Şiir nedir?

Şiirin tanımı yapılabilseydi bir tanımı olurdu. Yüz kişiye şiirin tanımını sorsanız yüz farklı tanımla karşılaşırsınız. Bu da şiirin uçsuz bucaksız bir umman, bir derya olduğunu gösterir bize. Bu deryayı az da olsa bilenlere, bu deryada yüzebilenlere ise şair diyoruz. Şair; his adamı, edip,  bilgin ve ahlaklı olmalıdır.

Şiir her aklına esenin yapabileceği bir iş değildir. Şiir nizamdır, düzendir, sözün damıtılması, incelmesidir. Söz incelir belki ama anlam kuvvetleşir. Şiirin varsa çok söze ihtiyaç duymazsın.  

                                                                                     Duygular dalgalar gibidir kelimeler ise çakıl taşlarına benzer. Çakıl taşları ancak sahilde konuşmaya başlarlar. Dalgaların sahilde kucakladığı özenle seçilmiş çakıl taşları vardır. Bu çakıl taşlarının yanında sahile gelen sıradan çakıl taşları birbirleriyle mükemmel bir karışım oluştururlar. Şiir böyle bir karışım sonucu ortaya çıkar. Şiir kelimelerin izdivacıdır. Bir şiirde, güzel bir şiirde kelimeler birbirine ölesiye bağlanırlar.

           Kelimeler insanlar için her zaman bir anlam eksikliği barındırır. Onları koyacak bir yer ararız. Dolduracak bir avuç ya da bir kucak bulmaya çalışır böylece anlam eksikliğini gidermeye çalışırız. Hatta bu da yetmez bir insanı etkilemeye, çevremizi şekillendirmeye topluma bir yön vermeye çalışırız. Halkları, milletleri coğrafyasına egemen olmaya, insanlığı dünya tarihinde  mutlu bir tablo oluşturmaya çağırırız.

            Bu duygular bilincimizdeki kelimeleri harekete geçirir. Ağzımız sanki bir taşmaya hazırlanır. Ve nereden geldiği bilinmeyen bir şeymiş gibi ansızın taşma gerçekleşir. O esnada bize lazım olan bir kâğıt ve kalemdir.

            Duyguların bilincimizdeki kelimeleri harekete geçirmesi belirli bir zaman alacaktır. Başaklar bu zamanda kızaracak ve harman vaktini bekleyecektir. Harman vakti gelene kadar buğdayların başından nelerin geçeceğini bir düşünelim. Belki birçok duygu kelimelerle ifade edilemeden bilinçaltında kalacak. Belki bazı duyguların ifade ettiği kelimeler sayfalarda yer bulamayacak. Belki de bazıları kızaran başaklardaki buğday taneleri gibi harman yerinde yerini alacaklar.

             Yazmak her şeyden önce bir birikim işidir. Birikim ise kitapları ve hayatı okumakla kazanılır. Şiir yazarken kelimeler bazen düzenli bir ordunun askerleri gibi mısralarda yerlerini alır. Sanki onları artık yerlerinden hareket ettirmek imkânsızdır.

              Okuyucu tarafından okunduğunda ise hep aynı ahenk, hep aynı ses çıkar. Duygular sanki sahile yaklaşırken kelimelerle birleşmiştir. İş dönüşü yorgun bir işçi gibi bedenini yavaşça yatağa teslim etmiştir.

               Doğduğu günden sonra insan algıları sonucu farklı duygulara sahip oluyor. Kelimeler bazen insan zihninden dış dünya tarafından çekilip alınıyor. Bu durumda duygular dış dünyaya taşıyor ve tekrar zihnimize döndüğümüzde duygularla kelimeler birleşiyor. Böylece beklenen olur ve duygular kelimeleri sahile çıkarır.

             Şiir duyguların kelimelerle olan dansıdır. Bu dans tıpkı sahildeki çakıl taşlarının dansına benzer.

Şiirler haykırdıkça bir toplumda huzur olur, mutluluk, güzellik olur. Şiir yazacaksak haykırabilecek şiirler yazalım. Ismarlama ve zorlamayla şiir yazma sevdasına kapılmayalım. Böyle sevdalar insana, insanlığa vuslat getirmez. Bol şiirli günler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsa Abanoz Arşivi
SON YAZILAR