Sen ne verdinde,ne istiyorsun?

İnsan, insan olarak yaratılmış olmak dolayısıyla birtakım haklar ve yükümlülüklere sahiptir. Hak dendiğinde aklımıza ilk gelen batılı ülkelerdir. Hâlbuki hak herkes için ve her canlı için vardır. Bunu henüz gelişmemiş toplumlar idrak edemediğinden hak sadece batılı ülkelere özgü haline gelmiştir. İnsan hakları mücadelesi insanlık tarihiyle başlamıştır. Tarih boyunca yönetimi ele geçirenler, yönettikleri insanların birtakım haklarını kısıtlayarak veya yok ederek egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Sivil toplum kuruluşları kavramı ortaya çıkana kadar da bu böyle devam etmiştir. Bu durumdan rahatsız olan adeta “HAK VERİLMEZ, ALINIR” düşüncesi ile çağdaş toplumlar, artık birbirinden kopuk birey olmak yerine birlikte hareket etmeye başlamış ve sivil toplum kuruluşlarını ortaya çıkarmışlardır. Günümüzde STÖ(SİVİL Toplum Kuruluşları), Demokrasinin ve toplumun olmazsa olmaz unsurlarından biri haline gelmiştir. Kimi zaman siyasetçilerin seçim meydanlarında ağızlarından düşürmedikleri o sihirli sözcük, kimi zamanda haksızlığa uğramış mazlumların koruyucusu olmuştur sivil toplum kuruluşları.  

Memur sendikaları da birer sivil toplum kuruluşlarıdır. Ya peki memurlar adına oluşturulan sendikalar bugün çalışanlardan gerekli desteği görebildiler mi? Hayır göremediler! Göremediler diyorum çünkü on beş yılı aşkın bir zamandır hak arama mücadelesi vermelerine rağmen daha bugün memur sendikalarına üye memur sayısı % 58"i ancak bulmuştur. Memur adına mücadele veren, bir takım haklar almak için bugüne kadar gelmiş geçmiş iktidarlarla adeta cebelleşerek hak elde etmeye çalışan sendikalar neden bu kadar yalnız bırakıldılar bunu bir türlü anlayabilmiş değilim ve anlamakta istemiyorum. Hani her olumsuzluğun sonunda o sözcüğü söyleriz ya “Eğitimsizlik”… Ben bu cümleyi burada asla kullanmak istemiyorum. Çünkü bir kamu kuruluşunda çalışıp ta bu kadar eğitimsiz insanların olabilmesine asla ihtimal vermiyorum. Bu olsa, olsa sendika ve örgütlenme bilincinin çalışanlarda yerleşmemesinden kaynaklanıyor. Biz sendikacıların üzüldüğü asıl nokta; bazı memurlar sendikalara üye ve destek olmadıkları gibi en acımasız eleştirileri de yine bu sivil toplum kuruluşlarına yapmakta ve kazanılan kazanımları göremezlikten gelmektedirler. Bu kazanımları burada saymakla bitiremem. Zaten saysam da onlar için bu burada bir şey ifade etmeyecektir. Bu tip memurların ağzında sürekli hep aynı cümleler “sendikalar memurlara ne verdi”? Acaba kendileri için bende aynı soruyu onlara sorsam; “Sen ne verdin de, ne istiyorsun”? Buna ne cevap verecekler, bunu da çok merak ediyorum açıkçası? Bir eylem, protesto ve basın açıklaması yapılacağı zaman sendikaların arkasında bazen üç, beş kişi bile olmuyor. Ama eleştiriye geldi mi? Maşallah en fazla konuşan üye olmayan kamu çalışanları oluyor. Sen, senin hakkını almak için mücadele eden sendikaya üye olmayacaksın ve bu da yetmezmiş gibi sendika üyesinden daha fazla konuşacaksın. Yok böyle bir şey kardeşim, yok… Ama sendika üyesi olmadıkları halde sendikanın elde etmiş oldukları haklardan faydalanıyorlar. Peki, sendikalara üye olmamak için gösterdikleri dik duruşu ve aynı iradeyi neden sendikaların almış oldukları hakları biz sendika üyesi değiliz diyerek geri iade etme noktasında göstermiyorlar. Hadi göstersinler ya… Gösteremezler… Bazı insanlar hep başkalarının sırtından geçinmişlerdir ve geçinmeye de devam ederler. Sendikaların yapmış oldukları çalışmaların maliyetleri Ahmet, Mehmet, Ayşe ve Fatma"nın sendikaya ödediği aidat ile karşılanacak ama çalışmaların sonunda kazanılan haklardan üye olmayanlarda faydalanacak. Yok, öyle bir yağma… Hem mücadelen kaçacaksın, hem de hak isteyeceksin! Nerde o bolluk? 4688 Sayılı Kanun Madde 19: “Kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyonları bu Kanundaki hükümler çerçevesinde, “ÜYELERİ ADINA” toplu görüşmeye katılmaya, toplu görüşmeyi sonuçlandırmaya ve taraf olmaya yetkilidir” diyor. İnşallah bu maddenin uygulanması çok yakın olur da işte o zaman konuşma sırası biz sendikalara gelir… Bakalım o zaman da aynı dik duruş ve iradeyi gösterebilecek misiniz? Bunu işte o zaman göreceğiz… Sen yoksan çözüm de yok! Ve unutmayın ki; sizsiz hep bir kişi eksiğiz biz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Fevzi Gül Arşivi
SON YAZILAR