OSMAN ÇETİNKAYA VE GALİP ÖZTÜRK MESELESİ

     Önceki gün Kavak, Ladik, Havza, Vezirköprü bölgesinde olduğum için dün köşe yazmadım. Etrafta olup bitenlere baktığımda o kadar çok konu gündeme gelmiş ki hangisini ele alacağımı şaşırdım. Normalde bugünkü köşemin tamamını Osman Çetinkaya’nın yaptığı hatalar zincirine ayıracaktım ama dünkü gündem köşe yazısını sadece Osman Çetinkaya’ya ayırmaya engel oldu. Sağlık camiasında yapılan operasyondan tutun da Galip Öztürk’ün Efkan Alaya attığı tweet’e kadar bir çok konuda yazı yazma zaruretinin hasıl olduğu ortaya çıkınca köşemizde bize ne kadar yer verilmiş ise orayı doldurana kadar yazacağız, kalanlarını da başka bir güne bırakacağız.

     Konumuza Galip Öztürk’ün eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya attığı tweet’le başlamak istiyorum.  Daha önceki yazılarımda bu konuya bir kaç kez girmiş olmama rağmen Galip Öztürk’ün gerekli uyarıyı almadığı yazdığı son yazıdan da anlaşılmakta. Konuyla ilgili biraz detay vermek istiyorum; zira Galip Öztürk’ün sanırım kılavuzu Karga olduğundan böyle hatalar yapmakta, toplumu da yanlış yönlendirmekte. Galip Öztürk’ün bildiğim kadarı ile Yargıtay aşamasında olan üç tane dosyası var. Bunlardan bir tanesi ta doksanlı yıllarda işlenen bir cinayetle ilgili olup o dosyadan Galip Öztürk müebbet hapis cezası almıştı. Ancak Rahşan Affı’ndan dolayı dosyanın sadece altı yıl yatarı var. Bir diğer dosyası silah bulundurma dosyası, ondan iki yıl ceza almıştı, Yargıtay’da onamıştı, son infaz affıyla o dosyanın yatarı kalmadı. Üçüncü dosyası ise Cemaat operasyonları ile 18 ay yatıp çıktığı ama on yıl ceza alıp Yargıtayın onayladığı dosya.

      Olayı bir bütün olarak değerlendirecek olur isek bu cezalardan 1990 yılı öncesinde işlenmiş olan cinayetle ilgili Cemaat’in basıl bir dahlinin olacağını çok merak ediyorum. Hadi diyelim ki diğer iki dosyadan onların dahliyle ceza aldı. Ancak Rahşan Affı’yla infazı altı yıla düşen bir dosyaya bana göre yapabilecek hiç bir şey yok. Galip Öztürk neye göre kumpas diyor anlamış değilim. Gelelim Efkan Ala konusundaki yazdıklarına. Bunları Galip Bey normal kafayla mı yazdı yoksa alkol alıp öyle mi yazdı bilmiyorum ama bana göre ayık kafayla yazılacak şeyler değil bunlar. Neden böyle dediğime gelince,  ben Efkan Ala’yı ne tanırım, ne bilirim ama Allah için soruyorum size, bakanlığı döneminde bir ekip gönderseydi Batum’a, ordan Galip Öztürk’ü yaka paça alıp getirebilirler miydi, getiremezler miydi? Devletlerarası Hukuk denen bir şey var ve Gürcistan’la Türkiye arasında suçluların teslimi noktasında uluslararası anlaşma var. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Galip Bey’in yanındakiler ona kötülük yapıyorlar. Az sabırlı olmasını söylemeyip “patron sen haklısın, sen doğru yapıyorsun, sen nasıl olsa paralel yapının karşısında hükumetin yanında oldun, bastır patron” dediklerini duyar gibiyim. Ben Galip Öztürk’e düşman falan değilim ama okuyorum dediği gazetecilerin onu fena bir biçimde faka bastırdıklarının hiç farkında değil. Lakin biz bize düşeni yapalım da gerisi kendisine kalmış.

      Gelelim ikinci konumuza. Geçtiğimiz hafta pazar günü yaptığımız manşet haberde, Osman Çetinkaya’nın Karasamsun’da yaptığı binalarla ilgili sorunları konu etmiştik. Bu haberi yapmadan önce Osman Çetinkaya’yı bizzat kendim arayarak olayın ne olduğunu sordum. Bana, haberi getiren arkadaşın rahatsız birisi olduğunu, mahkemeye gitmesini tavsiye etti. Bunun üzerine olayı tüm detayları ile araştırma gereği duydum. Zira haberi getiren arkadaşı tam otuz yıldır tanırım. İlahiyat Fakültesi mezunu aklı başında düzgün bir arkadaş. Ben de aynı zamanda müteahhitlik yaptığım için, mal sahiplerinin veya daire sattığımız kişilerin bitmek tükenmek bilmeyen taleplerini çok iyi bildiğimden konuyu enine boyuna inceleme gereği duydum. Osman Çetinkaya’yı da bana detaylı bilgi versin diye aramış olmama rağmen adamın umursamaz ve şikâyet eden arkadaşla ilgili tavrı olayın araştırılması gereken bir konu olduğu hissini uyandırdı bende.

      Yaptığım inceleme, karşıma yaklaşık iki milyon liralık bir imalatın Osman Çetinkaya tarafından vadettiği halde yapılmadığını açık ve net bir biçimde ortaya koydu. Zira bu işlerde hazırladığınız katalog aynı zamanda sizin müşteriye taahhüdünüzdür. Siz o katalogda yapacağız dediğiniz her şeyi harfiyyen yapmak zorundasınız. Mahkemeler o kataloğu delil kabul ederler. Zira bir arkadaşım müşterisiyle mahkemelik oldu ve katalog delil  olarak kabul edildi. Osman Çetinkaya o katalogda neler vadetmiş derseniz, sırayla yazalım 1) 185 metrekare daireler yapacağını vadetmiş, 2) Kapalı yüzme havuzu yapacağını vadetmiş 3) Jeneratör koyacağını vadetmiş 4) Çocuklara oyun parkı yapacağını vadetmiş 5) Spor salonları, fitness gibi sosyal alanlar yapacağını vadetmiş ve bunların hiç birisini yapmamış. Sadece bu imalatların maliyeti yaklaşık iki milyon liradır. Nasıl hesapladın derseniz adam 185 metrekare daire yapacağım deniş ama sattığı kişilerle yaptığı sözleşmede dairelerin 129 metrekare olduğunu yazmış. Arada elli beş metrekare fark var. Bunu 44 daireyle çarptığınız zaman 2420 metrekare eder ki sadece bunun inşaat maliyet bedeli bir milyon iki yüz elli bin liradır; diğerlerini de eklediğimizde iki milyonu geçer. Osman Çetinkaya, ya bunları yapacak ya da bu maliyetin tutarı olan parayı 44 tane hane sahibine iade edecek. İşin yasal boyutu budur. Aksini iddia eden varsa biz buradayız, mahkemeler de orada… Müracaat edilmesi halinde hepimiz göreceğiz.

   Biz bu haberi yaptıktan sonra gazeteye,  Osman Çetinkaya ile ilgili çok enteresan bilgiler gelmiş olmasına rağmen, biz, O’nunla olan hukukumuz gereği yayınlamadık. Ama arkadaşımızın oğlu bana enteresan bir mesaj yazmış, mesajı aynen şu: “Osman Çetinkaya’nın Dairelerini ölçmüşsün, başka ölçülecek yerleri de var haberin olsun”. Nasıl ama? Bir babanın evladına verdiği terbiyenin tam gereğini yerine getirmiş değil mi? Şimdi bakacağız Osman Çetinkaya’nın ölçülmesi gereken yerleri nereler; gelirse yanımıza ölçeceğiz. Ölçeriz de sizler de görürsünüz. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR