ÖZ BENLİĞİNDEN UZAKLAŞMANIN SONU YOKOLUŞTUR

 

   Tüm dünyada milletler kendi benliklerine dayanarak, kendi öz kültürlerine sarılarak gelişip büyüyorlar. Hangi milletten, hangi ülkeden bahsedersek bahsedelim hiç fark etmeyen bir gerçeklik var ki o da; her milletin kendi toplumsal değerleri üzerine inşa ettiği yeni bir medeniyet sayesinde gelişip büyümüş olmasıdır. Kendi halkına refah ve mutluluğu verebilmiş olmasıdır. Huzur ve barışı temin edebilmiş olmasıdır. Adaletsizliği kaldırıp eşitliği sağlayabilmek ancak böyle mümkün olur. Hiçbir millet tarihinden, inancından, örfünden, geleneğinden, dininden kısacası tüm toplumsal değerlerinden uzaklaşarak ya da onlara yabancılaşarak gelişip büyüyemez. Şimdi bizim milletimiz bu sosyolojik gerçeklere rağmen kendi benliğinden uzaklaştırılıyor. Bu yabancılaştırma işini sağlama almak için önce ekonomimiz yabancılara satılarak zayıflatılıyor. Milletimiz Avrupa'yla bütünleşme rüyasına kurban edilerek Avrupa insanı gibi bencilleştiriliyor. Böylece milletimiz bin yıllık hayra hizmet etme, hayırda yarışma, iyilik ve adaleti sağlamada yardımlaşma inancından uzaklaştırılıyor. Zulüm ve haksızlığı ortadan kaldırma ve başkasının derdiyle dertlenme duygusu öldürülüyor. Daha doğrusu tüm insani duygular katlediliyor. Bunun neticesinde kendine olan inancı da zayıflatılıyor, Avrupa olmadan, Amerika olmadan bir şey yapamayız. Onlara rağmen bir şey başaramayız düşüncesi kuvvet kazanıyor.

    İşte bu hatalardan dolayı, bu yanlış tutum ve davranışlardan dolayı, eğitim sistemimiz kriz içerisine girmiş bulunmaktadır. Bir türlü anlayamadığımız bir şekilde adeta kuşatma altına alınmıştır. Çünkü okullarımızda toplumsal değerlerimiz çocuklara aktarılamıyor. Kültürümüzün en önemli unsuru olan dinimiz öğretilemiyor. Bu eğitim sistemi kendi geleceğine sahip çıkan, özgürlük ve bağımsızlığa önem veren bir nesil yetiştiremiyor. Adeta bir takım açık, gizli anlaşmalarla eğitim sistemimiz kuşatma altına alınmıştır. Okullarda çocuklara faydalı faydasız birtakım kuru bilgiler ötesinde başka bir şey verilememektedir.  Oysaki okulun birincil görevi toplumsal kültürü öğrencilere aktararak onları geleceğe taşımaktır. Öğrencilere davranış kazandırmak ve onları dini değerlerine göre terbiye etmektir.

   Oysaki bu gün ülkemizde, okullarımızda kültürümüzü geleceğe taşıyacak nesiller yetiştirmek şöyle dursun tam tersine kendi öz benliğinden uzaklaştırılan çocuklar yetiştiriliyor. Kim ne derse desin yeni nesiller kimliksiz, şahsiyetsiz ve gayesiz olarak büyüyorlar. Okullarımız adeta yabancı kültürün verildiği, batılı değerlerin aşılandığı eğitim kampları durumuna getirilmiştir. Sigara, içki, uyuşturucu öyle kolay, öyle yaygın hale gelmiş ki adeta okullarda öğrenciler arasında normal bir durum haline gelmiştir. Fuhuş tüm toplumu tehdit eden çok ciddi bir tehlike haline gelmiştir. Bu gün ülkemizde fuhuş on iki yaşa kadar inmiştir. On iki yaşında fuhuşa bulaşan nesillerden nasıl bir gelecek bekliyoruz. Uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıkların pençesinde kıvranan tazecik, körpe beyinlerin eline bırakacağımız ülkemizin geleceği aydınlık olabilir mi?

   Ergenekon davasıyla milli menfaatlerimizi koruma noktasında mesafe alındığı söylenen bu dönemde, kamuoyundaki maneviyatçı görünüme rağmen ülkemizde başörtüsü zulmü hâlâ devam etmektedir. Beklentilerin aksine halkımızın inançlarını yaşamak isteyen evlatları rencide edilmekte, aşağılanmakta ve horlanmaktadır. Kim ne derse desin ülkemizde Müslümanların inandığı gibi yaşama hakkı bulunmamaktadır. Okulunda namaz kılmak isteyen öğrencilere hâlâ resmen yer gösterilmemektedir. Aile kurumunun genleriyle oynayan televizyon dizilerinin etkisiyle toplumsal çöküşü yaşıyoruz. İflas eden eğitim sistemimiz ahlaki çöküşe çare bulamazken en öldürücü darbeler ekonomik çöküntüyle birlikte vurulmaktadır. Binlerce öğrencimiz gözlerimizin önünde helak olup giderken bir önlem alamıyoruz. Bazı medya grupları bu milletin tüm kutsal değeriyle savaşmakta adeta kahramanlık yarışına girmiş bulunmaktadırlar.

   İşte bu tehlikeli duruma millet olarak dur demek her vatan evladının görevidir. Hayatın her alanında karşılaştığımız bu durumun ana sebebi milletin kendi Milli Görüşünden uzaklaştırılmış olmasıdır. Bir başka ifade ile İslam´ın hayattan dışlanmış olmasıdır. Milletimizin kendi özüne, kendi kültürüne dönebilmesi için öncelikle çocuklarımızı maneviyatsızlık, ruhsuzluk hastalığından kurtararak milli değerlerimizle birlikte eğitmek zorundayız. Batılılaşma saplantısından çıkarak, kendi özümüzle birlikte modernleşme yolunu seçmek zorundayız. Milletimizi kültüründen, inancında, tarihinden koparacak olan modernleşme ya da batılılaşma aslında bir çeşit intihardır.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR