OLAYLARIN ARKA PLANI 

     "Her şeyde bir hayır vardır" ata sözü, tecrübelerin ürünü olarak söylenmiştir ve vahiy bilgisine dayanır. Vahyi bilgi,  "Sizin hayır zannettiklerinizde şer, şer zannettiklerinizde hayır vardır" mesajıyla insanlığa sunulmaktadır. 
      Müslüman tevekkül sahibidir ama önce işin gereklerini yerine getirir. Görünen ve sorumluluk icabettiren hususlar gerçekleştirildikten sonrası teslimiyettir tevekkül.  
     İş doğru yapılmış, yalan ve haram yapılan işe karıştırılmamışsa,  başkasının hakkı ve göz yaşı söz konusu değilse, hasbi duygularla gerçekleştirilmişse, işe başlarken de besleme çekilmiş ve halis bir niyet yapılmışsa; o işin her türlü sonucu hayırlıdır. Hesabın ve hedefin tutmaması sonucun hayırsız ve şer olduğu anlamına gelmez. 
     Olayların bir görünen ve hesaplara göre yürüyen yönü vardır, bir de bilinmeyen ve İlahi merkezli idare edilen yüzü vardır. "Kul kurar, kader güler" atasözü de bunu anlatmak için söylenmiştir. İnsan nereye doğru aktığını bilemez ama yaptığının ilahî mesaja göre yanlış mı doğru mu olduğunu bilir. İşte  ! İşin özü de budur. 
      Hz. Davut Peygamber döneminde, sorunları olan ve hayatın şartları içinde yaşamını zor yürüten bir kadın Davut Peygambere; "Senin Allahın adil mi? diye sordu.
     Davut Peygamber de, "ne diyorsun sen kadın, o asla zulüm etmez. Ne oldu ki ?" dedi. 
      Kadın; üç tane küçük kızı olan ve kocası ölmüş birisiyim. Üç gün önce bir tane ceylan yavrusu vardı elimizde, onu büyük bir deriye sararak satıp pazardan evlatlarıma yiyecek alacaktım ki yolda büyük bir kuş gelip onu elimden alıp gitti. Şimdi ben ne yapacağım. Çocuklarım aç. Hem ceylan, hem de o büyük deri elimden gitti, dedi.
       Onlar konuşurken evin kapısı çaldı ve içeriye on tane tüccar girerek Hz. Davut'a 1000 dinar verip, al bunu hak eden birisine ver, dediler. Hayrola diye sorunca, denizde bir kayıkla yolculuk yapıyorduk ki, ansızın fırtınaya tutulduk ve kayığımız hasar gördü. Günlerce aç ve çaresiz gezerken şöyle dedik. Eğer Allah-u Teala bizi kurtarırsa adam başı 100 dinar bir fakire yardım edelim. Bu sırada bir kuş tepeden denize bir şey bırakıp gitti. Baktık ki deri parçası ve içinde de ceylan. Hem kayığın hasarlı kısmını deri ile kapattık hem de ceylanı yiyerek ölmekten kurtulduk.
      Hazreti Davud, 1000 dinarı alarak o kadına verdi ve buyurdu ki: Rabbin senin için hem karada hem de denizde ticaret yapıyor ve sen ona zalim mi diyorsun. Al bu paraları ve kızların için harca."
      Unutulmamalı ki ! Allah-u Teala insana bir sıkıntı verirse de daha sonra büyük bir hayır verir. İnsan  kalbini ferah tutmalıdır. Eğer Hz Yusuf imtihana tutulmasaydı babasının yanıbaşında kalacaktı. Sınavdan başarılı çıkınca Mısır'ın azizi oldu. 
      Yine bilinmelidir ki,  sabırdan sonra insanı bekleyen bir güzellik vardır. Öyle ki, o güzellik, bütün dert ve sıkıntılarını unutturacak etki gücüne sahiptir, istenen özlenen ve beklenen de odur.
      Zorluklar ve yokluklar çekilmez hâle gelmişse, huzur çok yakın demektir. Karanlığın gücü güneş doğana kadardır.  Sabretmek zordur ancak sonucu mutluluktur. Her sabırlı hal bir genişliğin habercisi ve anahtarıdır. 
      Kainatın sahibi Allah'tır. İnsan üzerine düşeni yapar ve sonuçları ya şükrü ya da sabrı gerektiren işle karşılaşır. Beklenmeyen son şer değildir. Görünen sonun arkasında bilinmeyen ilahi program vardır. O nedenle, işin gereğini yapmak ve tevekkül etmek esastır. Olayların arka planını görmek beşerin gücünü aşan bir durumdur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR