RAVZADA HÜZÜN VAR

Koronavirüs nedeniyle dünyada alarm var. Kudretli devletler kendi halkını, gözle görünmeyen bu virüsten korumak için bir çok tedbirler aldılar. Özellikle ilahi takdir konusunda sorunu olanlarla, ahiret hayatını hiç hesaba katmayanlar panik yaşamaktadırlar. Tedbirli olmak İslami bir sorumluluktur ama takdire itiraz etmek de bir o kadar sorumsuzluktur. Hz. Ömer efendimiz, veba hastalığı olan bir bölgeye girmekten vazgeçmiş, bu davranışının izahını soranlara, "Allah'ın kaderinden Allah'ın kaderine kaçıyorum" cevabını vermiştir.

Koronavirüs nedeniyle bir çok insan kendini sorgulama fırsatı bulmuştur. Muktedir devletlerin, gözle bile görünmeyen küçücük bir virüs karşısındaki acziyetlerine bütün dünya şahit olmuştur. "Ben sizin Rabbınızım" diyecek kadar âsileşen Nemrut da küçücük bir sineğin şamarıyla acizliğini görmüştü. Hz. Musanın karşısına dikilen Firavn da büyüklenmiş ama ezip-geçmek istediği Hz. Musaya otoban olan Kızıl Deniz, Firavn'u yutarak ona acziyetini göstermiştir. Günümüzün olağan ve güncel ortamında, koronavirüs örneğini de rahatlıkla bu kapsamda okuyabiliriz.

20 gün kutsal topraklarda olduk. Umre vesilesiyle Mekke'de 16 gün, Medine'de 4 gün konakladık. Mekke'de bulunduğumuz son iki günde Harem-i Şerife'de temizlik ve ilaçlama yapıldı ve bu nedenle tavaf yapamadık. Harem'in ve Kâbe'nin yalnızlığına şahit olduk, bu nedenle çok da göz yaşı döktük. Medine'de de aynı hüznü yaşadık. Yıllardan beri, defalarca Harameyne misafir olma bahtiyarlığına sahip biri olarak, tarif edilemiyecek kadar hüzün yaşadık. Ravzanın kapalı oluşu, Babus-Selâm kapısının adeta göz yaşlarına boğulduğunu gösterdi bize. Mahzun bakışlarıyla, yeşil halı diye isimlendirilen, orjinal Peygamber mescidine girememek hıçkırıklarla ağlamamıza neden oldu.

Hangi nedenle olursa olsun,  gerek Kâbe'nin gerekse Ravzanın ibadete kapalı oluşu yürekleri sızlatmaktadır. Elbette, sağlık ve buna bağlı güvenlik nedeniyle bu tedbirlerin alındığına inanıyoruz. Ama buna rağmen kabullenmekte zorlanıyoruz. Kâbe'nin yalnızlığına, Resulullah'ın uzaktan bakışına şahit olmak çok hüzün vermektedir. Kâbe'nin ve Ravzanın hüzün nedeniyle ağladığını hissediyorsunuz. Yalnızlığa alışmamış kimsesizler gibi misafirlerine mahsun bakışlarla nazar ettiğine şahit olmak yürekleri parçalamaktadır. Sanki ! "Beni yalnız bırakmayın, alışık değilim, benim misafirim bereketim"dir diyerek, kendilerine uzaktan bakanlara el sallamaktadırlar.

En kısa zamanda hizmet ve ibadete açılacağına inandığımız Beytullah ve Ravzanın, yalnız bırakılmayacağına inancımız tamdır. Her iki kutsal mekanın korunması Allah c.c. aittir. Ancak, bu mekanların ziyaret edilmesi de Allah'ın ve Rasulünün müminler üzerindeki haklarındandır. Allah c.c. Hz. İbrahime davetini yaptırmış, tavaf sorumluluğunu Cebrail ile göstermiş, yapılan duaları da misafirine ikramı olarak lütfetmiştir.  İmkân ve fırsat sahibi her müslümanın Kabeyi ve Ravzayı ziyareti şarttır. Hele günümüz stratejik şartlarında bu ayrıca bir duyarlılık ve sorumluluktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR