MODERN BARBARLIK ÇAĞI

Adeta anlamadan yaşadığımız bir hayatın içinden geçiyoruz. Oradan, buradan, her kültürden biraz aldığımız, aslında yalan olan ama bizim dört elle sarılıp kalıcı yapmaya çalıştığımız yamalı bohçadünya hayatı mutlu etmiyor insanı. Dünya hayatında gerçeğini bulmak mümkün olmayan mutluluğun peşinden kurduğumuz onca hayal, onca çaba boşuna tüketiyor zamanı. Modernizm’in yaktığı sahte ışıklar aydınlatmıyor inkâr karanlığını. Medeniyet zannedilen hiçbir kültür barbarlık çağının zulmünü ortadan kaldıramaz. İman ve aşk heyecanını kaybettiğimiz günden beri heyelanda, karanlıkta yaşıyoruz. Hayatımız bir heyelan zemininde bulunuyor. Bir o tarafa, bir bu tarafa kayıp duruyor insanlık.  Kalplerde, insanın içinde yaşanan heyelan inanç erozyonuna sebep olup yozlaştırıyor insanı. Hayatı, insanı, insan olmanın anlamından koparıphayal kırıklığına neden oluyor.Modern barbarlık çağında tuhafbir şekilde başı dönüp beyninden vuruluyor insanlık.

Dünya hayatında her an her iş sarpa sarabilir. Bunun için hazırlıklı olmak gerekir.Aslında heyelan içinde kalan insan hayatı, kalbini inkâr boşluğuna gömen insanı aldatıp boş hayaller peşinden sürüklemektedir. Mutluluğu belirleyen şey inkâra dayalı hayal değil, insanı gerçeğe döndüren inanç, sevgi ve aşktır. Her şeyin en kalitelisini almak isteyen, gerçeğini bulmak isteyen insanoğlu mutluluğun gerçeğini asla bulamaz. Çünkü gerçek mutluluk dünyaya değil ahirete ait bir şeydir. Batılın ya da batı medeniyetinin hayatımıza soktuğu barbarlık hakikate dair ne varsa hepsini öldürmüştür. Bundan dolayıdır ki insanoğlu sevgi, aşk, huzur, mutluluk, barış, adalet, kardeşlik vb. güzel hasletleri de kaybedip kendini unutmuştur.

Aşk olmadan İnsan ne için yaşar? İnanç olmadan hayatın bir anlamı var mı? İnsanın kendini bulmak gibi bir derdi varsa inanca, sevgiye ve aşka sarılmalıdır. Hayatta erdemli olmak da buna bağlıdır. İnsan tüketim makinesi olarak gören modern zaman anlayışının aksine insan inanç ve sevgi ile bir üretim kaynağıdır. Modern zamanın dünyasında öldürülmeye çalışılsa da sevgi vardır ve gerçektir. Aşk vardır ve gerçektir. İnanç vardır ve elzemdir.Savaş kültürü ile bu erdemleri öldüren modern barbarlık çağına rağmen hayata anlam veren bu erdemlerdir. Eskiden olduğu gibi modern barbarlık çağında da insanlar sadece günlük yaşayıp anlık ihtiyaçlarını karşılamak için yaşamaktaydılar. Eskiden, karanlık çağ denen zamanlarda olduğu gibi günümüzde de insanlarkarnını doyurmak ve kendini düşmandan korumak için uğraşmaktadır. Karanlık çağ denilen zamanlarda da böyle değil miydi?  Hayatını devam ettirmek için vahşi hayvanlardan korunmak için savaşılırdı. Karnını doyurmak için avlanırdı. Dünyayı akıl almaz bir şekilde etkileyen savaşlarla bu kültür, modern denen bu zamanda da yaşanmıyor mu?

Artık inanç ve sevgiye dayanan aşk değil,zevkler hayatın önceliklerinibelirlemektedir.Kulluk yapmaya değil yaratıcı olmaya çalışılan bir kültürle insanlar bilinçlendiriyor. Tüketim ise çılgınlık olmaktan da öteye geçmiş adeta ibadet olmaya doğru sürüklenmektedir. İlk zamanlardan bu yana tüketim modern hayatınen önemli unsuru olmuştur.İnsan nesneye değil nesne insana hükmeder hale geldi. Şehvet insanı ele geçirdi. İnsan hayatı adeta tüketime dayalı nesneler ve zevke dayalı alışkanlıklar tarafından kuşatma altına alınmış durumdadır. Tüketime dayalı nesneler ve zevkler çağını yaşıyoruz. Sevgi, inanç, aşk ve bağlılık gibi yüce değerler kovulmuş bulunmaktadır bu çağdan.  Kendimizi zevkle nesnelerin ritmine öyle bir kaptırmışız ki artıkbizi yaratanı unutup onun sıfatlarını kendimiz kullanmaya ya da başkalarında görmeye başladık. Oysaki tarihte uygarlıkların tümünde vahşetler çoğalıp toplum yaratanına kafa tutar hale geldiğinde hayat gazapla son bulmuştur.

İnsanoğlu şimdi yalnızlığına ve mutsuzluğuna çare bulmak için çabalamaktadır ancak kaybettiği şeyi yanlış yerde aradığı için bulması mümkün değildir.  Dünyayı zindana, zifiri karanlığa çeviren şeyinkâr ve zulümdür.  Kaybolmuş değerlerini bilmeyen toplum, önüne sürülen her kavrama, kelimeye ve anlama sarılmaktadır. Bunun sonucunda da kendi varlığındanuzaklaşmaktadır. Kendisiyle karşılaşmaktan hepkaçmaktadır. Oysaki insan kendini kaybedince her şeyi kaybeder. İnsanı insan yapan şey ise ruhtur. Ruhsuz varlıklar hayatı da öldürmektedir. Modern barbarlık çağı insanlığı böyle bir girdabın içine sürüklemiştir. Karanlık bir tünelin içine sokup çaresiz bekletmektedir. Peki, bu karanlık tünelin bir çıkışı yok mu? Elbette vardır.  Karanlık tünelin ucunda İslam ışığı görünmektedir. Ah onu bir görebilsek!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR