NEDEN YALAN SÖYLÜYORUZ?

Yalan insanların vazgeçilmezi; o kadar ki,konuşmayı öğrenir öğrenmez yalan söylemeye başlıyoruz ve ölünceye kadar da sürdürüyoruz. Neden yalan söylüyoruz sorusuna İan Lislie'nin "Doğuştan Yalancı" kitabından alıntıladığım 7 adet ana başlıkta toplanan kategorilere bakalım.

1- SOSYAL KEYİF İÇİN
Günlük hayatın akışında bir çok insan,sohbetlerini renklendirmek için yalan söylüyor. Olayları olduğundan abartılı anlatmakla, kendini her şeyi bilirmiş havası yaratmakla tatmin etmek.

2- BEYAZ YALANLAR
Gerçeği söylememenin,sıkıntıların çözümü olacağı durumlarda yalan başvuruyoruz. Gerçeği aktarmamak başımıza büyük sorunlar açmayacaksa ve genel iyiliğe katkı sağlayacaksa yalan tercih edilen bir seçenek oluyor. Ne zaman doğru ne zaman yalan söyleneceğine dair yazılı olmayan toplumsal kurallar, meselenin yol göstericisi oluyor.

3- SAVUNMA MEKANİZMASI
Kendine yalan söylemek en sık yaptığımız günlük alışkanlıklarımız arasında. Beyaz yalanlarla kendini telkin etmek, avutmak, devreye giren savunma mekanizmalarımızdan bir seçenek. Bilinçaltımız ruh sağlığını dengede tutmak için bu yola başvuruyor. Pozitif yanılsamalarla kendini korumak yalanın güçlü sebeplerinden biri...

4- DÜZENLİ OLARAK YALAN SÖYLEYENLER
Zararsız yalancılardan ayrılan (kompülsifler) düzenli ve sebepsiz yere yalan söyleyenlerdir. Bağımlı oldukları için yalan söylerler; onlar için yalan bir takıntı haline gelmiştir, ancak yalanları kendilerinden başka kimseye zarar vermez. Davranış bozukluğuna dayandığı için, kişinin sağlığı için psikoloğa danışması gereklidir.

5- UYDURUK YALANLAR- YANLIŞ YORUMLAMALAR
Aldatma amacı gütmeyen yalan bu kategoride yer alır. Kronik (Konfaülasyon) yanlış yorumlamadır. Bunu yapan hastalar durumlarından habersizdir ve samimidirler. Yalanları onların yaşadığı dünyaya dönüşür.

6- PATOLOJİK YALANCILAR
Yalan söylemeyi takıntı haline getiren patolojik yalancılar,kontrol etme anlamında kompülsif yalancılardan ayrılır. Başka bir kategoride yer almalarının sebebi, fayda elde etmek için yalan söylemeleridir. Yalanlarının arkasında bir çıkar, bencillik ya da kıskançlık yatabilir. Toplumsal kurallara, doğru ve yanlış arasındaki farka karşı kayıtsızdırlar.

7- ROL KESENLER
Yaratıcılıklarını ifade etmek için yalana başvuranların kategorisidir. Hayali hikayeler uydurmak ve başkalarını buna inandırmak yaratıcı bir performanstır.Düş kurmadan alınan keyfin azaldığı yetişkinler dünyasında, çocukluğunun büyülü gerçekçiliğini yaşatma arzusudur.

Bu kadar çeşitli yalan toplumda güven diye bir şey bırakmaz. Herkes bir şey yaparsa yapılan o şey illa doğru olacak diye bir kural yoktur. Güven olmayan bir toplum da çökmek zorunda kalır. Kant'a göre "Yalan,belirli bir kişiye olmasa da mutlaka bir başkasına zarar verdiğinden,genel olarak insanlığa zarar verir."

Çağımızın hastalığı olarak depresyonu gösterirler. Oysa esas olan yalan galiba. Biz ne ara bu kadar yalancı olduk? Yalanı neden önemsemez olduk? Yalanı ve yalancıyı yadırgamıyor, aksine yalan moda, dürüstlüğün ise hiç önemi kalmamış. Dürüst insanlara "saf" ve "aptal" deyip, yalancıya ise "zeki" ve "kurnaz" gibi sıfatlar yakıştırıyoruz. "Kurnazlık zekanın dejenere olmuş hali" değil miydi? Eski Türk toplumlarında, atalarımızda en kötü yalancı, bir şeyler uyduran değil, verdiği sözleri tutmayanmış. İnsanoğlu olarak ya beraber kazanacağız ya da beraber kaybedeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Lütfi Özkan Arşivi
SON YAZILAR