“Kod adı DARBE”

“Türk demokrasi tarihinde yaşanan kesintiler, kimi zaman fiili müdahale kimi zaman da sanal darbe girişimleriyle kendini gösterdi. Siyasi ve ekonomik tarih incelemelerinde bu kesintilerin arka planları net olarak algılanamadığından, bu girişimlere zemin hazırlayan gizli  yapılanmalarla mücadele yolları da geliştirilemedi.

Oysa mücadele yöntemi o kadar kolay ve o kadar yakındı ki, siyasal aktörlerin kimi zaman gözleri görmedi kimi zamansa kulakları tıkanmış oldu. Temel gerekçe ise, siyasi ikbal hırsının ülke çıkarlarının önüne geçmesiydi aslında.

Örgüte yönelik yapılan operasyonlarda elde edilen dokümanlardan, “Lobi-Mafia-Devletin Yeniden Yapılandırılması Üzerine-Analiz-Oluşum-Birleşik Komün” isimli belgelerin içeriğinde yer alan aşağıdaki bölümlerde, görmezden gelinen bu örgütün ne amaçladığı açıkça görülmektedir.

İşte o belgeden bazı önemli noktalar:

• 2000"li yılların başı itibariyle mevcut Ergenekon yapılanması yeniden düzenlenmelidir. Bu yapı TSK bünyesindedir ve askeri ataşelerden azami istifade edilmelidir.

 • Naylon terör örgütleri ve mafya grupları vasıtasıyla birçok alanda illegal faaliyetler yürütülmelidir. İllegal örgütler ile işbirliği yapılarak, uyuşturucu ve para akışı kontrol altına alınmalıdır.

• Yapılanmaya bağlı olarak kurulacak STK"lar üzerinden, ülke genelinde tüm vatandaşlara yönelik etnik ve ideolojik temeldeki fikir ayrılıklarını ön plana çıkaran fişleme çalışmaları yapılacaktır.

• Ergenekon"u ayakta tutmak ve hedef olarak tespit edilen kişi ve tüzel kişilikleri yıpratmak amacıyla medya sektörü ve ticari hayata müdahale / sızmada bulunulması yönünde faaliyetleri gerçekleştiren bir illegal yapılanmaya gidilmedir…

Devletin en önemli noktalarına kadar sızan bu örgütün kodlarından yola çıkılarak ulaşılan hedef, ülkeyi karanlığa sürükleyecek bir “Darbe” dir.”

 

***

 

Yazar Zihni Çakır"ın “Kod adı DARBE” kitabının önsözünde kesin bir dille ifade ettiği “yargısı” dünden bugüne yaşadığımız “Türkiye gerçeği”yle örtüşmüyor değil, bana göre de…

 

“Ergenekon” adıyla “kapıları” aralanan “gizli geçit”te, elinde tuttuğu fenerle ilerlemeye çalışırken, gördüklerini de “belgesel” niteliğinde bize göstermeye çalışıyor, dahası “deşifre” ediyor…

 

Ayrıca O"nun “yaşadıklarıyla” da “içeriden” bir isim olması, “anlattıklarını” daha da ilginç kılıyor…

 

***

 

Kaldı ki, toplum olarak sonucu hep darbelerle noktalanan yakın Türkiye tarihinin “utanç duvarları” önünde sür-git eylemlerimiz…

 

Bu “ma"kus talih” nasıl yenilecek?...

“Bilinmeyen denklem” nasıl çözülecek?...

Önemlisi Türkiye bu “örümcek ağı”ndan nasıl kurtulacak?...

Diye “cevap aradıklarımız” ve değil midir, “çağlarımız” boyu sorguladıklarımız…

 

“Projektörlerini” ülkenin “derin karanlığı”na tutan yazarın, psikolojisi “korku”, kaos” ve “bunalıma” “kilitlenmiş” bir toplumun, “varolma” ve “yaşama” direncinin “hüzünlü” bir “öykü-serüveni” aslında…

 

***

 

Bugün, “Türkiye"de neler mi oluyor?...”

Hep birlikte “öğrenmek” ve “duyarlı olmak” vatandaşlık borcumuz…

 

                                                                                   Hamit SEVEN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hamit Seven Arşivi
SON YAZILAR