OSMANLI DANS ETMEZ

OSMANLI DANS ETMEZ

Horon oynar… Halay çekerlerdi. Evet… bizi aslımızdan koparmışlar. Bizi özümüzden koparmışlar; soysuzlaştırmışlar.

Evet Osmanlı, dans etmez… kemençesi var… tulumu vardır… horon teper… davulu zurnasıyle halay çeker… zeybek oynar… daha neler… neler…

Bir bakayım dedim; yüzlerce binlerce oyun var Osmanlı'nın… birazını aldım. Ama hem sizi bıktırır ve hem de beni. İşte birkaçı:

Daha neler… neler. “Neden Osmanlıca!” diyenlere cevap olsun.

Karapapaklar, Türkmenler, Yörükler, Dadaşlar, Uygurlar, Tatarlar, Kazaklar,…

İşte Anadolu'nun Osmanlı milletini oluşturanlar. Bu güzel isimler de unutuldu… unutturuldu. Kim? Elbette Ulusalcılar! Onlar unutturdu. Türk Milliyetçisi diye yola çıkan Jön Türkler bu Osmanlı kökenlerimizi unutturmaya çalıştı. Belki de Dersim İsyanını bastıranlar…

Kanuni Sultan Süleyman kükremişti:

“Ey Fransa Kralı Fransuva! Ben ki, kırk sekiz krallığın hakanı Kanuni Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora göre, memleketinizde dans adı altında kadın erkek birbirine sarılmak suretiyle insanlar arasında oyun oynanmakta olduğunu işitmiş bulunmaktayım.

1829'da verilen ilk baloyu hatırlattı. Bir İngiliz savaş gemisinde verilen ilk baloya katılan devlet adamlarımız pot üstüne pot kırmış, meselá danseden diplomat hanımlarını 'rakkase' zannedip 'Benim konağımda da oynasana' gibisinden teklifler yapmış, içkiyi fazla kaçırınca hadise yaratmış, hattá gözlerine kestirdikleri diplomat eşleriyle imam çağırıp nikáh kıydırmaya bile kalkmışlardı.

Sarı Selim dediler… Gavur Selim dediler… Kanuni'nin ahfadından dediler… dediler… dediler! İşte bizi aslımızdan… ecdadımızdan… kökenimizden koparan adam!

Ne yaptı o Selim? Tanzimat'ı hazırladı. Daha ne yaptı o Sarı/Gavur Selim? Hasta Adam Osmanlı'yı komaya soktu. Sonra n'oldu? 1919'da komadan çıkarılır gibi oldu.

İlk defa Osmanlı'ya dansı kim getirdi? Sarı Selim getirdi.

CHP'li Onur Öymen sormuştu: 'Tayyip Erdoğan ya da Abdullah Gül bir balo düzenleyip bir kadını dansa kaldırabilir mi? Kaldıramaz. Peki, böyle çağdaş bir parti olur mu?' işte “Neden Osmanlıca!” diye kuduranların arzuladıkları “Cumhuriyet”lerinin kazanımları…

Rusya'nın 1828 savaşı Avrupa'yı endişelendirmiş, İngiltere'nin çabalarıyla Edirne Antlaşması imzalanmıştı. Savaş, padişahımızın umurunda mı? işi gücü dans, Avrupa kadını ve içki!

İstanbul'daki elçi S R. Gordon'a barış şerefine gösterişli bir balo vermesi ve padişah erkanını da baloya davet etmesi talimatı gönderildi. Bu balo… Osmanlı tarihinde bir ilktir. En üst düzey devlet adamları da davetli!

Baloya mekán olarak Haliç'te demirli bekleyen firkateyn seçilir. Neden elçilik değil? Çünkü yenilik hareketlerine karşı muhalifler baloyu basabilir. Halkın böyle bir daveti görmesine engel oldular. Zira, Yeniçeri Ocağı ortadan kaldırılmış, üç yıl geçmişti. Modernleşme hálá rayına girmemişti. Zamanın hükümdarı II. Mahmud tedirgindi.
İstanbul'daki resmi balolar ancak 1856 Ocak'ında Fransız Elçiliği'nde verilen baloydu. Zamanın hükümdarı Abdülmecid; 'Baloya iştirak eden ilk padişah' olacaktı. Reisicumhur M. Kemal Paşa'nın da katılacağı ilk Cumhuriyet Balosu resmileşmişti.

İşte Milli Eğitim Şurası bu adamları tedirgin etmiş. Özellikle karma eğitim ve yol sonu mezuniyet balolarında koç katımı provalarının sekteye uğrayabileceği…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR