M.Halistin Kukul

M.Halistin Kukul

OY T(I)RABZON, T(I)RABZON!.../1

     Bir buçuk aydır Beşikdüzü'ndeyim...Post-Nişîn'e Mektuplar'ımdaki "Yeşillikler Okyanusu"nda!..

     Haber dinlemeyip, gazete okumayıp, kimseyle görüşmediğiniz zaman zarfında, muhteşem güzelliklerin huzurunu yaşıyor, gönül rahatlığıyla şükrediyorsunuz!..

     Hele bir haber dinlemeye, bir gazete okumaya ve birine rastlamayagörün...Zihniniz, birdenbire,  allak-bullak oluveriyor!..

      Bir buçuk aylık süre içinde, birkaç kez T(ı)rabzon'a gittim...

      "Oy T(ı)rabzon, T(ı)rabzon

        İçin kalaylı kazan"

      Diye türkü yakanların ne heyecanlarından, ne de ümitlerinden bir zerre bulabildim...

      Hemen denilecektir ki,  batı cephesinden girişte denize inşâ edilen dev s(ı)tadyumu da mı görmedin? Hattâ, şu gidiş-gelişli tünel de mi sana bir şeyler ifade etmedi? Böyle nankörlük olur mu?

     Ben, Avni Aker'i ve T(ı)rabzons(ı)por'un çekirdeği olan İdman Ocağı yıllarını arıyorum!..O rûh nerede, siz onu söyleyiniz!..

     Ya, Yomra tarafı...Otuz-kırk katlı binalar gelişmişlik numûnesi değil mi? diyebilirsiniz!..

      Ben, bir tane de olsa, 'fabrika' arıyorum!..Hani fabrika?

     Yapılanlarla ne kadar iftihar edilse de azdır.  Fakat...

     Yomra'nın yeşillikleri betonlaşmış ve Türkçe'den çok, Arapça ilânlar çepeçevre her yanı kuşatmıştır...

      Yine fakat; Sürmene'nin yakılan ormanlarından hiç kimse niçin söz etmiyor?..Uzungöl'ün göllüğü nerelerde kaldı, îzah eden birileri var mı? O güzelim bakmaya kıyamadığınız çam ağaçlarının yerlerinde yeller esiyor...

       "Yeşillikler Okyanusu"nda,  teleferik yâni varagele yapılıyor ammâ sokaklar köstebek yuvası gibi...Mahallelerin  yâni  o bildiğiniz eski köylerin yolları yine aynı...Vakfıkebir ve Beşikdüzü'nde, -Yomra'yı geçemezler ammâ- yüksek bina yarışı var...

      Gülbahar Hâtûn'un emâneti, ekmeğiyle dünyada şöhret bulmuş Büyükliman denilen bu diyârda, siz, hiç, "Nokta, nokta, nokta p(ı)lâkalı araç sahibi... aracınızı lütfen bulunduğu yerden kaldırınız!" ifadeli bir belediye ilânına rastladınız mı, böyle bir ilân duydunuz mu? Hem de, günde birkaç defa!..

      "Oy benim Beşikdüzü'm...Bahçeler kara üzüm...Senden başka seversem...Kör olsun iki gözüm"

       Öyle mi?

       İsim değişti: Şehir, Büyükşehir, oldu...Köy ise, mahalle!..O kadar!..

       Halbuki; bir zamanların "T(ı)rabzon böyük şehir..." türküsü vardı ki,  o zamanki T(ı)rabzon, hakîkaten büyük şehirdi.

       Acaba, diyorum, diyenler, o muhteşem T(ı)rabzon için "için kalaylı kazan" derken, hangi  hislerle dolup  taşıyorlardı. O'na, "böyük" sıfatını hangi nezâket ve zarâfetinden ötürü lâyık görmüşlerdi.

      O "içi kalaylı kazan" veya  "T(ı)rabzon böyük şehir de.." türküsü, zihinlerde ve gönüllerde hangi müşterek kültürün, millî şuûrun tezâhürüydüler!..

     Peki...

   "On beş doktora bedel"

    Olan "Of Sürmene yaylası", şimdilerde ne hâldedirler?

     Şunu hemen söyleyeyim ki, gençliğimin elli altmış yıl evvelki T(ı)rabzon'undan aradığım izlerden çok azını bulabildim.

      T(ı)rabzon Kalesi, her zamanki ihtişamıyla şanlı Türk Bayrağı'nı dalgalandırıyor yine...

     Zağanos Burcu, gönlümdeki yerindedir...Gülbahar  Hâtûn Külliyesi, tevâzû numûnesi olarak capcanlıdır...

       Atatürk Köşkü, çiçeklere bezenmiş hâliyle dâima görmeye değer bir mekân olarak kendini gösteriyor...

       T(ı)rabzon;  Fâtih Sultan Mehmed Han'ın, İstanbul'dan sonra, azîz Türk Milleti'ne bir emânetidir.

       Orada, dâima, Fâtih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim'in, Kanunî Sultan Süleyman'ın  mânevî havası yaşamaktadır...

      Ahi Evren'in, Emir Mehmed'in, İskender  Paşa'nın, Zağanos Paşa'nın...adım adım nefes alış-verişleri var orada...

       Ayasofya, bahçesinde gelişigüzel yatanları olmasa,  câmi olarak, hâkîkaten hoş bir mekân olmuş!..Fakat, her şeye rağmen, Uzunsokak'ın, Maraş Caddesi'nin, Kemeraltı'nın cezbedici edâsıyla hemhâl olmak istiyorum. Faroz ve Moloz'da, benim, Erzincan Askerî  Lisesi'ne gidip gelirken kaldığım Hasbi Palas virâne hâlinde...Esâsında; Faroz'dan Moloz'a ve Moloz'dan Çömlekçi'ye tam bir enkâz yığını...Rezâlet!..

      Ya Boztepe!?..Perîşân mı perîşân!..Çoluk-çocuk Araplar'la tıklım tıklım...Pislik içinde...

       "Uyanmak Zamanı" adlı şiir kitabımdaki, T(ı)rabzon Güzellemesi başlıklı şiirimdeki T(ı)rabzon'u arıyorum:

                           "Târihin kollarında zarâfet süzüm süzüm;

                             Masmavi sâhillerde yaylım yaylım rayiha.

                            Bir yağmur çisil çisil yağınca yeşilliğe,

                            Tâze topraktan buhar ağınca yeşilliğe,

                            Dolunaylarda, benim, aksini bulur yüzüm.

                            Gözelerden fışkırır gür edâlı kahkaha;

                             Târihin kollarında zarâfet süzüm süzüm."

       Bu T(ı)rabzon, o T(ı)rabzon değil, ne çâre ki!..Sokakları, alış-veriş merkezleri karaçarşaflılarla dopdolu...Herbirinin yanında beş-altı çocuk...Kimi erkeklerin yanında birkaç  eş...Hiçbiri-ne yazık ki- Türkçe bilmiyor...

      Boztepe öyle, Forum öyle, her köşe-bucak öyle!.....Her taraf öyle!..Gürültü alabildiğine..

      Modacı Avrupaîlik ile, karaçarşaflı Arabîlik kültürü öyle bir çelişki içinde bulunuyor ki, 'Türk', şaşkın!..Bocalayan, maalesef, Türk!..

      Bu T(ı)rabzon, o T(ı)rabzon değil ne çâre...Dağına bayırına Büyükşehir denmiş ammâ, merkez Ortahisar'a bitişik bulunan, ne Akçaabat'a ve ne de Yomra'ya merkez ilçe hüviyeti verilebilmiş...Tuhaf bir hâl!..

       Üstelik, şehir merkezinde bile sokaklarda yürümek  maharet istiyor.. Hele bu mevsimde!..

       Öyle sanıyorum ki, bu aylardaki merkez nüfusu bir milyonu aşıyor...

      Şehirleşme, medenîleşme olarak târîf buluyor. 'İrileşme', 'kalabalıklaşma'  başka bir şey!..

       Önünüze gelen ilçeye bir fakülte açıp, koca koca binalar yükseltmek  gelişmişliğe ölçü  değil!..

      Kim ne derse desin, ben, en azından elli  altmış yıl evvelki , gençliğimin T(ı)rabzon'unu, "içi kalaylı kazan" T(ı)rabzon'unu arıyorum.

      Yaylaları "onbeş doktora bedel" T(ı)rabzon'u!..

    

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M.Halistin Kukul Arşivi
SON YAZILAR