SİYASETLE İLGİLENMENİN AĞIR MALİYETLERİ

Siyasi Partiler, seçimlere girebilmek için; Genel Merkezleri  Başkent Ankara’da olmak üzere  İl ve İlçelerde teşkilat kurmak zorundadır.

İl, İlçe Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin partilerden her hangi bir maaş, yevmiye v.b. gelirleri yoktur.
Hatta parti binalarının kira, elektrik, su, karşılama ve ağırlama gibi giderleri tamamen kendi ceplerinden karşılanır.
Milletvekili, Belediye başkanı, meclis üyesi adayları da, seçim masraflarını tamamen kendi ceplerinden karşılar…
Hazine yardımından gelen paylar; devede kulaktır bilesiniz!

Çünkü aslan payı daima Genel Merkezlerin masraflarına ayrılır.

Mesela ben, 2004 yerel seçimlerinde Belediye Başkan adayı olduğum İlçemde;

Altı ay süren aday adaylığı ve adaylık sürecinde, 25 yıllık memur emekli ikramiyemi harcadığım gibi, onbin dolar borçla seçimden çıkmıştım.

Sadece Genelbaşkanımız Sayın RecepTayyıp Erdoğan’ın Samsun’a gelişinde, seçmenleri taşımaya kiralanan minibüslere vermek için de ayrıca Bafra’da 90’lı yıllarda aldığım arsamı satmıştım ve ancak yetmişti…

Daha sonraki İl Yönetim kurulu üyeliğimizde aylık 250 TL. ücreti de emekli maaşımdan verebilmiştim yettiğince...
Meclis Üyeliği yaptığım beş yıllık dönemde de aldığımız oturum paraları ise İlçe ve İl Teşkilatının aidatlarına ve masraflara yetmeyip yine cepten ödemek zorunda kalıyorduk.

Tüm bunları anlatmamın sebebi;

İnsanların çoğunun yönetim kurulu üyeliğinde veya meclis üyeliğinde bol para ve gelir var sanmalarıdır.
Görevinizi  ahlakî, sosyal ve siyasi sorumluluk çerçevesinde yaptığınızda daima cepden vermek zorundasınız…
İktidar partisinde bu görevlerde olup da, ekonomik durumu iyileşenlerin sayısı % 5-10 ancaktır bunların da sebebi muhtelifdir!
Ya; zaten sermayesi büyüktür ve iktidar olmanın avantajlarını iyi kullanır ya da gayri ahlaki istismarlarda bulunur ki sayısı % 1-2 bile ancaktır bu tiplerin!

% 90-95 daima veren, çalışan, koşan fedakârlardır…

Karşılığında ise sadece Vatandaşlık görevi yapmanın veya size işi düşenlere olabilirseniz yardımcı olmanın mutluluğu kalır.

Durum böyle olunca da; Genellikle büyük partilerde hele de İktidar partilerinde mümkün olduğunca zengin olanların sözü geçmeye, seçimde harcayacak meblağı olanların ve yüksek bağışlarda bulunabilenlerin adaylığı söz konusu olur…

Sistem ve gerçek budur maalesef…

Taşın altına elini koymayanların, koyamayanların, cebinde akrep olanların sonra şikayete ne hakları kalır ne de mecalleri!

Hiçbir karşılığı almadan daima verenlerin eleştiri hakları vardır ve ben de zaman zaman bu hakkımı kullanmaktayım.

Her ne kadar eleştirilenler ve şakşakçılığı  siyaset sananlar tahammül edemese de!

12 yıllık teşkilatçığımız ve emeğimizin karşılında yaptığım, haklı eleştirilerime, önerilerime, fikrî üretimlerime; “ Acaba Adem Alan’da şucu mu bucu mu oldu gibi” zübükçe  ve seviyesizce yaklaşanları gördükçe  iyi ki elim kalem tutuyor da derdimi anlatabiliyorum diye şükrediyorum.

Bilesiniz ki; Eleştirdiğim her konuda alternatif fikir ve önerilerim vardır.

Hiçbir eleştirim “laf olsun torba dolsun” zihniyetiyle değildir.

Böyle anlamak isteyenlerin yazılarımı “insaf ve hak ölçüleri “ yle tekrar okumaları dileğimdir, tabii varsa!
Yoksa, zaten bu tipler ne benim, ne de yazılarımın muhatabaı değillerdir vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adem Alan Arşivi
SON YAZILAR