Soma Maden Faciası Dünyada Yankılanıyor

ABD'nin eski Maden Güvenliği Şefi Davitt McAteer, Soma'da 301 kişinin ölümüne neden oan faciadaki dört büyük hatayı şöyle sıraladı: "Tutuşma kaynağının kontrol altına alınmaması, metanın madenden boşaltılması, kömür tuzunun temizlenmemesi ve işçi sayısı yüksekliği"

Başta Çin olmak üzere, dünyanın her yerinde maalesef maden kazaları nedeniyle ölümler yüksek. Burada vurgulanması gereken, dünyanın her yerindeki ülkelerin bu rakamı azaltmak için gerekli düzenlemeleri uygulamaları.

Bugün istatistiksel ve bilimsel olarak madenlerdeki güvenliği oluşturup ölümler azaltılabilir.

Dünya genelinde bu önlemleri uygulayan ülkelerde, ABD'den Güney Afrika'ya, Avustralya'ya, ölümler sistematik olarak azaldı.

Hem düzenleyici perspektifinden hem de bilimsel açıdan ana sorunlar: Metan gazı problemleri, tutşma problemleri, su püskürtüsü problemleri, patlayıcıya dayanıklı maddeler kullanılmaması.

Hem ABD'de hem de dünyanın her yerindeki madenlerde tutuşmaya neden olan bir kaynak var. Çünkü; madende bir güç kullanılıyor. Bu tutuşmaya neden olan unsurlar kontrol edildiğinde, sorunlar çözülebilir. Metan gazı kontrol edilebilir.

Tutuşmanın tehlikesini azaltmak için su püskürtmeden yararlanılabilir.

Soma'daki Gaz Maskeleri Uygun Değildi

ABD Maden Güvenliği Komitesi'nin danışmanlarından Randall Harris, Somalı madencilerin kullandığı gaz maskelerinin kömür madenleri için kesinlikle uygun olmadığını söyledi: "Bu maskeler, kömür madeni dışındaki madenlerde kullanılıyor. Sadece 15 - 16 dakika kadar idare edebiliyor. ABD'de kullanılan maskeler ise, çok farklı ve her 30 dakika mesafede, bunlardan kasalarca var."

Farmington Maden Faciası
Yıl: 1968 Ölü Sayısı: 78

ABD'de 1968'de benzer bir patlama oldu: Farmington Maden Faciası. 78 madenci öldü. Ama, olaydan sonra maden yasası yeniden yazıldı.

ABD'nin de korkunç bir sicili vardı. Her yıl 300'den fazla kişi ölüyordu. Ne var ki; Avrupa ve dünyanın diğer yerlerinden bu konudaki iyi fikirler örnek alındı. Uygulandı. Böylelikle, su püskürtmelerinden tutuşma korumasına kadar her şey iyileştirildi. Standartlar getirildi. Vardiya değişimlerinde madende aynı anda bulunabilecek işçi sayısı sınırlandırıldı ve maden yöneticilerine bu kuralları ihlal etmeleri halinde ağır cezalar getirildi.

Maden Sahipleri Direndi

Çok büyük bir eğitim kampanyası başlatıldı. Maden sahipleri ise, o dönem buna direndiler. Maden Güvenliği Komitesi ise, "Bu konuda bir şey yapılması gerekiyor" düşüncesiyle, harekete geçti ve kapsamlı bir yeniden yazımın ardından kazalar azaldı. Kazalara maruz kalan madenci sayısı da dramatik biçimde düştü.

ABD'nin eski Maden Güvenliği Şefi McAteer, Soma Maden Ocağı için şu tespitte bulundu: "Türkiye'deki olayda, benim gördüğüm en büyük hata, tutuşma kaynağı baskılanmamış. Bu birincisi. İkincisi, metan madenden çıkarılmamış. Üçüncüsü, kömür tozu temizlenmemiş. Bunlar tutuşmanın patlamaya dönüşmesinde etkili unsurlar. Dördünücüsü de, içerideki madenci sayısı, olması gerektiğinden daha fazla tutulmuş. Bunlar dünyanın her yerindeki madenler için geçerli sorunlardır. Çin'de de böyledir, yakın döneme kadar ABD'de de böyleydi."

Maske Düştü

301 madencinin hayatını kaybettiği Soma'daki maden faciasında alınan tedbirlerin yetersizliği tartışılmaya devam ediyor.

Kaçış-yaşam odaları ve robot sistemlerden sonra oksijen maskelerinin yetersizliği de madencilerin hayatını kaybetmesindeki en önemli sebeplerden biri olarak gösteriliyor.

Modern madenciliğin yapıldığı ABD ve Avrupa ülkelerinde ise, madenlere döşenen oksijen boruları ve önemli noktalara yerleştirilen yardım dolapları, facia anlarında madencilerin koştukları ilk yer oluyor. Ki; bu önlemler, facia yaşanan Soma madeninde neredeyse hiç yoktu.

Madendeki oksijen maskeleri konusundaki en sıkı önlemlerden birini ABD alıyor. Maden Güvenliği ve Sağlık İdaresi (MSHA) tarafından her yıl yenilenen yönetmelikte, madenci güvenliğine yönelik tüm noktalar tek tek belirtiliyor.

Türkiye'deki birçok madende bulunmayan oksijen maskeleriyse, yönetmelikte oldukça ayrıntılı olarak yer alıyor.

Somalı Madencilerden Esirgenenler

Maden işletmeleri, kömürün çıkarıldığı odalara (galeri) kadar basınçlı borularla oksijen hattı çekiyor. "First team" adındaki bu noktalar, galerilere en fazla 15 metre (50 feet) uzağında yer alıyor. Bu noktalara ulaşan oksijen boruları üzerinde bulunan çıkışlara oksijen maskeleri takılıyor ve facia anlarında, madenciler bu noktalara gelerek oksijenden yararlanabiliyor.

Oksijen noktalarında ayrıca, bir dolap bulunmak zorunda. Bu dolaptaysa, madencileri karbonmonoksitten 45 dakikaya kadar koruyacak taşınabilir maskeler bulunması gerekiyor. Ancak, bu maskelerin koruma süresi, madencilerin yürümesi veya koşması halinde 30 dakikaya kadar düşebiliyor. Bu durumdaysa, madenci durup en fazla 15 metre uzakta olan oksijen noktasından faydalanabiliyor. Buna ek olarak, her galeride çalışan madencilere facia anlarında liderlik edebilecek bir kişi bulunuyor.

Madencilerin içinden seçilen ve eğitimli olan bu kişi, arkadaşlarını facia anlarında oksijen noktalarına yönlendiriyor. Böylece, madencilerin karbonmonoksitten etkilenmesi engelleniyor.

Kaçış- Yaşam Odalarını Dünya Nasıl Kullanıyor?

ABD, 60 dakika içinde işçilere kurtarılma veya kaçış desteği verilmesini şart koşuyor. Bu da, ABD Madencilik Bürosu'nun hazırladığı tüzükte belirtiliyor.

İngiltere, karmaşık düzenli büyük kömür madenleri için temiz hava ve acil yardım destekli korunma sahalarını zorunlu olarak kabul ediyor.

Avustralya, 2001 yılı devreye aldığı düzenlemeyle, sığınma, kişisel kurtarma ve kaçış istasyonlarının sayısı ve konumu gibi şartlar koşuyor.

Güney Afrika'da, 300 metreden itibaren sığınma odalarının çoğunda hava, yiyecek ve ekipman gibi transferi sağlayabilecek transfer kanalları var.

Japonya'da, 1994 yılında hayata geçirilen düzenlemeyle, kaçış-yaşam odalarının çalışma alanlarına yakın olarak kurulması zorunlu hale getirilmiştir.

Almanya'da, maden ocaklarında, çalışma alanıyla temiz hava çıkış noktası arası mesafenin yürüme ile 90 dakikadan fazla olması halinde kaçış-yaşam odalarının bulunması şart koşuluyor.

Çin'de, kaçış-yaşam odalarına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Ancak, üretici şirketlerin daha çok Çin'de olması, kaçış-yaşam odalarının yaygınlaşmasını sağlıyor.

Soma, Hata Kabul Etmez

2010'da hazırlanan TMMOB raprunda Soma uyarısı da bulunuyor: "Ülkemizdeki en önemli linyit havzası olan Soma'daki çalışma bölgelerinde, derinliğin artmasına bağlı olarak kömürün yüksek miktarlarda metan içeriğine sahip olduğu belirlenmiştir. Burada asla hata yapılması kabul edilemez."

Gündeme Gelen Korkunç İddialar

Soma'da meydana gelen maden faciasına ilişkin meslek odaları ve sendikalar korkunç iddialar gündeme getirdi. Bu iddialara göre, yangın trafodan değil, kömür kızışmasından çıktı. Verilen oksijen, yangının çıktığı galeriye basıldı ve bu yangını körükledi. Maden ocağına ilk giren 20 kişilik tahliye ekibi mahsur kaldı. Hatta, aralarında ölenler bile oldu.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası eski Başkanı Mehmet Torun, bölgede koordinasyonsuzluğun diz boyu olduğunu iddia ederek, "Ciddi kurtarma sıkıntısı var. Sınıfta kaldık ve bunu yüzlerce canla ödedik" dedi.

Bu Bir Kaza Değil, İş Cinayetidir

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Danışmanı Dr. Fikret Sazak da, ilk aşamada madene oksijen basılmasının yangını körüklediği iddiasını gündeme getirdi: "Yangın çıktıktan hemen sonra 20 kişilik kurtarma ekibi içeriye giriyor. Bu sırada içeriye oksijen basılıyor. Oksijenin etkisiyle, yangın tekrar körüklenince, 20 kişilik kurtarma ekibi de mahsur kalıyor. Bu ekipten ölenler var. Yangına neden olan trafo patlaması değil, eski üretimden kalan metan gazı yangını tetikliyor. İşçilerin çoğu metan gazından zehirlenerek ölüyor. Zonguldak dışındaki madenlerde profesyonel ve uzman müdahale ekibi yok. İlk etapta tahliye ekibi yetersiz kalıyor. Bu bir kaza değil, iş cinayetidir. İşçilerin ölümü ihmal, kusur ve yanlışlardan kaynaklı."

"Keşmekeşlik Vardı."

TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Can Doğan ise, yangının kömür tutuşması sonucu meydana geldiğini ve işçilerin yaşaması için verilen oksijenin hiçbir faydası olmadığını belirtti, "Maden yangınlarına özel müdahaleler gerekir. Buraya ilk geldiğimizde, keşmekeşlik vardı. Madene kimin girip çıktığı belli değildi. İşçilerin yaşaması için verilen oksijen, yangını arttırdı. İşçilere faydası olmadı."

301 Değil, 307

Cumhuriyet Savcısı Gökhan Şahin, Cumhuriyet Savcısı Adem Aktaş ile bilirkişi heyetindeki Maden Bilirkişisi Prof. Dr. Ercüment Yalçın, Maden Bilirkişisi Prof. Dr. Ahmet Hakan Onur, Elektrik Mühendisi Prof. Dr. Eyüp Akpınar ve A sınıfı iş güvenliği uzmanı Alparslan Ertürk'ün yaptıkları incelemenin ardından hazırladıkları ve soruşturmanın ana delili olan ön bilirkişi raporunda çarpıcı detaylar yer aldı.

Keza, ön bilirkişi raporunda, ölen madenci sayısının "307" olarak geçmesi, beraberinde tartışmaları getirdi.

Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner ise, yaptığı yazılı açıklamada, hazırlanan bilirkişi ön raporunda, "307" olarak yer alan ölü sayısının maddi yazım hatası olduğunu, olayda vefat eden madenci sayısının 301 olduğunu bildirdi.

SONUÇ: Soma'daki maden faciası, Türkiye'deki en büyük maden kazası olarak tarihe geçti.

Türkiye, Dünyanın En Kötü Ülkeleri Listesinde

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Türkiye'yi işçiler için dünyanın en kötü ülkeleri listesine aldı.

161 ülkede 325 üye kuruluşu ve 176 milyon üyesi bulunan ITUC'un Nisan 2013 ve Mart 2014 tarihleri arasında 139 ülkeden topladığı verilerle hazırladığı Küresel Haklar Endeksi'nde Türkiye listenin zirvesine çıktı.

ITUC listeyi temel işçi haklarına, sendika kurma veya sendikalara katılma haklarına, sendika aktivitelerine, toplusözleşme haklarına ve grev haklarına bakılarak yaptı.

Araştırmada, en az işçi hakkı çiğneyen ülkelere 1 puan, işçilerinin haklarının neredeyse hiç garantisi olmadığı ülkelere ise 5 puan verildi.

Türkiye, 5 puanla dünyanın en kötü ülkeleri listesinde üst sıralarda yer aldı. Konfederasyonun notunda, Türkiye ile aynı puanı alan ülkeler için "5 puanlı ülkeler işçiler için en kötü ülkelerdir. Yasalarda işçilerin bazı haklarının olduğu belirtilse de, işçilerin etkin olarak hiçbir hakkı bulunmuyor ve işçiler bu yüzden otokratik rejimlerin haksız ve kötü eğilimli uygulamalarına maruz bırakılıyor" yorumu yapıldı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esat Beşer Arşivi
SON YAZILAR