ROMANTİKLİK

Son yıllarda başlayan,gerçekte emperyalizm olan,küreselleşme ve yeni dünya düzeni denilen yapılanmanın ülkeleri egemenliğine almasıyla değişen yaşam koşullarından ülkemiz de payına düşeni alıyor,maalesef bu payın içinde kültür,sanat ve edebiyat da var.
                    
Her gün küreselleşmenin yaşama biçimi olarak sunup,dayattığı tüketim politikası,doğal olarak kültür ve sanat alanını da etkileyip yaralıyor.Çünkü çağdaş emperyalizm bir ülkeye zarar vermenin mal,sermaye,teknoloji ihracından çok kültür ihracı yapılmasını öneren, pompalayan ve bunu bazen açık bazen de sinsi politikalar yaparak gerçekleştiriyor.

                    
Uygulanan bu politikalar yaşamın ekonomik, toplumsal, siyasi, kültürel alanlardaki sonuçları bir yana,sanata,edebiyata getirdikleri ve onun karşıtlarını acaba nasıl etkiliyor?

                    
Dayatılan kültürün sanattaki ideolojisi postmodernizmin  egemen kılınmasıyla sanat insanlardan uzaklaştırılıyor. İnsansız ve yaşamsız bir sanat için iletişim araçlarının gücü seferber ediliyor.Ruhsuz bedenlerin ve bedensiz ruhların gezindiği bir arenaya dönüştürülen sanattan insan ve yaşamın içi boşaltılıyor.
                    
En belirgin örneği edebiyat,tüketim çılgınlığının objesi haline getirilerek metalaştırılıyor. Mistizm, boşinanlar, hastalıklı cinsellikler pompalanan bir yazın türü okura dayatılıyor.
                    
Düşüncenin ve edebiyatın temeli olan dilimiz çarpık eğitim politikalarıyla yozlaştırılıyor,yabancı dillerin boyunduruğuna sokulması isteniliyor.(ama onu tam olarak beceremiyorlar!)
                    
Edebiyat modaya dönüştürülürken yapıtlar süreklilik özelliğinden dışlanarak geçici bir dönem için kullanılıyor.Bellekler silinip görkemli edebiyat geleneğimiz unutturulmaya çalışılıyor,düzenle uyumlu yazarlara yer açılması için tüketim çılgınlığı ile kültürsüz bir kültür pompalanıyor.
                    
Belli bir zamanın süzgecinden geçmesi özelliğinden yoksun edebiyat yapıtı olup olmadığı belli olmayan yazıların topluma sunulması yoluyla her şey gibi edebiyat da bugün üretilip aynı gün içinde tüketilen bir "çerez"e dönüştürülüyor.
                    
İstenilen nitelikteki bir edebiyat kitlelere sunulurken yaratılan psilolojik ortamla bu tezgaha girmeyenlerin aşağılanması sağlanarak insanlar etki altına alınmak isteniyor.Okur aldatılıyor,yönlendiriliyor,geçek edebiyattan uzaklaştırılıyor.Ne yazık ki kimi edebiyatçılar bu uygulamaları  görmüyor ve yaptıkları işin erdemini bir yana bırakarak egemen kılınan modaya uygun yapıtları tercih ediyorlar.
                  
Edebiyatçılara,edebiyata düşen görev,geleneğine,yaşama ve insana sahip çıkan eserler üretmektir. (o da tam olarak becerilemiyor ya)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfi Özkan Arşivi
SON YAZILAR