KORONAVİRÜS VE UMUT TÜCCARLIĞI

Koronavirüs nedeniyle insanlık büyük travmalar yaşamaktadır. Sekiz milyara yakın dünya insanının tamamı söz konusu küresel sorunun muhatabı halindedir. Bunu bilen, gören bir takım baronlar da, umut tüccarlığı yapmaktadır.

İnsanlar, fıtratları gereği zor zamanlarda doğru karar vermekte zorlanırlar. Böylesi zamanlarda, yönlendirmeler çok etkili hâle gelmektedir. Sorununa çözüm bulmak isteyen insan yönlendirme yapanın peşinden koşmaktadır.

Günümüzün en güncel ve tahrip edici sorunu Koronavirüstür. Herkesin hedef olduğu bu hastalıkta, süreç; yorucu ve yıpratıcı, sonuç; tahrip edici ve öldürücüdür. Bu nedenle de; her halükârda korkutucudur.

Çaresiz insanın sermayesi umududur. Bu da; umut tüccarlarının hareket alanıdır. Sermayesi umut olanların yolları; umut satan tüccarlarla, çaresiz zamanlarda buluşur. Birisi, derdine çare ararken, diğeri de çare pazarlamaktadır. Menfaatler örtüştüğü için de anlaşma çok kolaylıkla sağlanır.

Koronavirüs özelinde konuyu değerlendirdiğimizde; böylesi küresel bir sorundan küresel sermaye sahipleri istifade edecektir. İşleri kapital olan, kapitalizmin bekçileri; Koronavirüs sürecinin kendi hesaplarına uygun bir biçimde şekillenmesi için çalışacaklardır.

En hücra bir mahalle kenarından başlayarak, en üst kapital sermayeye kadar, umut tüccarlığı yapan herkes, bu süreci kendi kapital hesabına göre değerlendirecektir. Bu nedenle de; Koronavirüs süreci uzayacaktır.

Vatandaşlarının güvenliğinden sorumlu olan devlet yetkilileri bu hakikati görmek, umut tüccarlığı yapanların, Koronavirüs sürecini kontrol altına almalarına müsade etmemelidir. Çaresizlik döneminde, tek sermayesi umut olanların bu durumu; umut tüccarlarına kurban edilmemelidir.

İtikadi açıdan sağlam bir inanç yapısına sahip olan ülke insanımız dahi, böylesi küresel bir sorunun muhatabı olduklarında, umut tüccarlarına teslim olabilecektir. Kendilerine yem arayan sahtekârlar, böylesi zamanları altın fırsat olarak değerlendirmeye tabi tutacak, sermayesi umut olanları, yem olarak kullanacaktır.

Egemen ülkelerin, kontrol altında üretmeye başladıkları aşılardan bahsetmiyorum. Biz bahsetmesek bile, toplumumuzdan bu konuda dahi tedirginlik sesleri gelmekte, ikna edilme ihtiyacında olduğunu hissetiren sorular sorulmaktadır.

Zihnini; Allah'a iman yerine, dünya çıkarları şekillendiren herkes; attığı adımın ve yaptığı işin kendisine dönüşümünü hesap edecektir. Her fırsatı kazanca çevirmeyi düşünecek, beslendiği ortam ve alanların devamını isteyecektir.

İnsan için sahip oldukları ne kadar çok olsa dahi, sahip olma hırsı hiç bitmeyecektir. Bu fıtrata sahip olan insanı Peygamberimiz; vadiler dolusu altını olsa bile, bir o kadar daha isteyeceğini, bu isteğin ölüme kadar devam edeceğini bildirmiştir.

Varlık ne kadar çok olursa olsun, insana az gelmektedir. Fıtrat böyledir. İnsan; bu fıtrat davranışı üzerinden, ilahi imtihana tabi tutulmaktadır. Bu zaafiyet, müminler için de geçerlidir. Mü'min; ya imanın sesine ya da mülkün etkisine göre adım atacak, bu kararın fiileyle imtihan edilecektir.

İlaha kulluk eden insanla, mülkünü ilaha dönüştüren insan; ilahi imtihanın iki ayrı ucunu ifade etmektedir. Sahip olunanlar ya Allaha götürecek ya da bizzat ilaha dönüşecektir. Bu ayrımı, kişinin iradesi belirleyecek, iman da bu iradenin merkezi olacaktır.

Herkesin halinden şikayetçi olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Halbuki, iman; her türlü sıkıntıdan bile tat almayı sağlayacak ilahi bir değerdir. Şikayet;  iman zayıflığından, huzur; iman mutluluğundandır.

Koronavirüs sürecinde, bu virüsün etkisi altında olanlar; umutsuzluğa düşmemeli, umut tüccarlarına sermaye olmamalıdır. Kamu otoritesinin ortaya koyduğu kurallara itibar edenler, bu süreci en az hasarla  atlatacaklardır.

Ölüm korkusuyla, umut sermayesine sarılmak, umut tüccarlarına sermaye oluşturacaktır. Kurtarıcı olan; kişinin iradesidir. Bu konuda; tedbirleri yerine getirip, tevekkül etmek; en geçerli çözümdür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR