Sigaranın dini hükmü çok tartışılmış, mekruh ve haram diyenler olduğu gibi içilmesinde dinen her hangi bir mahsur yoktur diyenler de olmuştur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın medyaya yansıyan konuşmasından, sigaranın "Haram" bir fiil olduğunu söylediğine, Diyanet İşleri Başkanını da bu görüşe refarans gösterdiğine şahit olduk.

633 sayılı, Diyanet İşleri Başkanlığının kanunun ilgili maddesinde, kurum personelinin "Ortak Nitelik" diye tarif edilen, "Toplumun ahlaki değerlerine uygun olmayan davranışları gösterenlerin kurumdaki görevlerine son verileceği" kesin hükmü söz konusudur.

Şu anda yürülükte olan bu kanun gereğince; sigara içtiği tespit edilen Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin kurumdaki görevlerine son verilmesi lâzım gelir.

Haram olan bir fiilin işlenmesi, genel ahlâk kurallarına aykırılık arz eder. Her ne kadar sigaranın "Haram" oluşuyla ilgili görüş,  Diyanet İşleri Başkanlığının kurumsal görüşü değilse bile, hem kurumun hem ülkenin en üst idarecilerine göre bu fiil "Haram" olarak görülmektedir.   

Bu nedenle de; çok rahatlıkla, "sigara içmenin" toplumun genel ahlâk kurallarına aykırı olduğu söylenebilir. Bu konunun Diyanet İşleri Başkanlığı Teftiş Kurulunca netliğe kavuşturulması gerekir.

Ya, sigaranın ilgili mevzuatın işaret ettiği ortak nitelik kapsamına girmediği söylenmeli  ya da sigara içtiği tespit edilen kurum personeli hakkında idari ve disiplin işlemi yapılmalıdır.

Bunu belirtirken, ortaya çıkacak muhtemel sonuçlara karşı bir hatırlatmada bulunarak, katkı sağlamak istiyorum. Hatırlatmamız,  kurum personeli hakkında işlem yapılmasına işaret değil, personelin bu konuda tedbirli olmalarına dönük bir hatırlatmadır.

Mer'i mevzuat işletilecekse, işaret ettiğim konuda, zaafı olan personelin dikkatlerine bir sunum yapmış oluyorum. Hiçbir ihbar beklemeden bu fiili işleyenler hakkında idarecilerin re'sen idari ve disiplin işlemi başlatması gerekir.

Bilgi sahibi oldukları hâlde personel hakkında işlem yapmayan idareciler hakkında, görevlerini yapmadıkları için disiplin işlemi yapılır.

Büyük camide kıldığımız ikindi namazından sonra, hâlâ "Murakıp" olarak görev yaptığımı düşünen bir grup cemaat tarafından sorulan soruya verdiğimiz cevabı, bu vesileyle köşemizde sizlerle de paylaşıyorum.

Maksadımız, sigara zaafı olan görevliler hakkında idari ve disiplin işlemi yapılması husunda yönlendirme değil, aksine bu zaafa sahip görevlilerin gelecekte önlerine çıkacak muhtemel soruna işaret etmektir.

Sigara içmenin dini hükmü hem kurumun hem devletin en üst idarecileri tarafından kamuoyu önünde sesli ifade ediliyorsa, bunun bir anlamı var demektir. Bürokratik dilde üstün asta ricası emir, tavsiyesi talimat, görüşü de yapılması istenen düzelneme ve işlemdir.

Bir süredir sigara içen personel hac ve umre hizmetinde görevlendirilmemekte, yurtdışı parsonel seçiminde bu zaaf dikkate alınmaktadır. Göreve alınmada ve nakil işlemlerinde, yapılacak tercihi etkileyip, sonucun belirlenmesine neden olmaktadır.

Sigara "Haram" ise, din görevlisi ne yapacak. Bir tarafta yıllarca kendisine yanlış bir dost ve teselli gücü diye seçtiği "sigara", diğer yanda görev yaptığı kurumun mevzuatı, bir diğer yanda da kurum ve devlet idaresinin konuya bakışı açısı söz konusudur.

Ayrıca, bu konuya toplumun bir bakışı da vardır. Bu tartışmadan sonra, her kademede ve görüşte olan cami cemaati, sadece bu konu üzerinden bile kamplaşsa, görevlinin sıkıntı çekmesine yetecektir.

35 yıl personeli olduğum Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde, yaklaşık 20 yıl "Murakıp" olarak görev yaptım. Yüzlerce tahkikat dosyası tanzim ettim. Çoğu kere, cami din gödevlisinin şikayet konusunun, o dönemin resmi otoritelerinin seslendirdiğini ve dikkate aldığı iddialardan oluştuğunu tecrübe ettim.

Cemaat, dernek, muhtar ve benzeri gibi statüye sahip toplum kademesindeki vatandaşlardan cami görevlisi üzerinde bir sorunu olan varsa, bundan sonra şikayet konusu iddiaların başında, "Sigara içme" ile ilgili yazılı veya sözlü ihbarlar gelecektir. Bu nedenle din görevlilerine bir hatırlatmada bulunmak istedim.