Sadakat mı, Menfaat mi?

İki üç gün önce bir gazetede okumuştum: İstanbul"da Beykoz"da bir vatandaş trafik kazasında ölüyor. Cenaze namazı kılmak için getirildiği camide Musalla taşına konan cenazenin namazı kılınmak için beklenirken bir köpek geliyor ve cenazenin bulunduğu musalla taşının altına yatıyor. Kaldırmak için uğraşıyorlar ama kalkmıyor. İmam “bırakın hayvan da vedalaşmak etmek istiyor cenaze ile” diyor ve köpeği kendi haline bırakıyorlar. Namaz kılındıktan sonra köpek mezarlığa da geliyor. Cenaze defnediliyor. Köpek orada mezarın yanına yatıp duruyor. Sonra öğreniyorlar: Köpek cenaze sahibinin büyüttüğü ve baktığı köpekmiş. Herkes ayrılıp evlerine gidiyor ama köpek mezarlıktan ayrılmıyor. Sahibinin kabrinin yanında yatıyor. Bugün bile Beykoz da Riva mezarlığına gidenler kabrin yanında yatan zayıf cılız sıska hale gele gelmiş bu vefalı köpeği görebilir.
Duygulanmamak mümkün değil. Şu nankör dünyada, insanların menfaatten başka bir şey düşünemez olduğu bir zamanda böyle bir vefa örneğini bize gösterdiği için bu hayvanı tanımak isterdim. Köpekler yaratılıştan Allahın bahşettiği çok üstün meziyetlere sahiptirler. Bu meziyetlerin onda biri bile biz insanlarda olsa inanın numune insanlar oluruz. Köpeklerin en önemli özelliği sahibine ölümüne sadık olmasıdır. Sahibi kızdığı zaman öldüresiye dövse sahibine karşı gelmez. Yine sahibinin kendini çağırdığı zaman koşa koşa gelir ve kuyruğunu sallayarak sevgisini ifade eder. Hangimizin çoluk çocuğu yaptığı bir hatadan dolayı azıcık sınırları aşacak şekilde azarladığımız zaman dönüp karşı cevap vermez. Yahut mümkün değil ya, bir tokat atacak olsak vay halimize… Ya evi terk ederler yahut evi başımıza yıkarlar. Kendi öz evladımız bile yeri gelince karşı gelebilir, ama o hayvan değil karşı gelmeyi, kapı dibinde yaz kış demeden evimizi bekler. Açım demez. Versek yer. Vermesek ağlamaz haline. Hiçbir köpek yoktur ki sahibinin evinin önünde ölsün. Ölümünü bilir tahmin eder ve evden uzaklaşarak sahibinin evinin önünde leşini bırakmaz. En çok sevdiği şey başının okşanmasıdır. Ne düşündüğünüzü öğrenmek ister gibi gözlerinizin ta içlerine bakar. Sadakat timsalidir. Kendini o evin bir ferdi ve daha ötesi o eve sahip çıkmakla görevli olarak görür. Köpekten hepimizin alacağı çok dersler vardır. Ama ne yazık ki birçoğumuz bu hayvanın daha doğrusu hayvanların kıymetini bilmiyoruz. Bütün hayvanları yazmaya yerimiz müsait değil yeri geldikçe diğer hayvanların müstesna özelliklerinden bahsetmek isterim.
Hayvanların bu özelliklerini görünce dönüp kendimize insanlara bakıyorum da ne kadar geri kalmışız bu hayvanların yanında demek geliyor içimden. Yaratılışı gereği tüm canlıların en üstünü olarak yaratılan biz insanlar her gün birbirimizi çekiştirmekten birbirimizin kuyusunu kazmakla uğraşmıyor muyuz? İyilik yapmakla mutlu olunacağını bilmiyoruz. Başkalarını kullandıkça kendimizi akıllı sanıyoruz. “Bak gördün mü, bugün yemek parasını bedavaya getirdik, araba parası vermedik çayımızı da içtik.  Şu dünyada böyle aptal insanlar olduğu müddetçe biz krallar gibi yaşarız” Bu sözler malüm kişilerin sözleridir. Yeniden dünyaya gelmiş olsam insanlara iyilik yapan ve insanları kullanmayı değil kendimi kullandırmayı tercih ederim. Asalak gibi başkalarının sırtındaki kenelerle geçinmektense bir gün tok bir gün oruçlu geçirmeyi tercih ederim. Atların kuyruk altlarındaki at sinekleri de hayatlarını devam ettiriyorlar. Bırakalım isteyen at sineği olmayı tercih etsin, isteyende iyiliksever insan olmayı…
Bu bahsettiğim olaylarla çokça karşılaşır olduğumuz için yazma gereği duydum. Umarım kimseyi incitmemişimdir.
Güzel günler iyiliksever insanların ve de sadakatli hayvanların olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Yaşar Koca Arşivi
SON YAZILAR