HERKES HADDİNİ BİLECEK

Adnan Bahadır

      Bugün son zamanlarda sosyal medyada boy gösteren Sünnet ve Hadis düşmanlarını ele alacağız. Her ne hikmetse bu ülkede uzmanlık alanları felsefe, mantık, matematik, geometri olan bazı aklı evveller dahi İslami konularda ahkam kesince canım sıkıldı. Gerçi uzmanlık alanı gazetecilik olan insanların yazıp çizdiklerini görünce bu adamlara da kızmamak lazım. Geçtiğimiz günlerde bizim meslektaşlardan bir tanesi köşe yazısında “maklube” yerine “makbule” yazınca bu meslekteki insanların ne kadar cahil olduklarını bir kez daha anladım. Oysa bu arkadaş ömrünü gazetecilik mesleğiyle geçirmiş, gazetecilikten başka hiçbir meslek edinmemiş, sürekli sarı basın kartı sahibi olan bir insanın. Hatta ve hatta Cemaat’in güçlü olduğu dönemlerde onlarla en samimi ve içli dışlı olan, belki de maklube ziyafetlerine gitmiş olan birisinin maklube yerine makbule yazması gerçekten çok garip bir şey. İmla hatası olsa ertesi gün düzeltir özür dilerdi, nasıl ki ben Alaçam Belediye Başkanı’nın soyadını yanlış yazınca ertesi günkü yazımda özür diledim o da dilerdi, demek ki maklubeyi makbule olarak yazmış.

    Aslında konumuz bu değil ama ülkemizde kimse işini bilerek yapmadığından fevkalade üzülüyorum, hadi bilmiyorsunuz bari google mudur nedir ona sorun. Hani bilmemek ayıp değil, bari öğrenin ya da haddinizi bilin, bilmediğiniz konularda yazmayın. Sadece gazeteciler mi böyle derseniz elbette ki değil. Felsefecisinden edebiyatçısına herkes olmuş İslami ilimler otoritesi de bizim haberimiz yok. Onca ulema hayatını bu işlere vermiş olmalarına rağmen bunlar kadar cesaretli konuşmamışlar Sahihi Buharı, Sahihi Müslim, Süneni Ebu Davud, İbni Mace gibi hadis kitaplarını yazan o alim ve zahit insanlara dil uzatmaktan zevk alan bu akıl fukaralarına bugün birkaç kelam etmek istiyorum. Sahihi Buhari kitabını yazan İmamı Buhari Hazretleri o eseri tam on altı yılda ortaya çıkarmış, hadisi şeriflerin ravilerinden hadis alırken onlarla ilgili o kadar ciddi araştırmalar yapmış ki aklınız şaşar. Bir defasında bir hadis ravisine gidip ondan hadisi şerif dinleyeceği esnada adamın atını çağırırken başındaki fesini çıkartıp içerisinde yem varmış gibi çağırdığını görünce, ”Sen Atını kandırıyorsun, beni de kandırırsın” diyerek ondan hadis almamıştır.

    Kütübi sitte yani altı tane hadis külliyatının tamamının müellifleri bu hassasiyette eser yazarken televizyonlarda artist gibi hatunların karşısına çıkıp onlarla hadislerle ilgili tartışmalar yapan insanlar oldular Müslüman da onlar oldu ehli bidat, öyle mi? Sevsinler sizi… İnsan Allah’tan korkar be, siz kimsiniz de Allah Resulü’nün hadislerini inkar ediyorsunuz… Şayet o nakledilen hadislerin içerisinde zayıf hadisler varsa -ki olabilir- onları ayıklamak da hadisçilerin işi felsefecilerin veya başkalarının değil. Bir de son dönemlerde Kur’an Müslümanlığı modası çıktı, ki bu akım ta seksenli yıllardan beri var, bunlar biraz İrancı, biraz Şia, biraz da radikal takılan bir kesim. Onlar bülbül gibi ayet metni okurlar ama ne namaz kılarlar ne oruç tutarlar (bir kısmı tutar), zina onlar için mubah, tesettür hiç önemli değil, erkeklerin giydikleri kot pantolonlar kıçlarına yapışıktır, setrülavret bezi koymaları lazım ki oturdukları zaman avret mahalleri belli olmasın.

     AK Parti iktidarının en sorunlu insanları bunlardır. Bunların bir kısmı da devletin en etkili ve yetkili kurumlarına sızmış durumdalar. Hatta İmam Hatip okullarındaki meslek dersleri öğretmenlerinin bir kısmının da maalesef bu tür insanlardan oluştuğu söyleniyor ki doğruysa inanın tam bir fecaat. Bu akımlar İslam dinine yarar değil zarar veren akımlardır. Arka planlarında din düşmanları vardır. Ama onlara sorarsanız en iyi Müslümanlar da onlardır. Bu akımlar on sekizinci yüzyıldan itibaren dünyada baş göstermiş sapık akımların devamı niteliğindedirler. On sekizinci yüzyılda Muhammed bin Abdülvehhap tarafından kurulan Vehhabilik mezhebi bu tür sapık akımların başında gelmektedir. Vehhabilik mezhebi hâlen daha Suudi Arabistan’ın resmi mezhebi gibi faaliyet göstermektedir. Ülkemizde bu mezhebin değişik versiyonu olan radikalizm, Kur’an Müslümanlığı gibi ekoller o ekolün farklı versiyonlarıdır.

    Dikkat ederseniz tüm bu ekollerin ortak yanları hadis ve sünnet düşmanlığı ve mezarlıklardaki ölülere Kur’an okumanın veya mezarları ziyaret etmenin İslam’da olmadığı fikrini savunmaktır. Buradaki amaç reddi miras edip ecdadı yok saymak ve bu minvalde de Efendimizin sünnetlerini ortadan kaldırma çabalarıdır. Allah’a şükürler olsun ki yaşamakta olduğumuz coğrafyada bu tür sapkınlara çok fazla rağbet edilmemiştir ama toplum olarak çok dikkatli davranmak zorundayız. Kur’an Müslümanlığı Allah Resulü’nün bizatihi yaşam biçimidir. Kur’an’ı O’nun sayesinde öğrendik ve yaşamaya çalışıyoruz. Kur’an’da namaz kılın diyor ama şeklini, şemalini, ritüellerini Efendimizden öğrenmekteyiz. Her kim ki peygambersiz bir İslam’dan bahsediyorsa, kim olursa olsun, isterse öz babam veya evladım olsun sapıktır, asla itibar etmem. Sizlerin de itibar etmemesini tavsiye ederim. Ayrıca İslam adına konuşacak kişilerin önce ilmine sonra aile boyu İslami yaşantısına ve bu işten para alıp almadığına bakarak karar vermenizi tavsiye ederim. Rabbim Kur’an’ından, sünneti Resul’den ve takva sahibi salih Müslümanlardan ayırmasın. Kalın sağlıcakla.

Not: Yazıyı yazdıktan sonra İhsan Şenocak Hoca’nın açığa alındığını öğrendim, yazıyla O’nun açığa alınması tevafuk eyledi. Olayın içyüzünü öğrenmeden yorum yapmamak lazım. Diyanet teşkilatı eskisi gibi tasavvuf düşmanı değil, o yüzden konuyla ilgili bir şey yazmak istemiyorum. Umarım olay sükûnetle hallolur.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.