ON GÜNLÜK ARANIN ARDINDAN

   Yaklaşık on beş yıldan beri ilk kez on gün şehri terk edip kafamı dinleme fırsatım oldu, kafamı dinledim derken bedenen felaket bir çalışma temposundaydım, Of’ta bulunan iki buçuk katlı mütevazi evimizde kimse oturmadığı için bir hayli eksikleri vardı. Boş duran evin elektriğinden tutun, suyu, bacası, boyası, badanası, aklınıza gelen her şeyi tamirat ister, bizde on günlük tatilimizin tamamını oradaki evimizin eksiklerini gidermekle uğraşarak geçirdik. Bedenen çalıştık ama ruhen dinlendik, zaman zaman kaçamak yapıp yaylalara ve dağlara gittik, günün yarısını çalışarak geçirdikten sonra kalan yarısında da gezmeye çalıştık. Neticede bedenen iyi yorulduk ama ruhen de çok güzel dinlenme imkânımız oldu. Biz yokken arkadaşlar gazeteleri arşivlemişler, gelince iki üç saatimiz onları incelemekle geçti, biz yokken kimler ne yapmış, kimler ne yazmış, şehirde neler olmuş inceledik. Yaptığım incelemeden edindiğim izlenim biz yokken şehirde kayda değer bir şey olmamış, Rektör Sait Bilgiç arkasında kimlerin olduğunu bildiği halde ziyaret etmemesi gereken bir basın kuruluşunu ziyaret etmiş, köşe yazarları enden, yemenden dem vurmuşlar, kayda değer en ufak bir konu göremedim hepsi birilerine yaranma mücadelesine devam etmiş.

     Bu arada gazeteleri incelerken dikkatimi çeken bir konu oldu, Vezir Hazretleri sıklıkla yaptığı sabah kahvaltılarını tekrarlamış ancak orada Cemal Yeşilyurt bir şey söylemiş, bizim basın camiası da adamı adeta “kahraman” ilan edip, Cemal Yeşilyurt’tan hodri meydan demişler. Cemal ağa nasıl hodri meydan demiş? Derseniz, adamcağız şehirde yatırım yapacakmış ama arsa bulamıyormuş, şayet arsa bulursa 500 Milyon Dolarlık yatırım yapacakmış. Vaay bee, adam ne büyük kahraman öyle değil mi? Zaten bizim basın camiası da adamı öyle büyük kahraman ilan etmişler ki aklınız durur. Cemal Ağa konuşmasında Haddehanesine getireceği hurda demirle yapacağı ihracatta, satacağı işlenmiş demirleri nakletmek için mevcut limana olan dokuz kilometrelik mesafeyi çok bulup Haddehanesinin hemencecik yanına Liman kurmuş.

      Bakın bu olayı orada bulunan o kadar iş adamı, siyasetçi ve basın mensubu dinlemiş ve tamamı da adamın dediklerine hak verip alkış tutmuşlar, oysaki olaya bakılması gereken boyut çok farklı. Cemal Ağa’nın bu şehre yaptığı yatırımları azıcık ele alacak olur isek olayın rengi çok farklı bir boyutta ortaya çıkar. Dilerseniz Yeşilyurt AVM’den başlayalım, orası imarda neydi ve kimindi, imarda yeşil alandı ve Vahap Çelik’indi, Yeşilyurt orayı satın aldı ama Vahap Çelik üzerinden orası yeşil alandan çıkarılıp iş merkezi yapıldı, yetmedi üç kez tadilat yapılıp bazı haklar verildi, o da yetmedi deniz tarafından otoparka girilen kısım onlara verildi. Dönemin Belediye Başkanı Adem Bektaş’la kavga ettiler bu fakir araya girdi olayı çözdü. Limanı yaparken tüm yasal prosedürleri Liman bittikten sonra tamamladılar, Suat Kılıç tüm işlerini takip etti. Oturdukları binayı yaparken merhum Muzaffer Önder’den bir kat fazlalık aldılar, bakın oradaki tüm binaların yüksekliği onların oturduğu binalardan bir kat eksiktir, sırf Cemal Ağa’nın tüm kardeşlerine yetsin diye merhum Muzaffer Önder onlara bir kat fazla verdi.

   Bitmedi devam ediyorum, organize sanayi bölgesinde bulunan tesislerinde yapmak istedikleri büyütme çalışmalarında, yerleri yetmediğinden yol kaldırıldı onlara verildi, onlar da işletmelerini büyüttüler. Yetmedi, İzabe Tesislerinin bulunduğu alan Toros Gübre’nin tapulu alanına tecavüz ettiği için, yasal olarak Belediyenin yapması gereken yıkım işlemi yapılmadığı gibi Cemal Ağa Vezir Hazretlerini yanına alarak İstanbul’a Toros Gübre’nin patronuna gittiler. Ancak adam çok enteresan bir duruş sergileyerek Vezir Hazretlerini kabul etmedi. Sadece Cemal Ağa yanıma gelebilir deyip kabul etmeyince, olayı eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan çözmeye çalıştılar. Yaptıkları enerji santralindeki tüm işlerinde Siyasetçiler ve Belediye Başkanları sonuna dek imkânlarını onlardan yana kullandılar, detaylara girmek istemiyorum.

   Tüm bu olup bitenlere rağmen hala daha Cemal Ağa siyasetten, bürokrasiden şikâyet edebiliyorsa ve orada bulunan siyasetçisinden İş adamına, gazatacısından dinleyicisine dek kimse sesini çıkaramıyorsa, yazıklar olsun bu şehrin duayen geçinenlerine başka bir şey diyemiyorum. Cemal Ağa Samsunspor’a yardım ediyorsa karşılığını on misli, yüz misli belki de bin misli almıştır, ama kimse bunları seslendirmek istemiyor. Orada bulunan insanlardan bir Allah Kulu çıkıp demiyor ki “Cemal Ağa her şey bir yana, Vezir Hazretlerinin kayınçolarından aldığın binlerce dönüm arazi çarşambaya on, on beş kilometre uzaklıkta git orada yatırımlarını yap” diyememiş ise bu fakir ne yapsın.

   Sözlerime son vermeden dün Akasyam.com’da Recep Yazgan’ın “İbrahim Şahin ve Avukatı Adem Güney” Başlıklı yazısını mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum, zamanı gelince konuyla ilgili belgeleriyle ben de yazacağım, bugünlük bu kadar kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR