KORONAVİRÜS'E BOYUN EĞMEK...

İnsan iradesinin dışında karşılaşılan olumsuzluklara müsibet denir. Belâ ve musibetlerle ilgili Kur'an  ayetleri ve Peygamber hadisleri vardır. Müsibetle karşılaşan toplumların kıssaları da Kur'anda anlatılmıştır. Musibetlerin neden ve sonuçları üzerinde vahiy merkezli kitaplar da yazılmıştır.
     Kur'anda yüce Allah; her şeyin kendi izni ile ve bilgisi doğrultusunda olduğunu bildirmiş, belâ ve musibetlerleri de imtihan olarak ilân etmiştir. Mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltemeyi imtihan olarak tarif eden Kur'an; bu imtihanlar sonucunda sabredenlerin müjdelenmesini Hz. Peygambere ve kıyamete kadar tüm insanlığa hatırlatmıştır.
     Kur'anın imtihan olarak tarif ettiği konular; insanların müsibet olarak değerlendirdiği hususlardır. Bu konular; insanın canını yakan, düzenini bozan ve kendi iradelerinin dışında karşılaştığı olaylardır. Bu nedenle, bu olaylar insanlar müsibet demekte, boyun eğmektedirler.
     Bazı olaylar vardır ki; beşeri kusurlar nedeniyle müsibete dönüşmüştür, bazıları da vardır ki insanların kusurlarının görünmeyen kefaretidir, bazıları da lütuftur. Güncel olan Koronavirüs mikrobunda her üç konunun da karşılığını ifade etmek mümkündür. Kimileri için tedbirsiz davrandıkları için kusur, kimileri için tedbirlere rağmen  gelmiştir ve keffaret, kimeleri için de ahiret sermayesi olacak bir ihsandır.
      Karşılaşılan olayını adını koymak için  nedenini de irdelemek gerekir. Çimonto ve demiri az olduğu için çöken bir binada suçlu eksikliği yapandır. Eksikliği olmadığı halde olağan dışı genel felâket nedeniyle çökmüşse görünen suçlusu yoktur. Bir çok binanın içinde her tedbire rağmer bir bina çökmüşse o da izaha muhtaçtır ki sahibi için lütuftur.
     Tedbirli olmak; mü'min özelliği, müslüman güzelliğidir. "Kıvılcımı söndürmeyen ateşi zapt edemez."diye darb-ı  mesel haline gelmiş güzel bir söz vardır. Bunu; Koronavirüs özelinde de değerlendirmek ve yorumlamak gerekir. Koronavirüs; bir belâ ve müsibet midir yoksa sıradan bir olay mıdır, insanların hatalarının bir sonucu mudur,  yoksa görülmeyen hikmetsel nedenleri var mıdır ? sorularını da makul bir şekilde cevaplamak gerekmektedir.
      Koronavirüs'ten korunmak için bir dizi tedbir alınmıştır. Alınan bu tedbirlere tepki gösterenlerin olduğu medyadan görülmektedir. Bu tedbirler nedeniyle,  herkesin hayatı bir çeşit etkilenmiştir. Herkesin günlük hayatında bir takım değişikliklerin olmasına neden olmuştur. İş hayatı etkilendiği için ekonomi de etkilenmiştir. Bunun için de; devlet bir takım kaktılar sağlayacak paketler açıklamış, birliği korumak için de bağış kampanyası başlatmıştır.
       Ülkemizin her kademedeki insanı bu olumsuz süreçten korunmak ve kurtulmak için üzerine düşeni yapmaktadır. Eğer gerekli tedbirler alınmaz ya da alınan tedbirlere riayet edilmezse yangın söndürülemez hâle gelecektir. "Kıvılcım söndürülmezse ateş zapt edilemez" mesajı düyanın yaşadığı bu süreçte haklılığını ortaya koymaktadır.
      Tedbirini zamanında alan ve uygulamayı başaranlar daha az zayiatla bu süreci atlatacaklardır. Vatandaş olarak bizlere, alınan tedbirlere rivayet etmek düşer. Bu; aynı zamanda dini bir sorumluluk, aksi de kul hakkı ihlali olur. Eğer Koronavirüs bir müsibetse ki, neredeyse herkes böyle bir tanım yapmaktadır.  Öyleyse, bu müsibeti sabırla atlatmak gerekir.
     Müsibete boyun eğilerse eğer, zamanla müsibetin de sabredenlere boyun eğdiği görülecektir. Bu; tedbirsizlik ve alınan kurul kararlarına uymamak değildir. Yapılacak bir şey yok ve süreç beşeri iradenin dışında yürüyorsa, sabretmekten başka bir şey yoktur. Bu noktaya gelen bir olay müsibet olarak tarif edilecektir. Bunun bir imtihan olduğunu ve sabredenlerin müjdelenmesini yüce Allah Kur'anda bildirmiştir.
      Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs bir müsibettir. Tedbirli davranmak ve alınan kurul kararlarına riayet etmek ibadettir. Bunlara rağmen ortaya çıkacak sonuçlara boyun eğmek sabırdır. Sabrederler de Alllah tarafından müjdelenmiştir. Müsibete boyun eğmek tedbir almamak değil, sonuca razı olmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR