “Allah bizi evliyalar, enbiyalar yüzü suyu hürmetine koruyor” diye tecrübe ve inancın ürünü olan kanaatlerini paylaşırlar. Dünyada hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir. Tabii afetlerin tabii nedenleri olduğu gibi, ikazi nedenleri de vardır. Ekolojik dengenin insan tarafından bozulması ve kişi iradesiyle yapılan hataların sonucu ortaya çıkanlar hakkında yapılacak iş, toplumun bu konularda kendisini sorgulayıp, doğru işler yapması, eksik ve hatalarını düzeltmesidir. Enbiyalar yüzü suyu hürmetine Allah toplumu korur mesajından da, toplum doğru işler yapanların sayesinde, karşılaşılabilecek sorunlardan korunur sonucunu çıkarırız.

Kur’an ayetlerinde, afetlerle helak olan kavimlerden bahsedilerek, bu kıssalar üzerinden kıyamete kadar insanlara ders verilir. Peygamberimiz, havanın karardığını gördüğü zamanlarda yüzü kızarır, nedenini sorduklarında, ümmetime geçmiş milletlere verildiği gibi bu yöntemle ilahi ikazlar yapılır diye korkuyorum buyururdu. 

Tabi afetler, insanların bir araya gelip, insani ve islami duygularının gereğini yerine getirmelerini sağlamaktadır. Takdir eden ve koruyan yalnızca Yüce Allahtır. İnsanlar her karşılaşılan olayla imtihan edilmiş olur.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR