PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMU

Peygamberimiz, Rebiülevvel ayının 12. Gecesi, pazartesi günü sabaha karşı dünyaya geldi. Osmanlı döneminden beri Peygamberimizin doğumu Mevlit kandili adı altıda her yıl Rebiülevvel ayının 12. gecesi kutlanıyor.

Bu kutlamalarda; Peygamberimiz anılıyor, hatırlanıyor, salavatlarla, hatimlerle, tevhitlerle bu gecede bir takım merasimler yapılıyor, daha çok mistik bir hava içerisinde bu geceden istifade edilmek üzere diğer gecelere göre biraz daha fazla ibadet edilip dua ve niyazda bulunuluyor.

Bu vesileyle; Peygamberimizin getirdiği mesaj kavratılmaya, Peygamberimiz anlaşılmaya ve her kademedeki, her mekandaki insana Peygamberimizin tebliği, Allah c.c. vahyi hatırlatılmaya, vahyin ürünü bilgilerin paylaşılması sağlanmaya çalışılıyor.

Çok isabetle Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl bir konu tespit ederek bu konu etrafından konferanslar, paneller, sempozyumlar ve vaazlar yaptırıyor.

Müslümanların en çok ihtiyacı olan, her Müslümanın sahip olması gereken ama maalesef ne bireysel hayata ne de toplumsal yaşama kazandırılamayan samimiyet duygusu aşılanmaya ve hatırlatılmaya gayret ediliyor.

Peygamberimiz vefatından yaklaşık 85 gün önce ilk ve son defa yapmış olduğu Hac ibadeti esnasında Arafat vakfesinde irad ettiği veda hutbesinde, kendisinden sonra ümmetine Kur’an ve Sünneti emanet olarak bıraktığını, bu değerlere uyulması halinde Müslümanların üzülmeyeceklerini ve zulmete uğramayacaklarını hatırlatmıştı.

Müslümanların elinde Peygamberimizin emanet olarak bıraktığı ve gerekçesini de belirttiği bu iki önemli değerleri ve kutsalları bulunmasına rağmen tüm dünya Müslümanlarında öteden beri sıkıntı devam ediyor.

Müslümanlar Kur’anın mealini okuyor ama bir tefekkür oluşturamıyor, Peygamberimizi tanıyor ama Salavatla Sünneti bir araya getiremiyor. Bunun için de bu temel değerlerden istifade edemiyor, birlik oluşturamıyor ve bir cihat aşkı doğuramıyor.

Birlik içerisinde olup kendilerinin dışında olanlara karşı güç meydana getirmeleri gerekirken, diğerleriyle dostluklar oluşturup yine birbirlerine diğerlerinin de desteğini alarak saldırıyor.

 Gönlümüzde ve evimizde, mahallemizde ve ilimizde, ülkemizde ve dünyamızda huzur yoksa bunun sebebi biz insanlardır. Hele Müslümanların huzursuzluğunu izah edecek mantıklı bir gerekçe bulamıyoruz. Çünkü Yüce Kur’an ve Peygamberimiz huzurun şifrelerini vermiştir. Buna rağmen Müslümanlarda huzursuzluk varsa bu temel kutsallardan uzak oluşu nedeniyledir.

Bu duygularla, bu gece ihya edeceğimiz Peygamberimizin doğum yıl dönümünün alem-i islamın dirilişine, yeşerişine, birliğine, dirliğine ve düzenine vesile olmasını Rabbımdan niyaz ederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR