ÖLMEDEN HELALLEŞMEK

Kul hakkı ile ahirete gidilmemesi konusunda toplumumuz son derece duyarlıdır. Neredeyse ahiretle ilgili konuların konuşulduğu tüm sohbetlerde, ittifakla bu cümlenin oluşturduğu muhteva ifade edilir. “Sakın kul hakkı ile Allah’ın huzuruna çıkmayın” cümlesi toplum arasında darb-ı mesel haline gelmiştir. Kul ve Kamu ihlalinin, tarafların hakkını helal etmedikçe ortadan kalkmayacağı inancımızın gereğidir. Bunun için; hem hakkın izalesi, hem de hakkın helal edilmesi gerekir. Şehitler için bile hak ihlalinin ahirete konu edileceği, ancak; Allah c.c.’ın şehitlerin canlarını severek vermelerinin karşılığı olarak, ihlal edilen hakkın muhatabına, kendi lütfundan ihsan ederek şehidin hakkının izalesinin sağlandığı yine inancımızın kabullerindendir.

Asl olan; helalleşmeye konu olacak hak ihlallerinin yapılmaması, hiç kimsenin hakkının ihlal edilmemesidir. Gerek maddi, gerekse onursal hak ihlallerinden sonra mutlaka helalleşmek gerekmektedir. Özellikle onursal hak ihlallerinin izalesi ancak helalleşmeyle gerçekleşecektir. Gıybet, dedikodu, iftira, belden aşağıya vurma, haysiyet ve  şeref cellatlığı, yalan, suç uydurma, toplum içinde itibar gaspı gibi bir çok onursal ihlal konusu helalleşmedikçe kul hakkı olarak ilahi huzurda kişinin önüne çıkacak günahlardan ve veballerdendir. Muhatabın bilip, bilmemesine bakılmaksızın; yapılan kul hakkı ihlallerinin izalesi, zararın telafisi ve hakkın iadesiyle gerçekleşecektir. Bu konuda, bilinen haklar hususunda hassasiyet gösterilirken, bilinmeyen hak ihlallerinden genellikle kaçınılmaktadır. Nasılsa bilinmediği düşüncesinden hareketle, bu hak ihlalleri helalleşme dışında tutulmaktadır.

Helalleşmelerde de esas olan; ihlal edilen hakkın bildirilmesi ve bilinmesidir. Kişi, hangi hakkı helal ettiğini bilmelidir. Ancak; konunun bilinmesi halinde infiale neden olabilecek bir takım hak ihlalleri varsa, bunlar için öz yaşı dökebilecek bir pişmanlıkla tövbe edilmeli, konu Allah’ın takdirine havale edilmelidir. Bunun dışındaki ihlallerde, mutlaka ihlal edilen hak konusu belirtilip, bu konu hakkında helallik alınmalıdır. Kişinin malına, ırzına, onuruna, evine, ocağına, kızına, kadınana, çocuğuna, ailesine, işine, aşına, kazancına, itibarına vs. gibi konularda hakkı ihlali yapan kimse, genel bir helallik onayı ile bu ihlallerden kurtulmuş olamaz. Geleneksel olarak; bayramlarda, hac ve umre yolculuklarının başlamasıyla yapılan genel helalleşmeler, konusu özel olan ihlalleri kapsamayacaktır. Yapılan hatanın söylenmesi, maddi hak ihlali söz konusu olmuşsa bunun iade edilmesi, itibari ve onursal bir ihlalse konusunun söylenmesi, bunun üzerine helallik istenmesi ve karşı taraf ikna edilerek, helallik alınması çok önemlidir. Elbette; canı yanan, hakkı ihlal edilen, özellikle onursal ve itibari hak ihlalleriyle oluşan kayıpların izalesi mümkün olamayacağı için, bu konularda helalleşmek önem arz etmektedir. 

Hak ihlalleriyle ilahi huzura gidilmesi ve mahşeri toplantıda, amellerin tartılıp tanzim edildiği o ilahi hesaplaşmada, bu ihlallerin karşılıklı olarak hesaplaşmaya dönüştüğü zaman; kulun yapacağı hiçbir şey kalmamış olacaktır. Böyle bir durumda karşılaşılacak süreci Allah Resulü “Müflis” olarak tarif etmektedir. Dünyada yapılan iyi amellerin karşılığı, hakkı ihlal edilene verilecek, bu da yeterli gelmezse; hakkı ihlal edilenin günahları, hak ihlali yapan kimseye yüklenecektir. Koronavirüs; ölüm denen gerçeğin, ne zaman geleceğinin bilinmediğini pratik olarak göstermektedir. Beşeri bir ifadeyle; hiç hesabı yapılmadığı bir anda, ölüm hakikati kişinin önüne dikilmektedir. Hak ihlalleriyle ilgili izale sürecine zaman kalmadan, hatta helalleşmeye bile zaman verilmeden ölüm gerçekleşmektedir. Herkesin şahit olduğu bu süreç; hak ihlalleriyle ilgili helalleşmenin, bilerek veya bilmeyerek bile olsa, hakkın ihlal edilmesinin fark edilmesiyle gerçekleşmesi gerektiğini anlatmak için yetmektedir. Dünyada hesabı görülmeyen hakların, ahirette hesabının görülmesi daha ağır olacaktır. Hangi sonuca neden olursa olsun, hakların iadesi ve izalesi için mutlaka dünyada işlem gerçekleştirilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR