ÖTESİ BERİSİ OYNAYANLAR

                                                        ÖTESİ BERİSİ OYNAYANLAR

       O kadar Enteresan  bir toplumda yaşıyoruz ki anlatamam. Hukuk sisteminden, siyasetçisine, sosyal hayattan, ticari hayata varıncaya dek, insanların büyük bir kısmı ne hikmetse Konjonktürün gereği neyse onu yapmaya çalışıyorlar. Dün yaptıklarını veya söylediklerini bugün o kadar rahat bir biçimde inkâr edebiliyorlar ki anlatamam. Bari biraz dürüst davransalar da adam gibi, 'biz kıvırıyoruz  menfaatimiz  bunu gerektiriyor' diyecek kadar dürüst olabilseler. Süleyman Demirel, 'Dün dündür, bugün bugündür' derken bu konudaki tavrını ortaya koymuş, merhum Özal Cumhurbaşkanı seçildiğinde, 'iktidar olduğumuzda onu oradan indireceğiz' demiş olmasına rağmen, iktidar olduktan sonra çok rahat bir biçimde 'Devletin başında kavga olmaz' diyebilmiştir.

      Çok değil, bundan on yıl öncesine kadar alnı secdeye giden herkese, 'Mürteci' damgası vurulurken, insanlar gizli namaz kılıyorlardı. Şimdi ise Bürokraside yükselmek isteyenlerin büyük bir kısmı, Camiye  Namaz kılmaya gidiyorlar ki insanlar görsünler. Hatta eskiden başını örtmek istemeyen, ruhu secde etmemiş, bazı Bayanların dahi şimdi Başörtüsü takmaları hem sevindirici hem de üzücü bir durum. Sevindirici yanı, insanların Allah'ın örtünme emrine riayet etmeleri, üzücü yanı ise insanların Allah'ın rızası için değil de, makam ve mevki kazanmak için başlarını örtmeleridir. Bazı örtülülere bakıldığında, açık olsalardı  çok daha iyi olacakmış demekten de kendimi alamadığımı ifade etmek isterim. Başlarında örtü altlarında streç türü, vücudunun her tarafını en ince detayları ile gösteren pantolon giyen bayanlar, keşke başlarına o örtüyü örtüp, İslami kesimi rezil etmeselerdi!

       Yine çok değil, bundan iki yıl kadar önce  Cemaat mensubu olmak en büyük modayken, herkes Perşembe sohbetlerine katılırken, Adli Yargıdan Emniyet mensuplarına, iş adamlarından bürokratlara, hatta siyasetçilere  varıncaya dek, herkes Perşembe sohbetlerine, Cuma sohbetlerine katılmak için yarış halindeyken, şimdi adamlarla telefonla dahi görüşmemek için, ellerinden gelen her şeyi yapmaları bir yana, utanmadan çıkıp pişkin pişkin beyanatlar vermeleri, bu insanların üç kuruşluk menfaat için, her taraflarının oynadığının açık ve net delilidir. Daha düne kadar ölen arkadaşları için, Perşembe akşamları sohbet grubu ilanları verenler, Cemaatin yapacağı Okul, Yurt, Üniversite gibi binalara olmadık imar izinlerini çıkaranlar, şimdi çıkıp AK Parti'de, paralel yapıyla dirsek teması olanlar var demeleri gerçekten çok ayıp!

         Askerler, gazeteciler,  tutuklanıp Cezaevlerine giderken, herkesi dinleyip kumpas kuranlar, piyasada cirit atarken, sesi soluğu çıkmayan gazeteci müsveddelerinin, şimdi çıkıp da o günlerde gazetecilerin çektiği sıkıntıları göz önüne alarak, köşe yazıları yazmaları, onların kişiliğine yakışan bir durum olsa gerek. Biz dün Cemaatle ilgili yazı yazarken, sırf Cemaatten 'üç beş kuruş nemalanacağız' diye onlara elli takla atanlar, şimdi Cemaatin Adliye önünde yaptığı 'protesto' gösterisini yayınlamadılar ama biz adam gibi tamamını yayınladık. Neden yayınladınız derseniz, ortada haber değeri olan bir olay var ve bunun haber yapılması tarafsız gazeteciliğin gereğidir. Kaldı ki Cemaatin tabanında çok saygıdeğer, ihlâslı, imanlı, dürüst insanlar var. Bu insanları görmezlikten gelmek zulümdür! Biz haksızlığa uğrasak da her zaman doğruların yanında olmaya devam edeceğiz.

        Bir de AK Parti'nin göbeğinde görev yapıp, Paralelcilerle ortak işler yapanlar var. Örneğin bizim Cukkacıbaşı, Keresteci kardeşimizle birlikte Atakum'un tepesinde ortak iş yapıyor. İşin daha da vahim boyutu, bunu Vezir Hazretleri biliyor ve destekliyor ama kimse çıkıp demiyor ki 'Yahu arkadaş, siz ne yapıyorsunuz?' bu Keresteci, bu şehirde paralellerin en önemli şahsiyetlerinden birisi olduğunu, kendisi her fırsatta söylüyordu. Hatta hiç unutmuyorum bizim merhum Kayıkçıbaşı'nın odasında, enteresan bir şey anlatmıştı. 28 Şubat sürecinde 'Şayet Cemaatten üç kişi alınsaydı, birisi de ben olurdum' diyen bu arkadaşımız şu anda Büyükşehir Belediyesinin ve Vezir Hazretlerinin en has adamlarından olduğunu, havada uçan kuşlar dahi  bilirken,  Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın 'Kardeşimiz dahi olsa, Paralelcilerle birlikte olanlarla işimiz olmaz' demelerine, ne demek lazım çok merak ediyorum. Bakın ben açık ve net, dün nerede idiysem bugün de orada olduğumu söylüyorum. Ancak dün Cemaate olan uzaklığımdan bugünkü durum daha farklı. Herkes Cemaatten uzaklaşınca, Cemaate daha fazla yakınlaşma hissi duydum(Cemaati ne kadar tasvip edip etmediğimi bilirsiniz). Bunu neden yaptın derseniz; riyakâr, iki hatta üç yüzlü insanları gördükçe, onların olduğu cenahta olmaktan Allah'a sığınıyorum. Bir insan hata yapsa bile, adam gibi hatasının Arkasında  durup 'Evet hata da olsa yaptım. Allah affetsin'deme erdemliliğini göstermesi gerekir. Bunu yapmayan,  ötesi berisi oynayan adamları ne yapacaksın derseniz; onları  koyacaksınız fosseptik kuyusuna, üzerine de edeceksiniz! Şey... Bizim üstadın dediği gibi 'lafın tamamı deliye denir' diyerek sözlerime son veriyorum. Allah'a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR